Yıllar öncesine götürdü beni bu sezon futbol liglerinde yaşadıklarımız...

Korkusuz gazetesindeki köşemde aynen şunları yazmışım 9 Aralık 2017'de...
"Biri sahaya girip rakip futbolcuyu tekmeledi. Biri çimlere fırlayıp futbolcusunu tokatladı. Biri rakip takımın yöneticisini dövdü. Biri antrenmanda yardımcı hocayı nakavt etti. Biri hakemleri odaya kilitledi, kadınlara hakaret etti. Kimdi
'BİRİ' leri? Birileri futbol kulüplerimizin başkanlarıydı, yöneticileriydi. Çoğu futboldan zerrece anlamayan, futbolun yalnızca skora endeksli olduğunu zanneden, futbolumuzun içine sürüklendiği bugünkü kaos ortamının mimarları kulüp başkanları ve yöneticileriydi o 'BİRİ'leri" demiştim...
Aradan geçen onca yıl sonunda tablo daha da kötüleşti, sahneye hakem döven kulüp başkanları ve başkana tekme ile destek veren yöneticiler çıktı...
Kendine göre takımına yapılan haksızlıkta çareyi takımını sahadan çekmekte bulan kulüp başkanı da bir başka maçta sahne aldı...
Maç bitiminde futbolculara saldıranlara neredeyse destek çıkacak yöneticiler de bu sezonda boy gösterdi...
Gittiği bir maçta sevmediği bir takımın başkanına parmak sallayan federasyon başkanı, her maçtan sonra hiçbir takımı hoşnut edemeyen hakemleri, yine her maç sonu ekranları ağlama duvarına çeviren hocaları, futbolcuları, yöneticileri bu sezon bol bol gördük...
Kısacası Yusuf Hayaloğlu'nun dediği gibi ''BİRİ saksımızı çiğneyip gitti
BİRİ duvarları yıktı , camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
BİRİ milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi, bizi yaraladı..."
İşte futbolumuzu 'BİRİ'leri  bu hale getirdi...
Sezonun bitimine beş maç kala bunlar yaşandı da kalan maçlarda neler yaşanacak işte o bir muamma...
Her aksiyona hazırlıklı olmayı gerektiren haftalara girdik, yukarıdaki ikili ile aşağıdaki İstanbulspor hariç sekizlinin her maçı çok şeye gebe...
Un öğüten değirmen misali hoca öğütme rekoru kıran Beşiktaş bu sezon kıdemli hocası Serdar Topraktepe ile beş maç aradan sonra galip gelmeyi bildi...
Serdar hocanın ilk döneminde de oynattığı hücuma yönelik oyun izleyenleri çok tatmin etmese de en azından umut ışığı oldu...
Bir asır gibi gelen zevkten, rekabetten, hoşgörüden, saygıdan, sevgiden uzak bir sezonu bir bitirsek de yeni umutlara yelken açsak diyerek kupanın yarı finalini bekliyoruz...
Hiç olmazsa iki ayaklı kupa yarı finali ve sonrasındaki finalin bayram havasında geçeceğini umuyorum...
Bayram derken önümüzde gerçek bir bayramımız var...
Bütün milli bayramlarımız Türk milleti için çok ama çok kıymetli ancak 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı başka önemli...
Cumhuriyete ve demokrasiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz...
En büyük bayram bu bayram
Herkese kutlu olsun...
Hoş kalın, dost kalın...