Sözü uzatmadan yazı başlığıyla durumu özetlemek gibi işin kolayına kaçtığımızı sanmayın.
İnsanın hayat akışını değiştiren olayların yanında bazı kitaplar vardır ki yönelimlerini değiştirir kişinin.
Köy Enstitüsü mezunu öğretmenin yetiştirdiği öğrenci olarak çocukluğumdan beri hep sorguladım. “Sağ ile olan kavgamızı komünizm tehlikesi yüzünden erteledik diyen dönemin lider”lerini bile genç yaşımd...
15 Temmuz’dan 2 yıl önce “İmamların Öcü” kitabımda “FETÖ biraz daha güçlenince darbe yapacaktır” diye yazdığımda Genelkurmay dahil 8-10 kişi beni mahkemeye vermişti.
Bilimsel, istatistiksel araştırma olmasa da 68 ve 78 kuşağının yazarı-çizeri, düşünürü, siyasi kimlik sahiplerinin çoğunun ilkokul öğretmeni “Köy Enstitülüdür”…
Frank Sinatra’nın “My Way” adındaki olağanüstü eseri o dönem dünyada “Rüzgar gibi geçti”…
“Terörsüz Türkiye tiyatrosu” İsrail’in İran’a saldırmasıyla başlamadan bitti.
Gece katıldığım televizyon programında dilimin kemiğine sahip olamayınca “Umarım sabah gözaltına alınmam” sözleriyle bitirdim konuşmamı.
AB kriterleri, insan hakları ve demokrasi adına “Karakolların, Pembekol” haline dönüşmesiyle “Ultra lüks” nezarethane dönemine de girdik.
1800’lü yıllardan bu yana “Girenin, çıkanın belli olmadığı” yerler için “Burası Dingo’nun ahırı mı?” neredeyse özdeyiş haline gelmiştir.
Canım memleketimde “Gözaltına alınma”, “Potansiyel suçlu” muamelesiyle eş değerdir.
“Gözaltına alındılar…" deyimi haber ajanslarının klasik haber yayınlama metodudur.
Bu bağlantı sizi https://www.toplumsal.com.tr dışındaki bir siteye yönlendiriyor.