Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki yenilginin ardından 6’lı Masa'nın dağılmasıyla birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik parti içindeki ve tabanındaki tükaka sesleri her geçen gün daha da yükselerek devam ediyor.

Yalnızca MYK’nın istifası yeterli değil değişim şart sesleri gün geçtikçe daha da gürleşiyor.

Garip olansa 28 Mayıs’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yaşanan hezimetin faturasının sadece Kılıçdaroğlu’na çıkarılması.

Halbuki gidişat başından belliydi. Örneğin 6’lı Masa'nın sürekli ardı arkası kesilmeyen o meşhur toplantılarının artık alay konusu olması, yine 6’lı Masa'nın adayı geç açıklamasından dolayı geniş seçmen kitleleri üzerindeki heyecan ve güvenin kaybolması gibi gibi örnekleri sıralayabiliriz.

Sonra, masanın lideri konumundaki CHP’nin seçime gidiyoruz gerekçesiyle ilçe ve il kongrelerini ertelenmesi...

Ertelenen kongreler sonrası ilçe yönetimleri ve il yönetimlerinin nasıl olsa bir dönem daha uzadı, koltuk garanti edasıyla cafa satarak ortalıkta dolaşmaları…

Dolayısıyla parti yönetim kadrolarında bütün bunlar yaşanırken CHP’ne gönül vermiş parti emekçisinin pek de yapabileceği bir şey yoktu. Elinden gelen de bu kadardı. Partinin, bu gidişle elindeki bu bir avuç gönüllüyü de kaybedeceği apaçık ortada.

CHP yönetici kadrolarının seçimlere giderken mahalle temsilcilerinden başlayıp ilçe ve il yapılanmalarındaki hantallığa karşı önlem almaması, CHP’nin sandık güvenliğinde yetersiz kalmasına ve yüzde 33 oranında sandığın boş bırakılmasına neden oldu.

13 bin sandıkta gözlemci olmayışı CHP ve Millet İttifakı'nın 4 milyon oy kaybetmesine neden oldu. Cumhur İttifakı'nın adayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki oy farkı ise 2,29 milyon oldu. Aradaki farka yorumu ben yapmak istemiyorum, siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.

Seçim yenilgisinin muhasebesi yapılacaksa bu sadece CHP MYK’sı ve genel başkan üzerinden değil topyekun mahalle temsilciliklerinden başlayıp ilçe yönetimleri, il yönetimleri, parti meclis üyeleri, bölge milletvekilleri, ne idüğü belli olmayan danışmanlar ve yerel yönetimlerden belediye meclis üyeleri ve başkanları üzerinden yapılmalı.

Yeni MYK’ya bakınca da genel başkanın seçim sonuçlarından pek ders çıkarmışa benzemiyor olması da ayrı bir tartışma konusu.  Namık Tan örneğinde olduğu gibi… Yine gerçek CHP’lilere milletvekilliği listelerinde yer verilmemesi gibi...

14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri ile 28 Mayıs ikinci turda yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çıkarılacak temel sonuçların başında altı ok programından çıkılmaması geliyor.

Şimdi, bazı aklı evveller de çıkmış MYK gitti. Genel başkan da giderse her şey düzelecek edasında ekran ekran ve bazı gazetelerin köşelerinde de ahkam kesiyorlar.

CHP kendi altı ok programına dönmediği müddetçe bu seçimde olduğu gibi daha çoook 5 yıllar Erdoğan ve Erdoğan anlayışına ülkeyi teslim ederler.

Boşuna ağlayıp sızlanmayın. Önce CHP’yi partileştirin.