Alevi-Bektaşi yoluna girecek olan talip, Cem meydanının kapısında şu sözle karşılanır: “Gir-me!”
Bu uyarı bir engel değil, bir eşiktir.
Çünkü bu yol, sıradan bir inanç alanı değildir.
Burada söz, geri alınmaz;
geri alındığında insan kendinden kopar.
Yola bir kez girdin mi, o yol artık senin içinden geçer.
Geri dönüş yoktur.
İkrar verildiğinde sadece dilin değil,
kalbin, bedenin ve zamanın da yemin eder.
Bu yüzden denir ki:
“Girme, girme… Ama girdinse, dönme.
Öl, ama ikrarından dönme.”
İkrar nedir?
İkrar sadece söz vermek değildir;
bir yöneliş, bir duruş ve bir sorumluluktur.
Alevi-Bektaşi yolunda ikrar;
– Ne yazılı bir taahhüttür,
– Ne alkışla verilen bir yemindir.
İkrar, özle verilen ve ömür boyu yaşanan bir sözdür.
Talibin mürşide verdiği söz, topluluk huzurunda dile gelir;
ama en çok kendi içinde yankılanır.
O andan sonra kişi, artık sözün insanıdır.
Geri dönerse yalnız sözünden değil,
kendinden de döner.
Bugün insanlar söz veriyor ama...
Bugün kolayca söz veriliyor.
O sözle birlikte karşıdaki kişinin zamanı, emeği, umudu da alınıyor.
Sonra hiçbir şey olmamış gibi davranılıyor.
Birlikte yola çıkılıyor,
yarı yolda dönülüyor.
Geride kalan ise,
verilmiş bir sözün yankısıyla yaşamaya bırakılıyor.
Bugün sözünü tutmayan değil,
o söze inanıp bekleyen “saf” yerine konuluyor.
Oysa eski yol şöyle derdi:
“Verdiğin sözle değil,
dönüp gittiğinle sınanırsın.”
Bu noktaya nasıl geldik?
Eskiden söz hatırlanırdı; çünkü hatırlamak sorumluluktu.
Bugün unutmak kolaylaştı, çünkü bağ kurmak azaldı.
Modern insan, özgürlük adına her şeyi mubah görüyor.
Sorumluluk değil, seçenek var artık.
İlişki, iş, yol, inanç…
Hepsi “işime gelirse sürer, sıkarsa bırakılır” mantığıyla ilerliyor.
Söz artık yaşanarak değil,
hissizce söyleniyor.
Vicdan sustu,
ikrar hiçbir yerde yok.
Bugün verilen sözler;
• Dostluğa,
• Aşka,
• İnanca,
• Yola değil…
Her an geri dönülecek şekilde veriliyor.
Kimse şunu sormuyor:
“Döndüğünde kim olacaksın?”
Yanıt açık:
Artık sen, sen olmayacaksın.
Bu söz hâlâ geçerli mi?
Evet, geçerli.
Ama herkes için değil.
Her sözünü kolayca terk eden,
her adımında “sonra bakarız” diyenler için değil…
Bu söz, geri dönmeye hiç niyeti olmayanlar içindir.
Bugün sözünde durmak “eski kafalılık”,
ikrar vermek “gereksiz bir yük” gibi görülüyor.
Ama herkesin kaçtığı o yükü bir kişi bile taşırsa —
işte o kişi: güvenin, vicdanın, yolun kendisi olur.
Son söz
Bazı yollar uzun olduğu için değil,
dönülmez olduğu için zordur.
Bazı sözler ağır olduğu için değil,
taşıyanı az olduğu için kıymetlidir.
Ve bazı insanlar ikrar verir,
ama kimseye duyurmadan, sessizce yaşar onu.
İşte o insanlara denir ki:
“Öl, ama ikrarından dönme.”