Dün akşam X’e gündeme bakarken Timur Soykan’ın Onlar TV’de anlattığı hikâye çarptı yüzüme: Bir torbacı, Mıhyeddin Yakışır, sahte e-imzayla kendini narkotik başkomiseri yapmış! Tam o sırada gözüm ana gündeme kaydı: #EmniyetHakkınıİstiyor etiketi on binlerce tweetle patlamış.

Bir polis yazmış: “Polis dediğin sadece silah taşımaz… yük taşır, dert taşır, borç taşır…” Başka biri haykırıyor: “260 saat mesaideyiz, ek ücret sıfır!” Bu ne yaman çelişki, dedim kendi kendime. Bir yanda suçlu sahte kimlikle emniyete sızıyor, diğer yanda polisler alın terinin karşılığını almak için X’te çırpınıyor. Bu nasıl bir sistem ki, torbacıyı başkomiser yapıyor ama polisleri susturuyor?

Bir polis anonim kullanıcı adıyla yazmış: “Torbacı sahte diplomayla yükseliyor, biz mezara giriyoruz.” Bu sadece çarpıcı bir isyan değil, aynı zamanda teşkilatın liyakat sisteminin çöktüğüne dair açık bir belge.

Sahte e-imzayla başkomiser olan Mıhyeddin Yakışır meselesi, Emniyet’in kayıt sistemlerindeki güvenlik zafiyetlerinden, liyakat sınavlarının iptalinden; elektronik imza altyapısındaki açıkların devlet içinde bile suistimal edildiğini gösteriyor.

Bir zamanlar “Behzat Ç. emniyet imajını zedeliyor” diyerek, RTÜK eliyle diziyi ekranlardan koparan zihniyet, şimdi sahte e-imzayla başkomiser olan torbacıya ne diyecek? Bu da sıkı bir Behzat Ç. hayranının içten bir tepkisi olarak kalsın burada.

Başka bir polis yazmış: “20 yıl görev yaptım, emekli maaşım komik.” Bir başkası isyan ediyor: “Diyanet çalışanı bayramda, sağlıkçı nöbette, YSK personeli seçimde ek ücret alıyor. Biz? Sıfır!”

Emniyet-Sen’e göre bir polis ayda 260 saat çalışıyor – normal memurun neredeyse iki katı. Ama ek mesai ücreti? Yok. Tatil? Yok. Sendika? O da yok. Bu mesailer ek ücret olmadan işliyorsa, yıllık angarya 3000 saati buluyor.

Rakamlar kuru gelebilir ama arkasında hayatlar var. 2024-2025 arasında 129 polis intihar etti. 2025’in ilk yarısında 56 intihar vakası yaşandı. Her 3-4 günde bir, bir polis yaşamına son veriyor. Neden? Mobbing, geçim derdi, uykusuz nöbetler, bitmeyen tayinler…

Bu intiharlar araştırılsın diye Meclis’e önerge verildi. Ne mi oldu? AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Tıpkı polislerin taleplerini içeren diğer öneriler gibi. Bu insanlar bizim güvenliğimizi sağlarken, kendi hayatlarını kaybediyor.

Polisler konuşamıyor çünkü teşkilatta konuşmak kumar. X’te anonim yazıyorlar çünkü açıkça konuşsalar işleri biter. Emniyet-Sen Başkanı Faruk Sezer, tam 6 kez ihraç edildi. Suçu ne? Polislerin haklarını savunmak. Yüzlerce polis, sendika istedi diye sürgüne gitti, soruşturma yedi.

Hukuk mu, çelişki mi? 2014’te Anayasa Mahkemesi, polislerin sendika hakkını “kamu güvenliği” gerekçesiyle reddetti. Ama Türkiye’nin imzaladığı Avrupa Sosyal Şartı ve ILO Sözleşmeleri, sendika hakkını “temel insan hakkı” olarak kabul ediyor. Anayasa'nın 51. maddesi sendika hakkını tanırken, 4688 sayılı Kanun bu hakkı yok sayıyor. Türkiye kendi hukukuyla uluslararası taahhütleri arasında sıkışmış.

Sonuçta polis, hukuk karşısında vatandaş değil; sadık bir suskun. Bu nasıl bir düzen ki, hak aramak suç; susmak kural?

Peki polisler ne istiyor? Talepleri oldukça insani:

Ek mesai ücretimi istiyorum.

Ailemden ayrı kalmak istemiyorum.

Psikolojik desteğe ihtiyacım var.

Sendika hakkım olsun.

Bu talepleri görmemek, doğru değil. “Ezan susmaz, bayrak inmez” edebiyatı ile emniyet teşkilatını halkla defalarca karşı karşıya getiren iktidarın umurunda değil bu istekler.

İşte, torbacının sahte imza ile narkotik başkomiseri olduğu düzenin hikâyesi budur.

Peki bu çığlığa sadece üzülerek mi cevap vermeli? Hayır!

CHP’li Murat Bakan’ın 2023’te Meclis’e sunduğu 14 maddelik eylem planı, çözüm için somut bir yol haritası sunuyor:

Polislerin haftalık mesaisi 40 saatle sınırlandırılsın.

Fazla mesai ücretleri eksiksiz ödensin.

Sendika hakkı tanınsın, polisler örgütlenebilsin.

Lojman ve kreş olanakları artırılsın.

Psikolojik destek hizmetleri yaygınlaştırılsın.

Emniyet içi disiplin cezaları keyfiyetten çıkarılsın.

Bu maddeler “emir eri” değil, insan gibi çalışan bir polis teşkilatı kurmak için öneriliyor. Ama bu teklif de, tıpkı intihar araştırma önergesi gibi, AKP ve MHP tarafından reddedildi.

Bu talepler siyaset üstüdür. Kimsenin canı, teşkilat içindeki kliklerin, keyfi amirlerin insafına bırakılmamalıdır.

Bir torbacıyı sahte e‑imzayla başkomiser yapan sistem, bir polisin mobbing ve geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son vermesinden etkilenmiyor.