Evet, farkındayım.

Sizi başlıkla kandırmış gibi oldum.

Ama inanın, bu kandırmaca değil, bir uyandırma çabası.

Özellikle ‘üç harfliler’ başlığını kullanarak dikkatinizi çekmeye çalıştım.

Bu yazıdaki üç harflilerin konusu başka.

Eğer üç harflilerle ilgili bilgi almak isterseniz köşe komşum, ilahiyatçı yazar Cemil Kılıç’tan böyle bir yazı talep edebilirsiniz.

Üç harfli cisimler onun uzmanlık alanıdır.

Eline ve diline yakışacağına eminim.

Buradan ona da bir selam çakalım:

Üç harflilerin metafiziğini o yazsın, biz bu dünyadaki zulmü anlatalım..

2025 Türkiye’sinin emek düşmanı üç harflileri: BİM, A101, ŞOK.

Zincir marketlerden bahsediyorum.

Cam vitrinlerin, neon ışıkların, “1 alana 1 bedava” afişlerinin arkasında bir sınıf gerçeği yatıyor: Yeni nesil sömürü rejimi.

Günde 12-13 saat alın teri dökülen, bir kişinin hem temizlik, hem kasiyerlik, hem mal indirme, hem de ağır yük taşıma gibi onlarca işle meşgul olduğu çağ dışı çalışma koşullarından.

Bu markaların mağazalarında haftada altı gün kasada, reyonda, depoda, temizlikte…
Her iş tek kişiye yıkılıyor.

Mağaza açılmadan bir saat önce geliyorsunuz, temizlik yapıyor, ürün yerleştiriyorsunuz. Bu bir saatte harcadığınız emek mesai ücretlerine yansımıyor.

Yine akşam saatleri, mağaza kapandı. Kağıt üzerinde mesainiz bitti. Mağazanın temizliği, reyonların temizliği, gelir gider tablosunun yazılması gibi işlerle bir saat daha alın teri dökülüyor.  

Bu çalışma düzeni de mesai kapsamında değil. 

Haftalık çalışma saatleri 50-60 saatin üzerinde, aylığa vurduğumuzda, 230-240 saati buluyor.

Bunu daha iyi idrak edebilmemiz için 24 yaşındaki market çalışanı S.A.’nın ANKA Haber Ajansı’dan Ogün Akkaya adlı muhabire yaptığı açıklamanın bir bölümüne yer vermek istiyorum;

"Saatlerce ayakta duruyoruz. Bir sandalye vermek bu kadar mı zor? ‘Oturmaya ne gerek var?’ diyorlar. Daha 24 yaşındayım, bacaklarımda varisler çıktı"

Tekrar edeyim 24 yaşında bir genç ‘bacaklarımda varis çıktı’ diyor. 

Peki bunca dökülen alın terinin karşılığı nedir?  

Ortalama maaşlar 25-27 bin TL civarında.

Bu şirketlerden BİM, 2024 yılında 18 milyar TL net kâr elde etmiş.

Altını kalın kalın çizelim: Bu rakam ciro değil, net kâr. Yani tüm giderler düşüldükten sonra şirketin cebine kalan para.

Bu da  bugünün kuruyla (6 Ağustos) yaklaşık 442,8 milyon dolara tekabül ediyor.

Bir yılda hemen hemen yarım milyar dolar.

Peki bu büyüklükteki bir rakamı nasıl kazanıyor?

Bir mağazasında vardiyalı bir şekilde en az 10 kişi çalıştırması gerekirken, 3-5 arasında personele yukarıda saydığım bütün iş yükü bindiriliyor.

Mağaza Market-Sen’in yayınladığı 2023 tarihli saha raporuna göre, asgari personel normu 9-10 kişi.

Ama bu üç harfliler, 3-5 kişiyle tüm işi çevirmeye çalışıyor.

Bunun sonucunda ortaya son günlerde sosyal medyada yayılan kasa başında yorgunluktan bayılan çalışan görüntüleri çıkıyor.

Peki bu kadar mı?

Acı bir olayı hatırlatmak durumundayım. 

Tarih: 1 Eylül 2023.

İstanbul, Beylikdüzü’nde BİM’e ait bir mağazada Yusuf Ceyhun Türkgenç alışveriş yaptı. Ödeme sırasında. Alkollü, kasadaki mağaza çalışanıyla gerginlik yaşıyor.   

Gerginliğin ardından mağazadan ayrılıyor.

10 dakika sonra başka bir yerden satın aldığı bıçakla geri geliyor mağazaya.

O sırada karşısına çıkan bir diğer mağaza çalışanı 28 yaşındaki Aydın Karay’ı hedef alıyor.

Hunharca bıçaklıyor.

Hastaneye kaldırılan Aydın, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamıyor.

Aydın 28 yaşındaydı, Adalet Meslek Yüksekokulu mezunuydu.

Aile ekonomisine katkıda bulunmak için kısa bir süreliğine Hakkari’den İstanbul’a çalışmaya gelmişti.

Aydın’ın avukat olan amcası Yılmaz Karay cenazesinde “Öldürülmesiydi belki bizim gibi avukat olacaktı. Gençlerimiz işsizlik yüzünden batıya gidiyor, bu tarz olaylar çok yaşanıyor.” diyor

O mağazada güvenlik görevlisi olsaydı belki bu olay büyümeden kapanacaktı.

Kim bilir belki Aydın da amcası gibi avukat olacaktı.

Yalnızca o mağazada değil, zincir marketlerin %85’inde güvenlik görevlisi yok.
 

Market güvenliği de tıpkı temizlik, kasa ve reyon gibi, mağaza çalışanlarının sırtına bindirilmiş durumda.

Zincir marketlerde mağaza içi özel güvenlik görevlisi çalıştırmak da yasal zorunluluk değil.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bu mağazaları neden denetlemiyor?

Bu acı olayı bu yüzden hatırlatma ihtiyacı hissettim.

Peki ertesi gün ne oldu dersiniz?

O mağaza çalışmaya devam etti.

Sanki orada hiç cinayet işlenmemiş gibi.

Aynı mağazada çalışan genç bir emekçinin, bir katilin bıçak darbeleriyle hayata veda ettiği gerçeği yokmuş gibi.

Bir başka ölüm de insan hayatı yerine paranın kutsandığı başka bir üç harflide yaşandı.

2022 yılının Aralık ayında İzmit Kartepe’de bir ŞOK market önü…

Bir vatandaş bağırıyor;

"Dün akşam maalesef bir tane kasiyer kendisini asarak canına kıydı. Bugün hiçbir şey olmamış gibi şube açık. Paranın kölesi bu kadar olunmaz, insan bari şubeyi 1 günlüğüne kapatır. Hiç mi çalışanınızın yasını tutmadınız? Yazıklar olsun size"

Bir gün önce, 23 yaşında bir kadın, iş yerinde uğradığı mobbingin ardından, marketin deposunda canına kıymıştı.

Açlık sınırında, günde 12 saat çalışan modern kölelik düzeninin tablosudur bu.

Mağaza ve Market İşçileri Sendikası’nın X hesabında sabitlenmiş bir gönderide dikkatimi çekti bu cümle. 

“Açlık sınırında, günde 12 saat çalışan modern köleler miyiz?”

Bu soru ile başlayıp mağaza emekçilerini örgütlenmeye çağırıyor gönderi.

Bize düşen görev bu haykırışı olabildiğince yaymaktır.

Ve son sözümüz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na;

Üç harflilerden korkmayın, onlar gözle görülen, yasa ve kanunların verdiği yetkilerle denetlenmesi gerekenlerdir…