Cem Karaca’nın Nerede Kalmıştık albümünün en sevilen parçası Raptiye Rap Rap…

Cem Karaca’nın Nerede Kalmıştık albümünün en sevilen parçası Raptiye Rap Rap… 

Şarkının bazı sözleri kimilerine anlamsız geliyor. 

Ama kazın ayağı öyle değil. 

Karaca, Türk siyasi tarihini, toplumsal çürümeyi anlatıyor. 

Kızdığı yerlerde küfür de ediyor. 

Nasıl mı? 

“Hanimini hüppen denzigi banna rap rap

Kefeşle tayyüş ille de kıtmir rap rap

Hanimini hüppen denzigi banna rap rap

Kefeşle tayyüş ille de kıtmir rap rap” 

Türk tiyatrosunun önde gelen isimlerinden Naşit Özcan’a ait olan bu sözler, sahnede küfür edemediği için kendisi tarafından uyarlanmıştı. 

Cem Karaca da bu şarkıda kullanıyor. 

Ben de bu yazıda kızdığım yerlerde “Kefeşle tayyüş ille de kıtmir rap rap” diyeceğim ama nerede dediğimi de yazmayacağım. 

Küçük bir ön bilgi sadece… 

Gece uyuyamadım, saat 6 gibi madem uyuyamıyorum en azından yürüyeyim dedim. 

Taktım kulaklığımı, indin Bostancı’ya, önceki akşam Ekrem İmamoğlu’nun açılışını yaptığı meydandan geçtim. 

Güzel olmuş, yayalar için muazzam. 

Arka fonda da Cem Baba çalıyor, raptiye rap rap raptiye rap rap.

Bir yandan da yarınki seçim aklımda, günümüz siyasetçileri gözümün önünden geçiyor şarkıyı dinledikçe. 

Sahi ben yarın kime oy vereceğim diye sordum, kendi kendime. 

Sandığa gitmemek, protesto oyu kullanmak v.b. senaryolar vardı haftalardır aklımda. 

Sebeplerini bu köşede defalarca yazdım. 

Dileyen önceki yazılarımı kurcalayabilir de benim aklımı kurcalayan başka bir şey vardı artık. 

“İstanbul’a aşığım” deyip, güzelim şehrin kaynaklarını tarikatlere, cemaatlere, derneklere, kişilere peşkeş çektiren anlayışın geri gelme ihtimali var mı? 

Yok canım daha neler? 

Ama ihtimal. 

Bu seçim İstanbul’a kilitlenmiş vaziyettte. 

Seçimin tarafları ise belli, Saray rejimi ve diğer adaylar.

Yani Saray rejimine kaybettirecek bir tercih yapmak gerekli. 

İstanbul’un kaynakları kişilere, tarikatlere, derneklere, cemaatlere ve vakıflara gitmesin diye tercihim İmamoğlu olacak. 

Ama İstanbul’un kaynakları belirli sermaye gruplarına da akmasın değil mi? 

Onu pazar gününden sonra konuşacağız. 

Pazar günü İstanbul’da Saray rejimini ağır bir yenilgiye uğratacağız. 

Pişman olur muyum? 

Hayır yapmam gerekeni yapmış olurum… 

Geçen hafta yıllardır uğramadığım Okmeydanı’nın ara sokaklarından geçerken bir şeyler kurdum kafamda. 

Sanki Berkin Elvan o sokaklarda koşuyor, top oynuyor, bakkala ekmek almaya gidiyor, sağ salim evine dönüyordu. 

Uğur Kurt, cemevinde yakının cenazesinde son görevini yerine getiriyor. Polis kurşununun hedefi olmadan sağ salim evine dönüyordu. 

Antakya’dan Ahmet Atakan ve  Abdocan’ın, Ankara’dan Ethem Sarısülük’ün, 1 Mayıs Mahallesi’nden Mehmet Ayvalıtaş’ın, Eskişehir sokaklarında Ali İsmail Korkmaz’ın, Diyarbakırlı Medeni Yıldırım’ın hala yaşıyor olduğunu düşündüm. 

Böyle olsaydı ben de yarınki seçimin Murat Kurum ve Ekrem İmamoğlu arasındaki bir yarış olduğuna kanaat getirip her iki aday da benim görüşlerimi yansıtmıyor der ve demokratik hakkım olan boykot seçeneğini hayata geçirebilirdim. 

Ama Erdoğan, bu lüksü elimizden alalı çok oldu. 

O yüzden bağrıma taş basıp gerekeni yapacağım.   

Doğru olan da budur. 

-------------------

KAĞITHANE YENİ BİR SİYASETÇİ KAZANDI

Yazılarımı takip edenler bilir. 

İstanbul’un birkaç ilçesini özellikle izledim. 

Kağıthane bu ilçelerden biriydi. 

Ve “Osman’ın emaneti” ve “Emanet emin ellerde” başlıklı yazımda, Memleket Partili Oktay Öndeş’i işaret eden ifadeler kullandım.

Bugünden söyleyeyim. 

Türk siyaseti ve Kağıthane genç, dinamik bir halk çocuğu kazandı. 

Öndeş, Kağıthane’nin her bir sokağını karış karış dolaştı. 

Çok fazla insana dokundu. 

Yoksullara yardım eli uzattı. 

Mesela  her gün üç bin pide dağıtıyor.

E ne bu şimdi belediye başkan adayı pideyi rüşvet olarak mı dağıtıyor diyen elbet çıkar. 

Hayır kardeşim! 

Adam senelerdir her hafta sonu yoksullar için koca koca çorba kazanları koydurup her hafta sonu dağıttırıyor zaten.

Yoksul çocukların ihtiyaçlarını gideriyor, madde bağımlılarını hayata döndürüyor. 

Söylemeye çalıştığım yılların verdiği bu pratik Kağıthane sokaklarında öyle bir hava yarattı ki. 

Oktay Öndeş Kağıthane’yi kazanamasa da Kağıthane dürüst, halkını seven, yoksula sahip çıkan bir siyasetçi kazandı.

İlçede Osman Söyler, Serdar Kurşun ve Hasan Söyler’le süren gelenek zincirine yeni bir halka daha eklendi. 

Ne mutlu emanete sahip çıkana…