Bir çocuk bir dünyadır. Onun gülümsemesi, mutluluğu, umudu, hayalleri her şeye değer. Bir çocuk geleceğe açılan bir kapıdır, umuttur, meşalenin yanan ve etrafı aydınlatan alevidir. Bir çocuğun en sevdiği yiyecek çikolatadır. Aslında çikolatanın içindeki umut ışığına aşık olur çocuk. Çünkü fıtratında umut etmek vardır. Gökyüzüne yükselen bir balon ipindedir mutluluk, bütün sevinç, hayal ile rüyanın arasındaki fark. Çocuğun gözlerindeki ışıkla birlikte balondaki hayal topluluğu da beraber gökyüzünün en güzel yerlerinde dans eder. Belki de bir uçurtmanın dansıdır bu. Rüzgarın savurduğu yere giden uçurtmayı da yönlendiren bir çocuk vardır. Uçurtma da tam anlamıyla özgür değildir aslında.

Özgürlük hep istediğimiz bir şeydir değil mi? Evet belki de hep kovaladığımız bir şeydir ama aslında özgür olduğumuzu düşündüğümüz zamanlarda bile tam anlamıyla özgür değilizdir. Kalbimizin esiriyiz. En çok yorulmamızın nedeni de budur tam anlamıyla. İki çift göze dalarken ya da başka yerlere dalıp giderken kalbimizin esiri olmuyor muyuz? Elbette ki oluyoruz. Çoğu zaman kalbimiz ve mantığımız arasında kalıyoruz. Mantığımızı seçmeyi çok istesek de bazen kalbimizin esiri oluyoruz. Kafamız bulanıyor. Duygularıyla hareket eden insanlarda mantık aranmaz. Onlar kalplerinin sesini dinler. Yorgunlukları bundandır. Mantığı ile hareket eden insanlar net olmayı severler. Mantığını seçenler de kalbinin sesini seçenler de kendi kişisel özelliklerine göre çok başka renkler ve tatlar taşırlar. ‘’Sadece mantığını kullanan insanlar nettir, kalbiyle hareket edenler net değildir’’, diye bir algı yaratılmasın. Kalbiyle hareket edenler de nettir ama duyguları bir tık daha öndedir.

Net olmak; hayatında griye yer vermemektir. Siyah ya da beyaz olmaktır. Zaten gri diye bir renk yoktur. Gri; siyah ve beyazın karışımıdır. Bir şey ya vardır ya da yoktur. Net insanlar hayatlarında asla ikilemlere yer vermezler. Beraberinde güç elde ederler.

Güç; başarı demektir. Güçlü insanlar etraflarında insan olmadan da başarılıdır. Başarılı olmak için kimseye ihtiyaç duymazlar. Sadece hedeflerine, azimli olmaya ve başarı duygusuna sahip olmaları gerekmektedir. Kendi sınırlarını ve potansiyellerini iyi bilirler. Yapabileceklerini iyi bilirler. Güçlü insanlar başarıya aşıktırlar. Başarısızlığa tahammülleri yoktur. Onların deyiminde başarısızlık yoktur; tecrübe vardır, deneyim vardır. Küçük başarısızlıkları başarıya açılan bir pencere olarak görürler. Özgüvenleri yüksektir. Küçük başarısızlıklar geceye benzer. Nasıl ki gece olmadan güneş doğmuyorsa başarısızlık olmadan da başarı olmaz. Önemli olan başarıya giden yoldaki engelleri bir bir aşıp yolu temizlemektir. Başarıya giden yolda en büyük engel kişinin kendisidir. Kendi cesaretimizi kazanıp korkularımızı yendiğimiz zaman her şey yoluna girecektir.

İnsan neden korkar? İnsan, bilmediğinden korkar. Acaba başarabilecek miyim diye korkar. Ama kendine inanan insan evrene olumlu mesajlar gönderir. Ve eninde sonunda başarır. Kendine güvenmiş bir insanın önünde kimse duramaz. Başlamak başarmanın ilk adımıdır. Eğer o yolda bir adım atılırsa bütün yollar hedef kapısına açılır. Yeter ki istenilen hedefe inanılsın, yeter ki ‘’başaracağım, başarmak zorundayım, başka alternatif yok’’ denilsin.

Seçimlerimiz hayatımızın gidişatını etkiler. İster istemez hayatımızla ilgili önemli kararları biz alırız. Hadi basit bir örnek verelim. Odamızın duvarlarını hangi renge boyayacağımızı biz seçeriz? Neye göre seçeriz? Mavi kararlılığın, kırmızı aşkın, sarı geçiciliğin, yeşil huzurun, mor zenginliğin rengidir. Kırmızı bir ortamda iştahınız açılır, yemek yemek istersiniz. Bu yüzden çoğu çikolatalı gofret ambalajı kırmızıdır. Sarı geçiciliğin rengi olduğu için taksiler sarıdır. Yeşil doğanın rengi olduğu için huzur rengidir. Mavi kararlılığın rengi olduğu için iş görüşmelerine mavi renk kıyafetle gidilir genelde. Siyah; asaletin, netliğin rengidir. Beyaz, saflığın ve masumiyetin rengidir. Genelde oda duvarı boyarken eve ışık girmesi için beyaz renk seçilir. Seçimlerimiz zincirleme bir döngüde hayatımızı etkiler. Belki odanın duvarının rengi ders çalışma motivasyonumuzu, motivasyonumuz notlarımızı, notlarımız okulumuzu, okulumuz mesleğimizi, mesleğimiz de geleceğimizi etkileyecektir. Gördüğünüz gibi ufak ve önemsiz gibi görünen basit bir seçim bizim geleceğimize kadar gitti. Gelecek herkes için önemli bir yolculuktur. Herkes iyi bir geleceğe sahip olmak ister ama bunun için çok az insan çabalar. Herkes kaliteyi sever ama bunun için çok az insan çalışır. Ve kalite hiçbir zaman tesadüf değildir. Çünkü uzun bir yoldan- emek deryasından geçmiştir.