Vatanını çok sevsin. Vatanı uğruna askerine “Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar alabilir.”diyerek askeri ile beraber en ön saflarda savaşarak ölümü göze alsın.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Bağımsızlık karakteri olsun. Tüm arkadaşları manda ve himayeyi kabul ederken hepsinin karşısında dimdik dursun ve “Temel ilke Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz. Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti, beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Hâlbuki Türk'ün haysiyet ve izzetinefis ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Bundan ötürü, ya bağımsızlık ya ölüm!” diyerek Kurtuluş Savaşı’nın parolasını ve bir ülkenin kaderini belirlesin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

İleri görüşlü olsun. Daha Erzurum Kongresi olmadan bir gece sabaha karşı Mazhar Müfit Kansu’ya Cumhuriyetin ilanını ve sonrasını yazdırsın. Atacağı adımları planlasın. Engelleri kaldırarak başarıya ulaşsın.''Ben bir işte nasıl başarılı olacağımı düşünmem. O işe neler engel olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş zaten kendi kendine yürür.'' desin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Dini kendisine siyaset malzemesi yapmamış, yapmaya kalkanlara da izin vermemiş.

“İntisap etmekle bahtiyar olduğumuz İslam dinini, asırlardan beri alışılmış olduğu üzere bir siyaset vasıtası mevkiinden kurtarmak ve yükseltmek elzem olduğu hakikatini müşahede ediyoruz. Mukaddes ve lahuti olan inançlarımızı ve vicdanlarımızı çapraşık ve değişken olan ve her türlü menfaat ve ihtirasların tecellisine sahne olan siyasetten ve siyasetle ilgili bütün hususlardan bir an evvel ve kesin olarak kurtarmak, milletin, dünya ve ahiret saadetinin emrettiği bir zarurettir”. desin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Kadın hakları için mücadele etsin. Kadını baş üstüne taşısın. Birçok Avrupa ülkesinden önce kadına seçme ve seçilme hakkı tanısın. Eşitlikçi olsun. “Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!” diyen.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Doğayı çok sevsin. Bir ağaç için Yalova’da köşkü yürütsün. Atatürk Orman Çiftliği’nin o kurak arazisini kimsenin hayal edemeyeceği kadar yemyeşil bir alana çevirsin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Hayvanları çok sevsin. Hayvanların öldürülmesine karşı çıksın, sahipsiz hayvanların Hayvan Severler Derneği aracılığı ile sahip edinilmesini sağlasın. Köpeği ile beraber yatak odasında uyusun, yurt içi gezilerinde ona eşlik etsin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Yenilikçi olsun. Devrimleriyle bu ülkeyi karanlıktan aydınlığa çıkarsın.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Eğitim seferberliği başlatsın. Köylüsünden kentlisine, erkeğinden kadınına herkese eğitim için çabalasın. Dünyaca ünlü kitapları Türkçeye çevirtsin. 3937 kitap okusun. Cahillikten beslenmek yerine bilimi kendine referans alsın. Hatta “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” desin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Spora ve sporcuya destek versin. “Sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değerini anlamış olmak, ona kalpten sevgiyle bağlı olmak ve onu vatani görev saymak gerekir.” desin.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Sanata ve sanatçıya değer versin. Ve desin ki, “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Bu kadar büyük işler yapsın ama övülmeyi sevmesin.

Cumhuriyetin on ikinci yıl dönümü için hazırlanan dövizlerde; ''Atatürk bizim en büyüğümüzdür.'', '' Atatürk bu milletin en yücesidir.'' ''Türk Milleti asırlardır bağrından bir Mustafa Kemal çıkardı.'' 'Atatürk listeyi dikkatle gözden geçirir. Bunlar ve bunlara benzeyenleri çizerek, hepsinin yerine kendini en iyi ifade eden şu satırları yazar:

''Atatürk bizden biridir.''

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Ömrünün önemli bir kısmını savaş meydanlarında geçirsin ama barıştan yana olsun. Ve desin ki, “Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Hakiki düşüncem şudur: Ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.”

BİR LİDER DÜŞÜNÜN,

Çocukları çok sevsin. Onlarla konuşurken onların seviyelerine inebilmek için eğilsin. Onun dilinde çocuk sevgi demek olsun. Sevdiklerine hangi yaşta olursa olsunlar "çocuk" diye seslensin.

Bir çocuğu elinden tutup,

Resim sergisi gezmeye götürsün. Protokol sırasının en önüne oturtsun. Salıncakta sallasın ve bazen kendi de içindeki çocuğu hatırlayıp kendisi de sallansın. Bir taşıttan kendi elleriyle çocuk indirsin, bir yabancı konukla birlikteyken yanına çocuk alsın. Bir yetişkini dinlerken gösterdiği ciddiyetle onu dinlesin. Onlarla birlikte denize girsin objektiflere poz versin. Onlarla gezintilere çıksın. Hiç çocuğu olmadığı halde sekiz çocuğu evlat edinsin. (Makbule, Afet İnan, Sabiha, Ülkü, Rukiye, Nebile, Abdurrahim, Afife, Zehra ve Mustafa). Onların gelecekleri için en hassas şekilde davransın.

Çocuklara olan sevgisinin en büyük tecellisi olarak ta, 23 Nisan 1920 de TBMM’yi açmış olduğu bu önemli günü Cumhuriyetimizin geleceği ve teminatı olan çocuklarımıza Milli Hâkimiyet ve Çocuk Bayramı adıyla armağan etsin ve bu dünyada tek olsun.

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Yüzlerce yıldır padişahın kulu olan bir milleti birey yapsın. Kula kul olmayı değil, Allaha kul olmayı öğretsin.

Tam 100 yıl önce meclisin açılmasıyla beraber “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

BİR LİDER DÜŞÜNÜN;

Arkasında, geleceğe umutla bakan, fikirlerini özgürce söyle bilen sevgi dolu çocuklar ve gençler bıraksın. Bağımsız bir toplumun temellerini atsın. İlkeleri yıllar önce olduğu gibi bugünde hala geleceğe ışık tutsun. Yolu hep sevgi ve hoşgörü olsun. En büyük mücadelesi cehalet olsun.

Tam 100 yıl önce 23 Nisan 1920 de bu ülkenin temelleri TBMM açılmasıyla atıldı. Egemenlik Kayısız şartsız millete verildi. O gün senin yolunu yolumuz bildik ve daima sevginin, barışın, aklın ve bilimin yolunda ilkelerine ve devrimlerine sahip çıkarak yürüyeceğiz. Ve unutmayacağız ki, “muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.”

Sokaklarda olamasak ta büyük bir coşku ile evlerimizden kutlayacağız.