"Bilgiden yoksun, kör bir yaşam sürenler, yönetimde bulunduklarında devleti de kendilerini de felakete sürüklerler." Sokrates¹

*
Bilgilendirme ve zihnin hem düşünmesi hem de sorgulaması için; Meritokrasi'den ('), Kleptokrasi'den('') ve Plütokrasi'den (''') sonra sırada KAKİSTOKRASİ var.

Kakistokrasi, Yunanca kakistos (en kötü) ve kratos (iktidar) kelimelerinden türeyen, niteliksiz ve ahlaksız bireylerin bir anlamda yönetimi gasp ettiği bir sistemin adı.

Literatürde 'hırsızlar rejimi' olarak da tanımlanan. Demokrasinin kurumlarıyla tam olarak yerleşmediği ülkelerde, iktidar sahibi bir ailenin, siyasal ya da dini grubun, ülke kaynaklarını sistemli olarak ele geçirmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Yozlaşmış politikacılar, hukukun üstünlüğünü hiçe sayarak, rüşvet ve özel ayrıcalıklarla bu kaynakları kendilerine veya yakınlarına aktarır.

Bu arada, elde ettiklerini, iktidarı kaybetme ihtimaline karşı yurtdışında saklamak gibi yaygın bir uygulama söz konusudur.

Zaten,
Zaten, böyle bir ülkede yerli sanayi ve tarımsal üretimin zayıflaması, iç pazarın büyük sermaye gruplarına açılması anlamına gelir.

Siyasi alanda ise insan haklarının ihlali ve baskıcı bir yönetimin kendini göstermesi de kaçınılmazdır. Mesela düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi, vb.

Bu arada etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmek de karakteristik özellikleri arasında sayılabilir.

Değerli Okurlar,
Toplumun en yetersiz, en çıkarcı ve en manipülatif bireylerinin, koltukları ele geçirdiğini, aldıkları kararların kaosa dönüştüğünü düşünün. Elbette ki bilgi susmuş, vicdan da kenara itilmiş halde...

Bu arada halk ise yalanın ve talanın gölgesinde, ürkek ve sessiz; adeta bir cendereye sıkıştırılmış, 'Çıkış var mı, umut var mı?' diye düşünür halde...

Umarım hayalinizde canlandırdınız diye düşünüyorum.
**
Acaba,en kötüler nasıl zirveye tırmanıyor? Onları besleyen cehalet ya da halkın cesaretsizliği ve suskunluğu olabilir mi?

Burada Immanuel Kant²’ın, “Aklını kullanmayan, başkalarının kölesi olur.?”sözünü doğrular bir kavramdan bahsediyoruz: Köleliğin en karanlık yüzü...

Popülizm, yozlaşma ve cehalet, kakistokrasiyi çağımızın en sinsi tehdidi haline getiriyor. Bu sistem: liyakati yok ederek toplumu çökertir, yetkinlik ve dürüstlük dışlanır, sadakat ve kurnazlıkla kamu yönetimindeki ehliyetsiz kadrolar, hizmetleri aksatır ve toplumu da belirsizliğe iter...

John Stuart Mill³’in dediği gibi, “Cehalet, özgürlüğün en büyük düşmanıdır.” ve temel sistemlerin çürümesine de sebebiyet verilmektedir.

Demokratik sistemler bile kakistokrasinin en büyük kurbanı olabiliyor.

Dünyaya bakınız; popülist liderler korku ve yalanlarla cehal kitleleri büyülerken, seçimleri dahi bir aldatmacaya çevirmiyorlar mı? Antonio Gramsci⁴’nin, “Hegemonya, cehaleti kitlelerin rızasıyla birleştirir.” tanısı bunu doğrularcasına etkili midir?

Keza sosyal medya çağındayız ve DijiÇağ'ın yalanları ve manipülatif kampanyaları da, en kötülerin iktidara gelmesinde önemli bir rol oynuyor.

Neticede,
Jean-Paul Sartre⁵’ın dediği gibi, “Özgürlük, sorumluluktan kaçanların elinde bir prangaya dönüşebiliyor.”

Kakistokrasi, yolsuzluğu da körüklüyor elbette ve Frantz Fanon⁶'a göre “Yozlaşmış liderler, halkın geleceğini de çalarmış.. ”ki, böylece hırsızlık ve kaos da birleşmiş oluyor!...

Tarihe baktığımızda;

Antik Atina’da, Sokrates’in idamına yol açan demagoglar, cehaletin iktidarını gösterirler ki, Zygmunt Bauman⁷’ın “Toplum sıvılaştığında, en kötüler suyun yüzüne çıkarmış...” sözü de ne kadar doğru ve anlamlı, öyle değil mi?

17. yüzyıl İngiltere’sinde de İç Savaş sırasında liyakatsiz liderler kaosu derinleştirmişler...

Günümüzde ise kakistokrasi, popülizmle yeniden canlanıyor mu?

Theodor Adorno⁸, “Kitle kültürü, cehaleti bir erdeme dönüştürür.” diyor. Elbette ki, liderlerin bilimi reddettiği bir yönetimin yıkıcı sonuçları olacaktır.

Acaba, Hannah Arendt⁹, “Cehalet, totaliterliğin de tohumu mudur?” derken haksız mıdır?
Sadece düşünün!...

Değerli Okurlar,
Hangi ülkede, hangi kurum ya da kuruluşta olursa olsun, ehliyetsiz kadroların kritik görevlere atanması mutlaka kamu güvenini sarsar. Kakistokrasi, zihinleri esir alarak güçlenir, sosyal medya ve yalan haberlerle halkın aklını da bulandırır. Zira, Antonio Negri¹⁰’nin dediği gibi, “Güç, kitlelerin rızasını manipüle ederek var oluyor.” Yine “Sadakat başarı getirir” yalanı da liyakati gölgelerken en kötüleri yani berbatları yüceltir...

Değerli Okurlar,
Halkın eleştirel düşünce ve dayanışması en güçlü silahtır ve Slavoj Žižek¹¹’in dediği gibi, “Gerçek özgürlük, sistemin yalanlarını sorgulamakla başlar." O halde kakistokrasiye karşı mücadelede bilinç ve cesaret sahibi olmak şart...

Yönetenlerin yalanlara kanmamak, yetkinliklerini ve geçmişlerini sorgulamak bilinçli seçmen olmak demektir.

Unutmamak gerekir ki, DijiHayat'ın içinde her türlü dezenformasyona karşı da eleştirel düşünceyi alışkanlık haline getirmek dijital uyanıştır ve geleceğe de yön verecektir.

Kakistokrasinin bireyleri yalnızlaştırdığı da doğru ancak 'BİZ' diyerek kötüleri alt edebilirsiniz: yerel toplulukların yönetimine katılmak liyakati de geri getirir. Eğitimi sorgulamak, bilime odaklanmak da toplumun en iyilerini öne çıkarcağı kuşkusuzdur.

Özetle;
"Kakistokrasi eski Yunanca'da “kaka” anlamındaki kelimeden gelen ve bilgi, ehliyet, liyakat, ahlak, erdem gibi değerlerin hiç birisine sahip olmayan en kötülerin yönetime hakim olduğu, “berbat” bir devlet yönetimidir.¹²

Uygulamada tezahürü nasıl olursa olsun, halen dünyada yurttaşa karşı en hoşgörülü rejimin adı ise Demokrasi...

Ve,
Asla ayarları ile oynamamak gerekir.

Gazeteci Bekir Coşkun¹³ diyor ki;
“Direnme hakkı yasalarla verilmez…Yasalar, direnme hakkını sadece tanır…Ya da tanımaz ama direnme hakkı vardır ve ta doğadan gelir.

Canlı-cansız, yeryüzünde gördüğümüz her şey direnebilenlerdir, direnemeyenler çoktan gittiler.

Masa kenarındaki kedi yavrusunu ittir, henüz hiç düşmediği ve düşmenin ne olduğunu bilmediği halde direnir, oltaya gelen balığın çırpınışı da direnmesindendir, ağaçların her rüzgar eğdiğinde doğrulmaları yaradılışlarına konulmuş direnme hakkıdır.

Taş direnir…Taş…Toz-toprak; direnemeyen taşın un-ufak halidir.

Kendi bedenine bak:Ateşte çekilen el, ışıkta kısılan göz,iğneyle irkilen beden…

İstersen nefesini tut; oksijen isteyen beyninin direnme hakkını göreceksin…

Demek istediğim; direnme hakkı demokrasinin, yasaların, devletlerin, parlamentoların, sosyal düzenlerin verdiği ya da aldığı bir hak değildir…Direnme hakkı “var olma” hakkıdır…Direneceksin yuvanı yıktıklarında, çocuklarını elinden aldıklarında, ekmeğini çaldıklarında, sesini kıstıklarında…

Yeryüzünün; özgür, başı dik, çağdaş, gelişmiş, uygar, mutlu ve güvende bir bireyi olmana izin vermediklerinde…Direneceksin…

Adaletsizliklere direneceksin…Tuzaklara direneceksin
Yalanlara direneceksin…
Sahtekarlıklara direneceksin…
Elinden değerlerini aldıklarında direneceksin…
Zulme direneceksin…
Yarasa gibi aydınlığa direnmek yerine, hiç olmazsa; bir ağaç, bir taş, bir kedi yavrusu kadar, var olmak için direneceksin."
**
O halde,
Herkes için,her kademede bu tür idarelere karşı susmamanın;
Hak, hukuk ve adalet için yadsınamaz bir vatandaşlık görevi ve sorumluluk olduğunu bilmelisiniz.

Her ne kadar Kakistokrasi;
Liyakati yok etmek, demokrasiyi bir yalana çevirmek ve toplumu da kaosa sürüklemek olsa da, Marx¹⁴’ın “Tüm kötülükler, iyi insanların sessizliğinden doğar” sözü de susmamayı öğretmeli, zira en kötülerin saltanatına karşı en güçlü silah, cesaret ve halkın bilinçli sesidir.
**
Yazımıza Sokrates'le başlamıştık, devam edelim;

"Bilgeliği olmayan ama hırs, çıkar ve cehaletle hareket eden kişilerin devleti yönetmesi toplum için bir felakettir.

Ya filozoflar devletlerin başına geçmeli ya da yöneticiler gerçek filozof olmalı. Yoksa devletlerin ve insanlığın kötülüklerden kurtulması imkânsızdır."

O halde,
"En iyilerle yeniden inşa et!" çağrısı kakistokrasiye karşı yol göstericiniz olsun.
Derler ki,
" Bir çinnem sakızın varsa ehline ver!"

Büyük Önder Atatürk'ün:
"Benim, Türk milletine, Türk Cumhuriyeti'ne, Türklüğün geleceğine ait ödevlerim bitme­miştir; siz onları tamamlayacaksınız. Siz de, sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz." sözünün esasen bir ferdin değil, Türk ulusunun duygusunun bir ifadesi olduğunu idrak ile son cümlemizi söyleyelim:

Türk ulusunun nefesinin asla sönmeyeceğini, onun ebedi olduğunu göstermek için parola da pusula da belli,
"Yüksel Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur."

Anlaştık mı!...

Suat Umutlu/24 Eylül 2025
**
Dipnotlar:
(*) Suat Umutlu
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/meritokrasi_turkiyenin_liyakat_yolculugu_-163097.html
() Suat Umutlu
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/kleptokrasi-163589.html
(*) Suat Umutlu
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/plutokrasi_paranin_saltanati_halkin_golgesi-163598.html
[1]: Sokrates, Antik Yunan filozofu, sorgulayıcı yöntemiyle bilgeliğin ve ahlakın temellerini atmıştır.
[2]: Immanuel Kant, 18. yüzyıl Alman filozofu, aklın ve özerkliğin savunucusu olarak modern felsefeyi şekillendirmiştir.
[3]: John Stuart Mill, 19. yüzyıl İngiliz filozofu, özgürlük ve bireycilik üzerine yazdığı eserlerle tanınır.
[4]: Antonio Gramsci, 20. yüzyıl İtalyan Marksist düşünür, hegemonya ve kültürel güç üzerine çalışmalarıyla bilinir.
[5]: Jean-Paul Sartre, 20. yüzyıl Fransız filozofu, varoluşçuluk ve özgürlük üzerine eserleriyle tanınır.
[6]: Frantz Fanon, 20. yüzyıl Martinikli düşünür, sömürgecilik ve yozlaşma üzerine çığır açan analizleriyle bilinir.
[7]: Zygmunt Bauman, 20. yüzyıl Polonyalı sosyolog, modern toplumun “sıvı” doğası üzerine yazılarıyla tanınır.
[8]: Theodor Adorno, 20. yüzyıl Alman filozofu, kitle kültürü ve ideoloji eleştirileriyle Frankfurt Okulu’nun önde gelen ismidir.
[9]: Hannah Arendt, 20. yüzyılın önde gelen siyaset filozoflarından biri, totaliter rejimler ve özgürlük üzerine çalışmalarıyla tanınır.
[10]: Antonio Negri, 20. yüzyıl İtalyan düşünür, küreselleşme ve kitle hareketleri üzerine yazılarıyla bilinir.
[11]: Slavoj Žižek, 21. yüzyıl Sloven filozofu, ideoloji ve popüler kültür eleştirileriyle tanınır.
(12) Prof.Dr.Coşkun Can Aktan
https://www.researchgate.net/publication/361326686_KAKISTOKRASI_Demokrasi_Berbat_Bir_Rejimdir_Demarsi'ye_Bir_Sans_Taniyin
(13)Suat Umutlu
https://www.adanaulus.com/kose-yazilari/insanin_hazin_donusumu_-162520.html
(14) Karl Marx, 19. yüzyıl Alman filozofu ve ekonomisti, kapitalizmin eleştirisi ve sınıf mücadelesi teorisiyle tanınır