Esenlikler sevgili okuyucularım,
Türkiye’de yanık tedavisi denince akla ilk gelen ürünlerden biri S*n’dir. Bunun temel nedeni, klinik etkinliğinin bilimsel olarak kanıtlanmış olmasıdır. Ancak son yıllarda, özellikle akademik çevrelerde, “deniz kaynaklı içeriklerle geliştirilen yeni yanık kremleri” üzerine ve veya antimikrobiyal, anti Aging veya çeşitli amaçla yürütülen Ar-Ge projeleri dikkat çekmektedir.
Su Ürünleri Mühendisliği alanında akademik ve bilimsel çalışmalar, araştırmalar yapan deniz kökenli biyolojik maddeler ve mikroalg temelli biyoaktif bileşenler üzerine yoğunlaştıran biri olarak, Spirulina platensis’in bu tür formülasyonlardaki yeri ve bilimselliğini yakından izliyor, bu tür çalışmaları tarafsız ve bilimsel temellere dayalı biçimde değerlendirmeyi önemsiyorum.
Peki, bu girişimler gerçekten sahaya etki edecek mi? Yoksa bir kısmı sadece akademik yayın ve proje teşviki amacıyla mı kurgulanıyor?
***
Denizden Gelen Umutlar: Yosun, Mikroalg ve Nanopartiküller
Geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıyan bir akademik girişim, deniz kökenli mikroalg *Spirulina platensis* ile *gümüş nanopartikülleri* kombine eden bir yanık kremi üzerinde çalıştıklarını açıkladı.
X şirketinin sahibi ve aynı zamanda öğretim üyesi olan proje yürütücüsü şöyle diyor:
“Gümüş nanopartikül ve Spirulina platensis ekstresi antimikrobiyal ve anti-enflamatuar özellikler sağlar. Sinerjistik etki yaratabilir. Daha az sitotoksik olabilir diye düşünüyoruz.”
Bu açıklamaya göre hedeflenen ürün, enfeksiyonları önlemekle kalmayacak; aynı zamanda hücre yenilenmesini destekleyecek, doğal, biyouyumlu ve nem dengesini sağlayan bir formülasyonla piyasaya sunulacak.
***
Güçlü Yönler
Bu tür bir yaklaşım, bazı açılardan önemli bilimsel potansiyele sahiptir:
1. Sinerjistik Bileşen Kullanımı:
Gümüş nanopartiküller, bilinen en güçlü antimikrobiyallerden biridir. Spirulina platensis ise antioksidan ve anti-enflamatuar etkileriyle tanınır. Bu iki bileşenin kombinasyonu, teorik olarak etkili olabilir.
2. Doğal & Biyouyumlu Formülasyon:
Günümüzde tüketiciler doğal içerikli ürünlere yöneliyor. Deniz kaynaklı, toksik olmayan formüller pazarda fark yaratabilir.
3. Toplumsal İhtiyaca Yönelik Yaklaşım:
Orman yangınlarına bağlı olarak artan yanık vakalarına çözüm hedeflenmesi, projenin sosyal fayda gözeten bir yönünü ortaya koyuyor.
***
Bilimsel ve Regülasyonel Açıdan Açıkta Kalan Sorular
| Soru | Durum |
| ----------------------------------------------- | --------------------------------------------------------------- |
| *Klinik test yapıldı mı? | ❌ Henüz kamuoyuyla paylaşılmış klinik veri bulunmamaktadır. |
| *Sitotoksisite testleri tamam mı? | ⚠ “Olabilir” ifadesi belirsizlik yaratmaktadır. |
| *Nanopartikül dozu ve güvenliği net mi? | ⚠ Nanopartiküller yüksek dozlarda toksik olabilir. |
| *Stabilite ve raf ömrü analizi yapıldı mı? | ❓ Belirtilmemiş. Spirulina'nın stabilitesi genellikle düşüktür. |
| *Sağlık Bakanlığı onay süreci başlatıldı mı? | ❌ Herhangi bir ruhsat başvurusu duyurulmamıştır. |
Yani, proje bilimsel bir değer taşıyor olabilir; ancak *halen erken Ar-Ge aşamasında* olduğu ve *klinik uygulamaya geçiş için bazı kritik adımların atılmadığı* anlaşılmaktadır.
“…akademik anlamda değer taşısa da, saha uygulamasına geçebilmesi için daha fazla klinik destek gerekmektedir.”
***
Gümüş Nanopartiküller: Etkili ama Riskli
Gümüş nanopartiküller, enfekte yaraların tedavisinde oldukça etkilidir. Ancak *sitotoksik* ve hatta *genotoksik* olabilecekleri için, kullanımları mutlaka sınırlandırılmalı ve denetlenmelidir. FDA ve EMA gibi uluslararası otoriteler, bu tür ürünler için;
* Partikül boyutu
* Salım profili
* Vücut içi dağılımı
* Akut ve kronik toksisite testleri
gibi ayrıntılı veriler talep etmektedir.
***
Spirulina: Her Doğal Madde Tedavi Edici Değildir
Spirulina platensis, antioksidan ve vitamin içeriğiyle dikkat çeker. Ancak etkili bir tedavi ajanı olabilmesi için;
* Dozunun belirlenmesi,
* Saflaştırma yönteminin seçilmesi,
* Taşıyıcı sisteminin optimize edilmesi
gibi birçok faktörün titizlikle ele alınması gerekir. Ayrıca, mikrobiyal kontaminasyon riskine açık olduğu için *standartlara uygun üretim* şarttır.
"Doğal" olmak, bir maddeyi otomatik olarak etkili yapmaz.
***
Gerçek İhtiyaç Ne?
Hâlihazırda Türkiye'de Sağlık Bakanlığı onaylı ve yaygın olarak kullanılan birçok etkili yanık ürünü bulunmaktadır:
*S\\\\\\\n: Enfeksiyon önleyici, reçeteli
* *M\\\\\\\l: Cilt yenileyici
* *B\\\\l: Nemlendirici ve bariyer onarıcı
* *F\\\\n: Antibiyotik içerikli
Yeni bir ürünün piyasada yer bulabilmesi için yalnızca “doğal” olması değil; bu ürünlere kıyasla *kanıta dayalı üstünlük* sunması gerekir.
***
Değerlendirme: Bilim mi, Bilimsel Gibi Görünen mi?
Su ürünleri mühendisliğinin sağlık ve kozmetik alanlarına yönelmesi, *multidisipliner araştırmalar* açısından memnuniyet verici. Ancak bu tür projelerin;
* Dermatoloji
* Eczacılık
* Klinik bilimler
ile *entegre* biçimde yürütülmesi gerekir.
"Marine kaynaklı", "doğal", "yenilikçi" gibi ifadelerle süslenmiş bir ürün, bilimsel ve yasal süreçler tamamlanmadan piyasaya sunulamaz.
Aksi hâlde bu girişimler, sahaya katkı sağlamak yerine yalnızca *yayın ve proje teşviki odaklı* birer akademik egzersiz olarak kalabilir.
***
Son Söz
Bu tür projeler:
* Klinik deneylerle desteklenirse,
* Etkinlik ve güvenlik profili bilimsel verilerle kanıtlanırsa,
* Ruhsat süreçleriyle uyumlu şekilde geliştirilirse,
hem yenilikçi hem de faydalı bir çözüm hâline gelebilir.
“Şu an için kamuoyuyla paylaşılmış herhangi bir klinik test verisi bulunmamaktadır.”
Ancak henüz bu aşamaya gelmeden yapılan kamuoyu duyuruları, projenin değerini artırmaktan çok, *güvenilirliğini sorgulatabilir* özellikle yerel medya yayımcıları ve Güncel Kadın Dergileri bu gibi haberleri pek sorgulamadan sunmaktadır
Gerçek bilimsel değer, yalnızca fikrin yeniliğinde değil; onun uygulanabilirliği ve *topluma sağladığı katkıda* yatar.
***
Not
Bu yazı yalnızca bilimsel ve teknolojik gelişmeleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmek amacıyla kaleme alınmıştır. Herhangi bir kişi ya da kurum hedef alınmamaktadır; amaç, akademik üretimin nitelikli hale gelmesine katkıda bulunmaktır.
Ayrıca küçük bir dil düzeltmesi yapmakta fayda var:
> “Marinel kaynaklı” değil, “marine kaynaklı” ya da “deniz kökenli” ifadesi tercih edilmelidir.*
Ve unutulmamalı ki;
> Limited şirket sahipleri, “yönetim kurulu başkanı” unvanı taşımaz.* Bu ifade anonim şirket yapısına özgüdür.
Ayrıca
Bahsi geçen ürünler hakkında
“Şu an için kamuoyuyla paylaşılmış herhangi bir klinik test verisi bulunmamaktadır.”
***
Sevgili okuyucularım,
Yeni bir yazıda buluşuncaya kadar sağlıcakla kalın.