20’li yaşlardalar. Hepsi çok değerli. Masum, bağışlayıcı, özgür, adil, cömert, gönüllüler.

Gençler temel varlığımız, yarının çalışanları, çağdaş yöneticileri, ebeveynleri.

Gençlerimizden başkası ülkemizi özenilecek başarılara taşıyamaz.

Onlardan başkası haklı ve tehlikeli davaların peşinde koşamaz.

Ancak onlar adalet idealiyle kafa tutabilir, arkada bırakacağımız anlaşmazlıkları, uyuşmazlıkları, nifakları yiğitçe, umudu yitirmeden çözebilir.

İktidar; bulanık, karanlık, namustan uzak işler içinde çıkar peşinde koşarken bile gençlerimiz güzel enerjilerini sürdürdü.

Bizler 20’li yaşları çoktan bıraktık ama biliriz gençliğin hakkıdır bağımsızlık, arkadaşlık, güzel sağlam eğitim. Dünyayı keşfetmek, yolculuk yapmak, farklı kültürlerle karşılaşmak hakkıdır. Hayal kurmak, idealler beslemek, konserlere gitmek, gösterilerde hayat görüşü sunmak hakkıdır. Sağlık hizmeti almak, formasyona katılmak, üniversite yurdundan yararlanmak, burs almak, staj ve iş olanağına ulaşmak gençliğin hakkıdır.

Salgında ne oldu?

Virüsün yayılmasından sorumlu tutuldular; onlara sokağa çıkma yasağı kondu.

Üzerlerine atılan sorumlulukla ezildiler.

Sokaklar, toplu taşıma onlara yasaklandı.

Sosyal hayatları, yüz yüze eğitimleri bitiverdi.

Durduk yerde yeni rektörler, yeni dekanlar, yeni sekreterler göreve getirildi.

Haklarını aramak istediler tutuklanıp çıplak sorgulandılar.

Salgında şeffaflıktan uzak yönetim olumsuzlukları en çok gençlere hissettirdi.

Yakınlarına virüs bulaştırma korkusuyla topluluklardan kaçtılar, odaya kapandılar, hapiste, kıstırılmış hissettiler.

İleri derecede kaygı bozukluğu yaşadılar.

Hayalleri yıkıldı, gençliğin yaşanamayacağı hayatın sona erdiği düşüncesine kapıldılar.

Bilgisayardan telefondan ders izlerken not almakta zorlandılar, odaklanamadılar, öğretmenle göz kontağı kuramadılar, sonu gelmeyen teknik aksaklıklara boyun eğdiler.

Spor merkezleri kapandı, şiddetli bacak, sırt ağrılarına katlandılar, kilo sorunuyla uğraştılar.

Suçluluğu, yalnızlığı, terk edilmişliği yaşadılar.

Staj yapma, geniş deneyim edinme, güven kazanma, iş iletişim ağı kurma şansını yitirdiler.

Eğitimlerine, geleceklerine ait orta ölçekli planları bozuldu.

Önemli sayıda gencin bilgisayarı, temiz bir odası, maddi gereksinimleri karşılayacak geliri, psikolojik, ekonomik desteği yoktu.

Yakınlarla küçük gürültülü bir evin içinde varsa telefondan ders izlediler. Düşünceleri paylaşacak arkadaştan hocadan yoksun kütüphaneden uzak yaşadılar.

Kimileri iş bulabildi; çoğu işinden oldu.

Zorlukları ailenin devletin yardımı olmaksızın aşmaya çabaladılar.

Birey olma yolundayken iktidarın salt eşitsizliğe sürüklediği toplumda her yönden göz ardı edildiler.

Sahip oldukları potansiyelleri gerçekleştiremediklerinden sağlıkları uzun ölçekte etkilendi. Yaşam koşulları çok zor olanlar depresyona girdi.

Mutant virüs stresi, ölüm korkusu, maddi kaygılarla dolu güvenliksiz uzun aylar geçirdiler.

"Yeni normal" denen bu yaşam biçimi öncesi gençlik sağlıktı, aldırmazlıktı, olanaklardı, şanstı, arkadaşlıktı, aşktı. Aileye, ebeveyne, ülkeye güvendi.

Sonrasında ne oldu?

Çok azı insanlık tarihinde göçler, savaşlar nedeniyle görülen salgınları düşünerek yeni duruma uyarlanmaya, hakkından gelmeye çabaladı, olumsuzlukları yenebildi.

Sırtı yere gelmez klasik tıbbın her türlü ilerlemeye karşın doğa karşısında yetersiz kaldığına tanık oldular. Bağışıklık sisteminin gücünü, alışkanlıklardan vazgeçilebileceğini öğrendiler.

İşlerini evden yapabileceklerini, toplumsal yaşamı ekrandan kurabileceklerini anladılar.

Giderek araştırmadan uzaklaşan giriş çıkış saatleriyle fabrika benzeri eğitim yerine dönüşen üniversiteden memnun olmayanlar uzaktan eğitimin avantajlarını gördüler.

Ekran yoluyla panellere, bilgi-işlem sertifika programlarına, sempozyumlara yönelerek değişimin özgürlükçü yanını kendilerini geliştirmeye kullandılar.

Yeniye geçiş dönemlerinin her daim sancılı olduğunu bildiler. Yakınlarına ağlar, tanıdıklarını yitirir, kendi test sonuçlarını endişeyle beklerken, sınavlara girdiler.

Bilgisayar teknolojisinde başka diller öğrenmede geleceğin iş hayatını araştırmada bilgilendiler. STÖ’lerle iletişimi uzaktan sağladılar. Okuyamadıkları kitapları okudular, seyredemedikleri filmleri seyrettiler, hayal kurdular, moral yükselttiler.

Gençlerimiz Covid 19 sürecinde büyük özveride bulundular.

Şimdi ne yapmalı?

Tüm sektör yöneticileri gençleri kalıcı görünen belirsizlikten çıkarmayı vatan borcu bilmeli, gerekeni yapmalı.

İktidar özveri göstererek gençlerin eğitimlerine, sağlık hizmetlerine, formasyonlarına, yurt, burs, staj, iş gereksinimlerine acil yanıt vermeli.

Tüm siyasiler Covid 19 salgınından gerekli dersleri çoktan çıkarmıştır, bir neslin yok olmasının önüne nasıl geçileceğini bulmuştur diyebilir miyiz acaba?