Bu yazıda 2 yayından söz edeceğim.

İlki: Ekonomik konularda ve Küresel dünyada yeni gelişmelerle stratejik hususlarda önemli hizmetleri olan, uluslararası çalışmalara imza atan ünlü ekonomist Dr. Binhan Oğuz’un analizi:

"Ülkemizin dışa bağımlı olmayan 2 çok büyük zenginliği Tarım ile Turizm birçok ortak özelliklere sahiptir ve bu anlamda birbirlerini tamamlamaktadırlar"* diyor.

İkincisi: Gazeteci, yazar Murat Yetkin’in "TÜSİAD sessizlik orucunu bozdu: Laiklik ve adalet mesajları" başlıklı haberi.**

İkisi de bundan sonraki Türkiye’yi gösteriyor: Oğuz’un Türkiye’yi şahlandıracak, dışa bağımlı olmayan ekonomik üretim yollarının analiziyle gazeteci, yazar Murat Yetkin’in "Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşa" başlıklı TÜSİAD’ın ifade özgürlüğü, yeşil ekonomi, gelişmişlik ölçüsü, kadın hakları altında topladığı söyleme ilişkin haberi.

Türkiye bilinçlenip değişecek. Büyük küçük sermaye dengelenecek. Hâlâ umut var.

Anayasanın başındaki "laik, demokratik, sosyal hukuk devleti" ilkesi tam uygulanmalı isteği 1.nci makalede objektif analizle örtük söylenmiş. 2. Makaledeyse siyasi tutumu bilinen TÜSİAD’ın sessizlik orucundan çıktığı ve 19 Ekim toplantısında bunu açıkça dile getirdiği belirtilmiş.

Heyecanlandıran hareketler.

Dr. Binhan Oğuz’dan Türkiye’nin dışa bağımlı olmayan ekonomi analizi

Oğuz analizinde Türkiye’nin dışa bağımlı olmayan 2 büyük zenginliğini açıklıyor ve izlenecek stratejilere parmak basıyor.

Yetkin 19 Ekim toplantısında YİK Başkanı Tucay Özilhan’la TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski’nin yapılması gerekenleri mesajlarında verdiklerini, dünyaca tanınan ekonomist Daron Acemoğlu’nun sözünü sakınmadan konuştuğunu, 50’inci yıl dolayısıyla "Türkiye’nin mâkus talihini kırabilecek Geleceği İnşa çalışması"nın açıklandığını belirtiyor.

Binhan Oğuz Türkiye’nin bağımsızlığa gidecek ekonomi stratejisinin 3T : TURİZM- TARIM- TEKSTİL inşasından geçmesi gerektiğini ayrıntılı bir analizle gösteriyor.

Türkiye’nin "bünyesindeki 167 familya, 1320 cins ve 9 bin 996 türle bitki türlerinin çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biri" olduğuna ve "dünya üretiminde söz sahibi" ve "ilk 20’ye girecek birçok ürünü" bulunduğuna dikkat çekiyor.

"Yeni bir atılım için, dışa bağımlı olmayan bir üretim şart gözükmektedir." Diyen Oğuz, Türkiye’nin hala kullanılmayan, sulanabilir önemli arazileri bulunduğunu, tarımın işsizliğe, büyük şehirlere düzensiz göçe çare olabileceğini belirtiyor.

"Sektörün sesine kulak verecek ehil, kararlı kulaklar" gerekli

Bu atılımınsa ancak "sektörün sesine kulak verecek ehil, kararlı kulaklar" tarafından gerçekleştirilebileceğinin altını çiziyor ve tarımın yanı sıra dışa bağımlı olmayan ikinci sektör olarak turizmi işaret ediyor.

2020'nin ilk çeyreğinin sonunda COVID-19’la uluslararası seyahat aniden durma noktasına geldi diyen Dr. Binhan Oğuz işletmeler kapandı, küresel yaptırımlarla Gezi ve Turizm Sektörü kaçınılmaz olarak felakete sürüklendi diyor.

Bununla birlikte salgına pozitif açıdan da bakmak gerektiğini belirterek “aşırı - turizmi” (over-turizm) frenledi, aşırı kalabalıklaşma olmadı, altyapı önceden olduğu gibi hızla bozulmadı, kültürel ikonlar yok edilmemiş oldu, ekosistem bozulmadı. Covid - 19 illeti Türkiye’yi "yenilikçi turizme" taşıyabilir" diyor.

"CittaSlow" ve "SlowFood" hareketleriyle birlikte ele alınabilecek "kırsal turizm" sürdürülebilir yaşamın savunucusudur diyen Oğuz "tarımsal ve turistik etkinlikler"i "bir arada ve birbirinin tamamlayıcısı" olarak görüyor. Türkiye’de "kırsal alanların kar veya çim kayağı, rafting, kanoing, doğa yürüyüşü, bisikletli veya atlı geziler, yamaç paraşütü ve balıkçılık gibi etkinliklere yer veriyor" vurgusu yapan Oğuz "bu potansiyel zorunlu olarak turizm yoluyla değerlendirildiğinde geri kalmış kırsal yerleşim birimlerinin kalkınmasına yardımcı olacaktır" diye ekliyor.

“Ekolojik tarım turizmi”nin dünyanın her yanından turistlere meyve toplama, avcılık, balıkçılık, şarapçılık gibi etkinliklerin cazip geldiğini, insanların yöresel yiyecekleri, gelenekleri, tarımsal üretimi tanımak ve öğrenmek üzere Türkiye’ye geldiklerini belirtiyor.

"Planlı bir şekilde çiftlik turizmine sadece 2004 yılında" başlandı diyen Binhan Oğuz "üretici ve turizmi ortak paydada buluşturan gastronomi de alternatif turizm seçeneği olarak belirdi" diyor.

Yaşanan ekolojik felaketler dünyada "yerel" olana ilgiyi büyüttü. Dolayısıyla "ekolojik - gastronomik mirasın, turizm tanıtımı yapılmalı" ve "sürdürülebilir turizm kavramı" temel perspektif olarak görülmeli diye ekliyor.

Yeraltı yerüstü zenginliklerimiz bizim atıl bırakamayız sağa sola ona buna veremeyiz

20 Ekim 2021 yazısında Murat Yetkin 19 Ekim’de 50.nci yıl toplantısında TÜSİAD’ın "bazı riskleri göze alacak eşiğe geldiği" için konuşmacılar Türkiye’nin yapması gerekenleri ifade ederken sözlerini sakınmadı diye yazmış.

Dr. Binhan Oğuz’un iktidar eleştirisi de aynı kalıpta : "İktidar, halkın, üreticinin, turizmcinin topyekün tüm Türkiye’nin nasıl bir açmazda olduğunu hiç de anlamış görünmüyor" diye yazmış ve "Türkiye’nin elindeki tarım ve turizm gibi dışa bağımsız 2 zenginliğinin bilincine varacağına inanmak istiyorum" diye eklemiş.

Bu yazıyı onların seslerine katılmak için yazdım.

Heyecanımı, yeniden yeşeren umudumu siz okurlarımla paylaşmak istedim.

Bu bana iyi geldi.

Nasıl olur da içinden çıktığımız ülkenin taşının toprağını kıymetini bilmeyip insanlarını, maddi manevi zenginliklerini reddeder başkalarına veririz?

*Dr. Binhan Oğuz; https://www.haberanaliz.net/makale/tarim-ve-turizme-sarilmanin-tam-zamani-gelecek-2-tde-2292

**https://yetkinreport.com/2021/10/20/tusiad-sessizlik-orucunu-bozdu-laiklik-ve-adalet-mesajlari/