Değerli okurlarım,

Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği çok değerli sanatçılardan birini; soyut sanatın öncülerinden Adnan Çoker’i (1927-2022) ölümünün (22.08.2022) üçüncü yılında sevgi, saygı ve özlemle andık.

Karacaahmet Mezarlığı’nda toplanan ailesi, yakından tanıyan dostları, öğrencileri ve yetiştirdiği sanatçılar Adnan Çoker hakkındaki görüşlerini, anılarını dile getirdiler.

Adnan Çoker’in "Tepe" adlı yapıtından esinlenerek heykeltıraş Malik Bulut’un gerçekleştirdiği; gövdesi siyah granit, başı Toros Siyahı yarım kubbesi ve kemeriyle anıt mezarın yanı başında, değerli eşi Asuman Çoker’in yanında Yusuf Taktak, Bedri Baykam, Hülya Düzenli, Mahmut Nüvit, Yalçın Sadak, İsmail Ateş, Bahar Kocaman, Ela Güngören, Özlem İnay Erten vardı. Anmanın ötesinde gelecek yıllarda Adnan Çoker için gerçekleştirmeyi düşündükleri çalışmaları konuştular.

Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş’ı temsilen, Üsküdar Belediye Meclis Başkan Vekili Ali Aral bir sanatsever olarak oradaydı. Ayrıca Üsküdar CHP İlçe Örgütü’nün genç üyesi Ali Huzeyfe Başkaya da Adnan Çoker’i Salacak Mahellesi’ndeki son yıllarından bilen bir tanık olarak oradaydı.

Atatürk Cumhuriyeti’nin değerli sanatçısı, yılmaz eğitimcisi Adnan Çoker

142 yıllık köklü tarihiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin önemli hocalar listesinin değerli isimlerinden Adnan Çoker hakkında dile getirilen ortak görüş şu oldu.

Sanatta yetiştirdiği öğrencilerini aynı zamanda birer entelektüel olarak donatırdı. Atatürk Cumhuriyeti’nin bu misyonuna bir idealist eğitimci olarak kendini adamış biriydi.

Vefat ettiğinde, Hürriyet Gazetesi’nin, "Yaşarken anıtlaşmış bir efsane: Adnan Çoker" başlığını kullanmış olması sanatçının birçok yönünü bir arada gösteriyor.

Çoker yalnızca Modern Türk Resmine kazandırdıklarıyla değil, yaşamı boyunca öğrenmeye ve öğrendiğini yılmadan genç kuşak sanatçılarına aktarmasıyla biliniyor. Etik anlayış olarak yüksek değerleri savunmak ve korumak, şaşmadığı bir tutum. Sanatı ülkenin her tarafına götürmekle ilgili çalışmalarıyla; sanatın, ülkesinde gelişmesi için hayatını ortaya koymasıyla; Türkiye’de gerçekleştirilen ilk performansların fikir babası ve yöneticisi olmasıyla bilinen bu "anıtlaşmış efsane" bir Cumhuriyet insanını, coşku dolu bir büyük aydını gösteriyor.


Adnan Çoker resmi

Adnan Çoker; Bizans, Osmanlı, Selçuklu, İtalyan Rönesansı ve Rus Konstrüktivizmi gibi birçok dönemi araştırmış, bu dönemlerden renkleri, mimari simgeleri resmine aktarmış bir sanatçı olarak biliniyor.

Ressam Yusuf Taktak, Çoker’in mimariyle kurduğu bağı, sanatçının 1973 yılında Tepebaşı’nda bulunan Amerikan Kültür Merkezi’nde açtığı "Siyah Simetri" adlı kişisel sergisinde gördüğünü belirtti. Kemerlerin, siyah fonların bulunduğu eserlerinde, dışavurumculuktan kopmuş sanatçının, fırça darbelerinin sadece kemerlerin içinde bulunduğu ilk örneklerine, akademinin son sınıf öğrencisi olarak tanık olduğunu söyledi. Adnan Çoker olmanın temellerinin o sergide atıldığını anlattı. Mimariye çok bağlı olduğunu, çok sevdiğini belirtti.

Çoker hakkında yapılan bir değerlendirmeye göre de "mimari formları resimsel konturlara dönüştürerek, Türk resim tarihinde benzersiz bir estetik üslup" yaratmış olduğu belirtiliyor. "Taklidi bile yapılamayacak kadar özgün ve güçlü" bir stile sahip olduğu; "Türk plastik sanatlarında bir eşi daha bulunmayan resimsel yapısını" kurmuş bir anıt Türk ressam olduğu belirtiliyor.

22 Ağustos 2025 Cuma günü, sanatçının gömütü başında olanlardan Bedri Baykam şunları söyledi:

"Bugün manevi huzurunda bulunmamızdan dolayı Adnan Çoker’in çok mutlu olduğunu hissediyorum. Bize diyor ki: ‘Yaşamın kuralları böyle. Birer birer ölüyoruz ama bıraktığımız eserlerle hatırlanıyoruz. Sizler benim hayatım üzerinden bunun farkındasınız’ diyor bizlere. Sevgili Adnan Çoker’in ‘mücadeleye devam. Atatürk ‘Türkiye’yi sakın elden bırakmayın dedi’ diyen sesini sanki duyuyorum. ‘Eser üretmeye, düşünce üretmeye, sanatı sevmeye devam edin. Çünkü bu çağdaşlık yolu için ömrümüzü vakfettik’ dediğini de duyar gibiyim. İşte tüm bunları hissediyorum şimdi burada. Uzun sohbetlerini, kahkahalarını, kurduğu güzel bilge cümlelerini dostları olarak hep anımsıyoruz. Işığıyla bize bıraktığı miras: Yurtseverlik, çalışkanlık, cumhuriyetçilik ve öldüğünde arkada önemli izler bırakmaktır" diye ekledi Bedri Baykam.

Sanatçının dostlarından Yalçın Sadak, Adnan Çoker’i varlığıyla, eseriyle sanat tarihindeki en doğru yere bırakacak çalışmalara önem verilmesi gereğini belirtti. Ressam Yusuf Taktak’ın da paylaştığı bu düşünceye göre; Çoker’in eserinin değerini yeniden güncelleştirecek, yeniden aktaracak bir sempozyumun, tüm yaklaşımlara açık ve başvuru kaynağı olacak biçimde bir sempozyumun yapılması çok önemli. Onun genel olarak sanat tarihindeki değerini, yerini sağlamlaştıracak bir sempozyum olması gerektiğini belirtti. Adnan Çoker’in kurulmakta olan Cumhuriyet’in ilkelerini sonsuz içselleştirmiş bir idealist olduğunun altını çizdi. Cumhuriyetin kurulma ruhunu sanatta hissetmiş, benimsemiş ve yaşamı boyunca şahsi konulara yer vermeden, yalnızca bu tutumun Türk sanatına getirisini düşünerek yaşamış bir yaratıcı olduğunu söyledi. Sadak "Cumhuriyetimizin en büyük kazanımı, Türk Sanat Tarihi’nde modern sanatın inşa edilmiş olmasıdır. Bunun lokomotiflerinden biri Adnan Çoker’dir" dedi.

İsmail Ateş: Adnan Çoker müthiş bir hazinedir

Sempozyum konusunda hemfikir olan İsmail Ateş, Çoker’in müthiş bir hazine olduğunu, bunun gerektiği biçimde deşilmesinin, irdelenmesinin şart olduğunu, akademiye ve akademik çevrelere bu konuda büyük görev düştüğünü, yaşayan sanatçıların ve genç kuşak sanatçıların bunu anımsamalarının büyük önem taşıdığını belirtti.

Son olarak şahsen Adnan Çoker’i çok geç tanımış olsam da büyük bir aydını, çok büyük bir değeri yitirmiş olduğumuzun bilincindeyim.

Ölümsüzlüğe, sonsuzluğa yolladığımız bu Atatürk Cumhuriyeti Türk resim sanatının dünyadaki büyük elçisini saygı ve gururla anıyorum.