Yarın, Türk basın tarihindeki önemli davalardan birisi var.

Odatv’ye kurulan yeni kumpasın davası…

İlki, biliyorsunuz 2011 yılının Şubat ayında başlatılmıştı. Yine Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu tutuklanmışlardı. Elbette gazeteciler Soner Yalçın, Müyesser Yıldız, Yalçın Küçük, Ahmet Şık, Doğan Yurdakul, Nedim Şener ile emekli polis müdürü Hanefi Avcı da bu torbaya doldurulmuştu.

O dava bir kumpasın ürünüydü, bitti.

Soruşturmayı başlatan Zekeriya Öz yurt dışına kaçtı.

Yargılamayı yapan Hakim Mehmet Ekinci şimdi tutuklu.

Ama AKP’nin FETÖ’vari operasyonları hiç bitmedi. “Kara FETÖ”cülerden sonra AK FETÖ’cülerin Odatv’yi susturma çabaları sürdü. Sonunda bu haber kanalına Libya’da şehit olan bir MİT mensubunun haberini yaptılar diye ağır bir kuşatma başlattılar.

Herkesin bildiği, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı bir haber bu.

Kimse de zarar görmemiş…

Ama bu saçma sapan iş yüzünden Odatv 187 gündür kapalı…

Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç bu haber yüzünden 6 aydır Silivri Cezaevi’nde tutuklular.

Sanki ağır cinayet işlemişler…

Gazeteciler tutuklu ama insanların kafalarını kesmeleri için militanlarına emir veren IŞİD’in Türkiye liderini bu bizim yargı 10 kez serbest bırakıyor.

Gerekçesi de “Elde somut delil yok!”

Mahkeme salonunda adam kesecek bu IŞİD’liler ki AKP’nin yargısı buna somut delil diyebilsin.

Çocuklarımızın cinsel istismar haberlerine, tecavüz haberlerine yayın yasağı…

Erdoğan’ın saray elemanlarına ilişkin iddialara yayın yasağı…

Rüşvet ve yolsuzluk haberlerine yayın yasağı…

Ama bunları halka duyuran TELE1’e 5 gün ekran karatma…

Halk TV’ye ceza…

Odatv’ye kapama…

Çünkü FETÖ aynen işbaşındadır.

O çetenin iktidar karşıtı elemanları tasfiye edilmiştir ama yöntemleri kuvvetle benimsenmiştir ve uygulanmaktadır.

Kimse merak etmesin…

Nasıl ki 1. FETÖ kumpası çökertildi; işin içindeki savcılar-yargıçlar suçlu durumuna düştülerse bu ikinci kumpas da çökertilecektir.

Hapisteki arkadaşlarımıza yönelik bu işkence yarın bitirilmelidir. Yoksa o mahkeme bu haksızlığın altından kalkamaz.

SUDAN’DAN SONRA SIRA TÜRKİYE’DE
Haber müthiş…

Sudan düne kadar bir şeriat devleti idi…

İhvancı Ömer el-Beşir yönetimi 1989 yılından 2019 yılına kadar bu ülkede İslamcı bir yönetim kurmuştu.

Halk ayaklanmış ve 11 Nisan 2011 askeri darbe ile Ömer el-Beşir devrilmişti.

Ülkenin yeni yönetimi, Sudan’da laikliğe dayalı yeni bir yönetim kurulacağını açıklamış. “Sudan’da din ve devlet işleri birbirinden ayrılacak, ülkedeki bütün gruplar yurttaşlık hakkından eşit olarak yararlanacak” denilmiş.

Biliyorsunuz, bütün dünyadan soyutlanan Ömer el-Beşir çağdaş dünyada sadece bizim Cumhurbaşkanımız ile bağ kurabilmişti.

Belli ki Ömer el-Beşir gibi kurduğu dinci sistem de yok oluyor.

Sırada Türkiye var…

Erdoğan yönetiminin laiklik ilkesini ayaklar altına aldığı Türkiye…

Emin olun ki Sudan’ın reddettiği bu dinci sistemi Türk halkı da reddedecektir.

Tayyip Erdoğan, darbe yoluyla değil 2023’teki seçimlerde halkın iradesi ile yolcu edilecektir.

Yoksa ülkemiz Sudan’dan beter olur…