Kim demişti, kim?

“Kandan beslenenler!” diye kim haykırmıştı?

27 Mart 2014’e, Van’a gidelim ve dönemin başbakanı Erdoğan’ı dinleyelim:

4 ay önce 16 Kasım'da Diyarbakır'da muhteşem bir buluşma gerçekleştirdik. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetim Başkanı Mesud Barzani Diyarbakır'a geldi. 38 yıldır vatanından, toprağından ayrı kalan değerli sanatçımız Şivan Perver Diyarbakır'a geldi, değerli sanatçımız İbrahim Tatlıses Diyarbakır'a geldi. Hep birlikte Türkiye'ye 'megri' dedik megri. İşte bu kardeşlik atmosferi birilerini çok ciddi rahatsız etti. Yıllardır gençlerin kanından beslenen vampirler bundan rahatsız oldu. Yıllardır huzursuzluktan, istikrarsızlıktan, ölümlerden beslenenler bundan rahatsız oldu.”

Yetmedi daha sonra da aynı biçimde Ülkücüleri hedef alarak “Bunlar kandan besleniyorlar!” diye ağır biçimde suçladı.

Peki kandan beslenmek nasıl oluyordu? Niye suçluyordu Sayın Erdoğan?

O dönemde MHP ve Ülkücüler, polisimizin, askerimizin, memurumuzun PKK tarafından şehit edilmesine şiddetle karşı çıkıyordu. MHP’liler şehit cenazelerine katılıp bayrak açıyorlardı. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez!” diye slogan atarak yürüyorlardı.

İşte bu durum AKP Lideri’ni çılgına çeviriyordu. Şehitlere sahip çıkmayı kandan beslenmek olarak gösteriyordu.

BUGÜN ŞEHİTÇİLİK OYNUYORLAR
Dün, şehitlere sahip çıkanları “kandan beslenenler”, “vampirler”  diye aşağılayan Erdoğan ve partilileri şimdi herkesten daha fazla şehitçilik oynuyor.  Bu bağlamda İyi Partili Lütfi Elvan’a yapılanlar ortada… Meral Akşener’e iftira atan bir provokatöre küfretti diye neredeyse asacaklar… Neymiş, o provokatör şehit yakınıymış. Kim olduğu, ne zaman, nerede şehit olduğu tam belli olmayan bir kişinin kendisine bile değil bir akrabasına yapılan hakareti şehide yapılmış gibi göstererek yeri göğü inletiyorlar.

Kim yapıyor bunu?

Daha düne kadar şehitlere sahip çıkanları vampir diye aşağılayanlar yapıyor?

Kim yapıyor bunu?

Şehit babasını (Ahmet Kömür) mahkemeye verip hapse mahkum ettirenler yapıyor.

Kim yapıyor bunu?

Şehit anasını (Pakize Akbaba) mahkemelerde süründürenler yapıyor…

Kim yapıyor bunu?

Binlerce askeri-polisi şehit ettiren terör elebaşısı Abdullah Öcalan’dan, “AKP’ye oy verin!” anlamında mektup alıp yayanlar yapıyor.

Kim yapıyor bunu?

Birçok insanımızı şehit ettiren Osman Öcalan’ı devletin televizyon kanalına çıkartarak konuşturanlar yapıyor.

Şimdi çıkmışlar, “Vay benim şehidim! Vay benim şehidime hakaret ettiler!” diye yeri göğü inletiyorlar.

Buna, kandan beslenmek demezsek neye diyeceğiz acaba?

“Megri, megri!” diyeceğiz herhalde…

ANKARA SAVCISI
Ankara’da bir başsavcı…

Beş duyusu ile iktidara yönelmiş.

Havayı koklayıp hemen muhalefeti zora sokacak siyasi soruşturmalar açıyor.

Son örnek,  İyi Partili Lütfü Türkkan. Ankara Savcısı, yıldırım hızıyla dokunulmazlığı kaldırılsın diye fezleke hazırlamış; Adalet Bakanlığı’na yollamış. Bakanlık da ivedilikle Meclis’e vermiş.

Suç ne?

Şehit yakınına hakaret…

Şehide bile değil, şehit yakınına…

Ne yani şehit yakınları dokunulmaz mı?

İnsanlık hukuku eskiden beri ne diyor?

Babanın suçu oğula yıkılmaz.

Öyleyse tersinden düşünelim: Babanın erdemi oğluna miras olarak da aktarılamaz.

Şehidin şehadet kutsallığı da kendisiyle sınırlıdır. Onun akrabası şehit kutsallığından faydalanamaz. Öyle aileler vardır ki bir oğul şehit olur, öbür oğul onu şehit edenlere hizmet edebilir.

Üstüne üstlük bu olaydaki şehit yakını denilen şahıs, bir müfteri… Sayın Akşener’e iftira atıyor. Böyle birisi yüzünden bir milletvekilinin dokunulmazlığı nasıl kaldırılabilir?

Herhalde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı’nın derdi bu değil. O, İyi Parti’yi hırpalayarak Cumhur İttifakı’na oy getirmeye yönelik bu operasyonda belki de bilmeyerek rol alıyor.

Olmuyor Sayın Savcı olmuyor. Yetkinizi çok tarafgir biçimde kullandığınızın farkına ne zaman varacaksınız? Size, birisi Cumhuriyet’in savcısı olduğunuzu hatırlatmalıydı. O görev de bize düştü sanırım.

Sizi siyasal otoritelerin değil demokrasinin yanında durmaya davet ediyoruz.

Lütfen dönüp biraz geriye bakın… Hukuku, siyasete alet etmenin ülkemize nasıl acılar yaşattığını siz de göreceksiniz…