Değerli okurlarım,

4. Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı ArtContact İstanbul’da küratör, ressam Aygül Okutan’ın standında eserlerini sergileyen Natalia Razbayeva’yı tanıtnak istediğim yazıya nasıl başlayacağımı bilemedim; sayfası birkaç gün önümde açık kaldı.

Çevirmen, Rus ressam, Luda Altınışık’ın yardımıyla yaptığım söyleşi sırasında Razbayeva’nın eserleri mi, birçok mesleği bir arada uyum içinde yürütmesi mi, felsefi kişiliği ve karizması mı, seni etkileyen diye bana sorsanız, sanki bunların da ötesinde bir şey derim.

Bildiğiniz gibi her insanın yedi katlı (bedenli) bir aurası bulunuyor. Onunkinden yayılan; özgün, etkileyici titreşimler, bir başka türde insan. Daha doğrusu ülkede pek de göremediğimiz, özlemini duyduğumuz insan türü.

Son derece alçak gönüllü; varlığı tüy kadar hafif. Adeta dinginlik bulaştıran bir varlık. Güçlü ve yumuşak, destekleyici, kısaca söyleyeyim: İyileştirici enerji kaynağı Natalia Razbayeva.

UNESCO muhabiri, radyo televizyon sunucusu, kemancı, müzik eleştirmeni, ressam, gazeteci, radyo televizyon sunucusu, yazar.

Sanatta büyüklenme yoktur sanat toplumda iktidar için yapılmaz

Rus Sanatçılar Birliği’nin Natalia hakkında hazırladığı ve söyleşi sırasında masa üzerinde duran tanıtım broşürünü alıp eve gelince okumasaydım yukarıda yazdıklarımı yazamayacaktım. Natalia kalkıp da bu bilgileri bana oracıkta verecek biri kesinlikle değildi çünkü.

Söyleşimiz neredeyse bütünüyle felsefiydi; sanatının kaynağı metafizik, mistisizm, dünyada insan olma sorumluluğu çünkü. Kısacası kendini gösteren bir sanatçıdan çok derinliğini benim yavaş yavaş gördüğüm biri, değişik bilinçte bir sanatçı.

Sanatta büyüklenme olmaz. Yazının tamamını okuduğunuzda bu görüşüme katılacağınızı düşünüyorum.

Size kısa bir anekdot.

26 Mayıs 2024 tarihli SanatAtaX’ta yayınlanan "Çağdaş Sanatın Suçu Ne?" başlıklı Ayşegül Sönmez makalesini okumanızı öneririm.

‘Hobist’ ama sanatçı değil gazeteci Hande Fırat.

Nisan 2019’da Cermodern’deki ‘Renklerdir Patlayan’ sergisinde, yağlıboya eserleri arasında, Süleyman Soylu’nun hayran kaldığı ‘15 Temmuz’[1] tablosunu, Kılıçdaroğlu dahil gelip görmeyen siyasi kalmamış.

Nisan 2024 ‘Devriamber’ adlı sergisindeki yeni tabloları ve video düzenlemelerinin, çağdaş sanatı temsil ettiği yazıldı basında.

Meclis’teki Sığınak Müzesi olarak kullanılan İkinci Meclis’teki Sığınak’ta açılan sergiye Cumhurbaşkanımız mesaj yollamış. Tüm bakanlar kurulu, elbette Kültür ve Turizm Bakanı da oradaymış.

Dönelim Natalya Razbayeva’ya. Kısaca özgeçmişiniz nedir?

1980 yılında Kazakistan’ın Oral (Uralsk) kentinde doğdum. 2005’te öğrenim için gittiğim Nijny Novgorod Devlet Konservatuarı’nın sınavını kazandım. Akademinin iki fakültesinden mezunum. Biri Sahne sanatları viyola sınıfı ve müzik eleştirmenliği; öteki Radyo Televizyon.

Sunuculuk yapıyorum, gazetelerde yazıyorum, kemancı olarak konserlere katılıyorum, resim yapıyorum, küçüklere müzik ve resim dersleri veriyorum. Okumak, öğrenmek, son derece ilgimi çeker. Dolayısıyla 2015’te bir fakülte daha bitirdim. Kuban Devlet Üniversitesi Sanat ve Grafik bölümü. Aynı yıl Rusya Sanatçılar Birliği'ne (SHR) katıldım.

Ailenizde veya büyüklerinizde sanatçı var mı? Sizi kim yönlendirdi?

Ailede müzik ve sanatla ilgilenen yok. Annem ve babam mühendis; erkek kardeşim teknolojilerle uğraşıyor. Ancak müzik bende hep bir tutku oldu. İlkokuldayken sınıfımıza gelen bir öğretmen ‘merhaba ben keman öğretmeniyim. Kim çalmak ister’ diye sordu. Hemen parmak kaldırdım. ‘Sınavlar var, girmeniz gerekiyor’ dedi.  Gittim ve girdim. Sınavda müzik kulağım olup olmadığına baktılar, şarkı söylettiler. Resmi küçükken de yapıyordum, her gördüğüm şeyi çizerdim ama müziği öğrenmeliydim.

Sınav konusunda aileniz ne düşündü?

Benden kesinlikle başka bir meslek bulmamı istediler. Vazgeçmeyeceğimi anlayınca da yardım ettiler. Israrcıydım. Sınavı kazandım.

Bugün geçinebiliyor musunuz?

Şu anda hayatımı ressam olarak kazanıyorum. Üniversite biter bitmez Rusya Ressamlar Birliği’ne girdim. Çok sayıda, içerde ve dışarıda, sergilere katıldım. Beni tanıyor ve çağırıyorlar. Fransa’da sempozyuma davet edildim. Rusya’da, Çin’de, ABD ve Güney Kore’de sergilere katıldım.

Esin kaynaklarınız nedir?

Başlıca esin kaynağım müzik. Özellikle viyola; en yüksek tondan keman.

Viyola çalmak demek müzik notalarını insanın kendi kulağıyla bulup çalması demek. Dolayısıyla resim ve viyola, birlikte sezgilerimi güçlendirdi. Emprovize (doğaçlama) resim yapıyorum. Bu dünya beni büyülüyor. Bir ressam arkadaşım için de keman çaldım o çalışırken.

Nijny Novgorod Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra bir süreliğine kuzeydeki Krasnodar kentinde yaşadım. Orada bir büyük ressamdan özel dersler aldım. Beni yetenekli buldu ve akademik eğitim almamı önerdi. Dolayısıyla müzik okulundan sonra resim akademisini de bitirdim. Tüm bunları hiç kimsenin desteği olmadan, kendi başıma yürüttüm. Bu da benim doğaçlama olarak başladığım işleri boyama teknikleriyle dengelememi, öyle bitirmemi sağladı.

Nasıl bir resim eğitimi aldınız?

Rusya'da Onur Ödülü almış sanatçılardan Sergey Vorzhev'in sınıfındaydım. Orada Repin, Kandinski, Soutine gibi eski ustaların tekniklerini inceledim. Bu arada müzikle resim arasındaki iletişimi gördüm. Yayın viyola telleri üzerinde sağladığı hareketleri tuval üzerinde palet bıçağıyla gerçekleştirmeyi öğrendim. Yay adeta palet bıçağına dönüştü. Aynı biçimde yönetebildiğimi gördüm. Müzik alanında edindiğim deneyim resimsel malzemede ustalık kazandırdı bana.

Ne tür resimler yapıyorsunuz?

En sevdiğim tür felsefi peyzaj. Son on yılda, pitoresk evrenin rengine, plastisitesine ve enerjisine duyarlılığım arttı. Bu bağlamda bir dizi tuval gerçekleştirdim.

Doğal olarak ortaya çıkan renkler, biçimler ve devinimler yardımıyla engel tanımadan keşif yaşıyorum. Dış yargı yok, özeleştiri yok. Özgürce kendimi ifade var. Bu benim için benliğimle derin ve dürüst bir bağlantı. Doğru mu yapıyorum, yanlış mı yapıyorum, böyle bir derdim yok. Kendimi sınırsız keşfediyorum.

Resimlerdeki doğaya göndermeler birer anıştırma. Formların ve renklerin uyumu. Kendimi tanımaya duyduğum ilginin aldığı renk ve biçimler.

Bir terapi de aynı zamanda. Derin, kimi zaman karmaşık, duyguların keşfi. Yaratım yoluyla çıkıyorlar ortaya; iznimle. Bu duygusallık bana kendimi daha iyi anlama deneyimi sağlıyor. Zihinsel engelleri aşarak bastırılmış duygularımı buluyor ve bir iç huzur yaşıyorum.

Sonuçta sezgisel, doğaçlama resim yapmak basit bir sanatsal eylemden çok daha fazla bir şey. Her çalışmada resim yapmanın büyüsünü yaşamak var.

Mistik şeylerle ilgileniyorsunuz sanırım.

Tüm hayatım metafiziktir diyebilirim. Hristiyan’ım, Tanrı’ya inanıyorum. Onunla konuşmadan bir günüm geçmez. Yaradan, her zaman insanlarla konuşur. Akıl ve mantıkla erişemediğim durumları sezgilerimle ararım. Karşıma çıkan insanlardan yapmam gerekeni öğrenirim. Bugün Tanrı benden ne bekliyor diye sorarım her sabah.

Sanat umut olmadan olamaz. Sanatı yaparken Yaradanla iletişim kurmak gerekiyor. İnsanlar ressamların sergilerinde önce onun ruhunu görüyorlar. Kesinlikle eminim ki müzik ya da resim şifalandırabilir. Aynı şekilde depresyona sokabilir, yavaş yavaş öldürebilir de.

Sanatın böyle bir etkisi var. Sanatçının sorumluluğu büyük.

Tarz, materyal, teknik önem taşımıyor. Verdiği mesaj önemli.

Her gözlemci eserde farklı bir şey görür ve benzersiz, kişisel bir deneyim yaşar.

Çocuklarla çalışmalarınız nasıl?

Bir çocuğun çizdiğine bakarak karakterini keşfedebiliyorum. Onların ruhu tertemiz. Yetişkinler gibi saklamaya girişmiyorlar. Öğretmen olarak on beş çocuğun resmine baktığımda hepsini okuyabiliyorum. Çocuklarla çalışmak her zaman ilgimi çekmiştir. İnsanı araştırmayı seviyorum. Buna karşın portreye hiç girmedim.

Çocuğunuz var mı?

Evet iki çocuğum var. Onlar da benim gibi müzik ve resimle ilgileniyor. Birlikte şarkı söylemeyi seviyorlar.

Kendi hakkınızda son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Benim için önemli olan kendimi tanımak. Dünyada ne yapabilirim? Merak ettiğim her şeyi yaptım. Yaptıklarımı iş olarak bile görmüyorum. Benim için mutluluk budur.

Ben de şunu eklemek isterim Natalia Razbayeva.

Resimleriniz gerçekten de doğrudan izleyicinin kalbine sesleniyor.

İtiraf ederim ki eserleriniz ve anlatınız karşısında mantığın atladığını hissettim. Eserlerinizin doğrudan ruhuma ulaştığını söyleyebilirim. Teşekkürler.

Berkiz Hoca Resim 1 Berkiz Hoca Resim 2

Berkiz Hoca Resim 3Berkiz Hoca Resim 4Berkiz Hoca Resim 5

 

 

 

 

 

 

 


[1] https://www.superhaber.com/hande-firat-15-temmuz-tablosu-iste-hande-firatin-sergisi-renklerdir-patlayan-haber-189080