Toplum olarak çok gerildik.

20 yıllık AKP boyunduruğunda başımıza gelmeyen felaket kalmadı.

Bütün değerlerimize küfredildi. Sesini çıkartanlar; partizanlaştırılmış yargı eliyle hapse tıkıldı. Namuslu gazeteciler işten atılarak aç bırakıldı.

Bu yıkım, komplo, yağma döneminde iktidarın emrine girerek millete her türlü hakareti yapan satılık gazeteciler ortaya çıktı. Bunların önemli kısmını Fethullahçılar piyasaya sürdüler. Bunlardan yeni tip kadınlara “Fethullah’ın Gelinleri” diyorduk. Bunlar, Fethullah’ın Oğulları ile evlendirilerek öne çıkartıldılar. AKP’nin destekçisi gazetelerde, televizyonlarda çalıştırıldılar. Bir patron bıraktığında öbür patron kaptı bunları… Fethullah’ın bankasının önünden geçenler terörist diye içeri tıkılırken o bankadan milyonlarca lira para çeken Fethullah’ın Gelinleri ve Oğulları gerine gerine gezdiler, geziyorlar.

Vicdanlarını ve kalemlerini iktidara satmış bu tiplerin yazdıkları, söyledikleri bu ülkenin namuslu insanlarında derin bir nefret yarattı.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bunlardan birilerini Karadeniz gezisine götürdü. Amacı belli ki toplum tarafından ne kadar sevildiğini bu yanardöner tiplere de göstermekti.

Ama içlerinde benim de olduğum AKP mağdurları, bu duruma tepki gösterdik. Böyle tiplerin Sayın İmamoğlu’nun yanında ne işi olabilirdi ki?

Eleştirilerimizde kendimizce haklıydık ama Başkan İmamoğlu, amacının farklı olduğunu söyleyerek bu eleştirilere katılmadığını açıkladı.

ÖFKE ONA DEĞİL
Sayın İmamoğlu’na yönelik eleştiriler ve bu eleştirilerdeki öfkeler nerden kaynaklandı; bunu doğru algılamak gerekir.

Düne kadar Başkan’ı destekleyenler neden bir anda eleştiri oklarını fırlatmaya başlamışlardı.

Gerçeği görelim: Bizlerin öfkesinin yöneldiği kişi asla Ekrem Bey değildi. Bizler, Başkan İmamoğlu çevresinde sırıtan o cellat tiplere kızıyorduk. Öfkemiz, vicdansız medya cellatlarına yönelikti.

Biliyorduk: Onların yüzüne tükürseniz yarabbi şükür diyorlardı. Öfkemiz ve eleştirilerimiz ruhunu siyasi şeytana satmış tiplerin yüzünü kızartamazdı. Biz de gücümüz yettiği için Başkan İmamoğlu’na vurduk.

Olanlar oldu, geçti.

Çok eminim ki o da mesajı aldı.

Çok eminim ki o da “Eldeki kuş, daldaki kuştan yeğdir.” diye düşünmektedir.

Ve eminim ki kendisini bu yüzden eleştirenleri de davet edip dinleyecektir.

Bu öfkenin kendisine değil operasyon elemanı o sözde gazetecilere yönelik olduğunu daha iyi anlayacaktır.

TÜRKİYE’NİN İHTİYACI VAR
Ekrem İmamoğlu ortaya çıktıktan sonra AKP iktidarının, örgütlerinin ve bu devletin bürokratlarının hedefi ilan edildi. Önünü kesmek için ona komplolar kuruldu. Erdoğan’ın o zamanki Ordu Valisi üzerinden operasyon başlatıldı. Erdoğan, onun için “Seçilse bile yargı gereğini yapar!” diyerek emir verdi. Ve yargı da gereğini yapıp ona ceza kesti. Yetmedi; belediyeye terörist aldı diyerek başka bir komplo ile üstüne yürüyorlar. Amaç, onu indirip yerine bir AKP’liyi getirmek. Böylece İstanbul’daki muazzam kaynaklara el koyup seçimde kullanmak…

Dinci faşizmin iyice saldırganlaştığı şu dönemde, bizlere düşen görev Başkan İmamoğlu’nu yalnız bırakmak değil ona destek olmaktır.

Çünkü; Türkiye’nin her kesiminde destekçisi olan, dik duran onun gibi bir politikacıya ihtiyacı var.

Birlikte yürürsek inanıyorum ki “her şey çok daha güzel olacak”.