Merhaba sevgili okuyucularım;
Toplumda sıkça duyduğumuz “narsist”, “duygusal manipülasyon”, “aniden değişen ruh halleri” gibi ifadeler, aslında daha derin psikolojik durumların habercisi olabilir. Özellikle kadınlarda gözlemlenen Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu ve Narsisistik Kişilik Özellikleri, hem bireyin hayatını hem de çevresindekilerin yaşam kalitesini doğrudan etkileyebilir. Bugün bu iki bozukluğun kadınlarda nasıl tezahür ettiğine ve bazı dikkat çeken davranış örüntülerine odaklanmak istiyorum.
Bu insanlara edilecek övgüler ve jestler, hareketler çok önemli çünkü bunlar besleniyorlar.
Büyük manalı sözler söylerler cinsellikte ileri derecede istedikleri anlarda teknik kullanıp istedikleri zaman uzak kalabilirler kendi bir hararetli anlarını oluştururlar hayal dünyaları geniş ve sonsuz fantazi dünyaları vardır bir anda kavga gürültü fiziksel taciz ve karakolluk olurlar. Sizin istediğiniz en küçük şeyi yapmazken kendi fantezileri sınırsızdır dolaplarında bol miktarda maskeler fantazi kıyafetleri hizmetiçi, doktor vb gib i(zihin bozukluğu yaşayan ve sapkın bir bakışta olan) kamçılar kelepçeler mevcuttur sorsanız sizin için almıştır o hiçbirşeyi sizin için yapmazken kendi için kendi istediği zaman herkese yapar.
Borderline Kadın: Duyguların Zirvesinde Yaşamak
Borderline kişilik bozukluğuna sahip kadınlar genellikle yoğun ve dalgalı duygularla yaşarlar. İlişkilerinde “ya hep ya hiç” tutumları sergileyebilir, sevdiklerini bir anda idealize ederken bir anda değersizleştirebilirler. En belirgin özelliklerinden biri de terk edilme korkusudur. Bu korku o kadar yoğundur ki, en küçük bir mesafe ya da ilgisizlik bile onlar için bir "terk edilme" sinyali olabilir.
Bu terk edilme korkusu, bazı kadınları sürekli bir “yedek” bulundurmaya itebilir. Mevcut ilişkisi çatırdadığında ya da ilgi azaldığında eski sevgiliye, eski eşe ya da başka bir tanıdığa yönelme davranışı görülebilir. Bu, kötü niyetli olmaktan çok, duygusal boşluğu tolere edememe ve yalnız kalma kaygısının bir sonucudur.
Dürtüsel davranışlar da bu kişilik yapısının parçasıdır. Öfke patlamaları, dürtüsel harcamalar, alkol/madde kullanımı ya da cinsel risk alma davranışları görülebilir. Bu davranışların ortak noktası, anlık rahatlama sağlasa da sonrasında pişmanlık ve suçluluk duygusuna yol açmalarıdır.
Narsisist Kadın: Aynaya Aşık Bir Ego
Narsisistik kişilik yapısına sahip kadınlar ise daha farklı bir eksende hareket eder. Bu kadınlar dışarıdan son derece özgüvenli, güçlü, hatta ulaşılmaz görünebilirler. Ancak içsel olarak büyük bir değersizlik ve yetersizlik hissini bastırmak için sürekli dışarıdan onay ve hayranlık ararlar.
İlişkilerde çoğunlukla çıkar odaklı olabilirler. Karşı tarafın maddi durumu, sosyal statüsü ya da görünüşü; ilişkiyi sürdürme kararında belirleyici olabilir. Paraya aşırı hassasiyet bu noktada devreye girer. Bazen kendini güvende hissetmek, bazen ise sadece başkalarına üstün gelmek için maddi gücü ön planda tutabilirler.
Ayrıca narsisistik eğilim gösteren kadınlar, partnerlerini bir araç gibi görebilir: Onu yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılayan bir figür olarak konumlandırabilir. Eleştirildiklerinde ya da kontrol kaybı yaşadıklarında öfke, küçümseme ve değersizleştirme gibi tepkilerle savunmaya geçebilirler.
Eski partnerleriyle iletişimi sürdürme, onları gerektiğinde yeniden devreye sokma ya da “yedekte tutma” gibi davranışlar narsisistik yapının bir başka görünümüdür. Bu durum, kontrolü kaybetmeme ve duygusal üstünlüğü elinde tutma isteğinden kaynaklanır.
İki Bozukluk Arasında İnce Bir Çizgi
Borderline ve narsisistik kişilik bozuklukları zaman zaman iç içe geçebilir. Özellikle “narsisistik borderline” kadın profili, dışarıdan karizmatik, özgüvenli ve güçlü görünse de, iç dünyasında büyük fırtınalar yaşar. Sevgiye açtır ama bir o kadar da savunmadadır. Yaklaşmak istersiniz ama sizi iter; uzaklaşırsınız, bu kez peşinizden gelir.
Bu iniş çıkışlar hem bireyin kendisine hem de yakın çevresine duygusal açıdan yıpratıcı olabilir. Özellikle romantik ilişkilerde partner, sürekli duygusal bir gerilim hattında yürür gibi hisseder.
Çözüm Ne?
Bu tarz kişilik yapılanmalarıyla yaşamak hem birey hem de çevresindekiler için zorlayıcı olabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bu bireyler "kötü" değil, "yaralı"dır. Erken yaşlarda yaşanan duygusal ihmal, travma, değersizlik hissi ve koşullu sevgi deneyimleri bu bozuklukların temelinde yer alır.
Psikoterapi, özellikle diyalektik davranış terapisi (DBT), şema terapi ve psikodinamik terapi, hem borderline hem de narsisistik bireylerin duygularını düzenlemeyi öğrenmelerine ve daha sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olabilir. Bununla birlikte, toplumun da bu bireylere karşı daha anlayışlı, damgalayıcı olmayan bir dil benimsemesi iyileşme sürecini destekler.
Son Söz
Kadınları victoria “deli”, “manipülatif”, “drama kraliçesi” gibi sıfatlarla küçümsemek yerine, duygusal çalkantılarının altında yatan nedenleri anlamaya çalışmalıyız. Unutmayalım: Her davranışın bir hikâyesi vardır. Yeter ki dinlemeye ve görmeye gönüllü olalım.
Sevgili okuyucularım; tekrar görüşünceye kadar sağlıcakla kalın.