Yazımın başlığı birilerini çok rahatsız edecektir ama tarihsel süreç böyle: Türk tarihini incelediğinizde görüyorsunuz ki Allah kavramı ortada yokken Türkler “Bir Tanrı” demekteydi. Bir Tanrı gerçeğini, Çin kaynakları da dahil İslam öncesindeki kaynaklarda gördüğümüz gibi bin yüz sene kadar önce Batı Oğuzları arasındaki gezisini yazan İbni Fadlan’dan da öğreniyoruz. Daha Müslüman olmamış Türkler, “Bir Tanrı” diyorlar ve göğe dua ediyorlardı. Tıpkı bugün dua eden Allahçı Müslümanlarımızın ellerini göğe açmaları gibi…

Bu Tanrı’nın da ilahla hiçbir ilgisi bulunmuyordu.

Gelin görün ki Diyanet İşleri Başkanlığı, “Allah ismi yerine 'Tanrı' kelimesini kullanmak caiz midir?” sorusuna cevap verirken gerçeği yine ters yüz etmiş: Yapılan açıklamada deniliyor ki: “Tanrı kelimesi Arapça “İlah” kelimesinin karşılığıdır. İlah daha çok, Allah’tan başka ibadete layık görülen varlıklar için kullanılır. Allah kelimesi onun bizzat kendisini ifade eden özel ismidir. Hiçbir dilde bu kelimenin ifade ettiği özel manayı kapsayacak bir kelime bulunmamaktadır. Bu sebeple Müslümanların, ibadet ettikleri tek yaratıcılarını ‘Allah’ diye anmaları daha doğru olur.

TANRI, ALLAH’TAN ÇOK ESKİDİR
Bu açıklamada, Tanrı sözcüğünün tek yaratıcıyı anlatamadığı, İslam dışı olan ilahla bağlantılı olduğu gibi yaman bir çarpıtma var. Kendi ulusal kimliklerine düşman olan bu öğeler bilmelidirler ki: Türklerin Tanrı’sı, bugün Arapçı mollaların Allah kelimesine yükledikleri anlamdan daha kuvvetli bir “tek yaratıcı” kavramı içeriyordu. Hem de Allah daha bilinmezken, Allah’tan binlerce yıl öncelerde…

Tanrı kavramının kuzeyden Mezopotomya bölgesine yapılan göçlerle güneye taşındığını da belgeler ortaya koyuyor. Sümerler’de Tanrı sözcüğü şimdiki Allah anlamında kullanılıyor. Bu dilde başka onlarca Türkçe sözcük de yer alıyor.

Sümerler’den bakınca Tanrı sözcüğünün 6 bin yıl öncesinde kullanıldığını saptıyoruz. Hiç kuşkumuz yoktur ki 6 bin sene önce tabletlere yazılan bu sözcüğün en az 6 bin yıl da önceki geçmişi olmalıdır. Yoksa bu kavram devlet dilinin içinde yer alamazdı.

Türkler, taptıkları tek yaratıcıya Gök Tanrı da diyorlardı. Bundan tam 2197 sene önce Büyük Hun İmparatorluğu’nun hakanı Mo-tu (Mete), Çin İmparatoru’na gönderdiği mektupta, kendisinin Tanrı tarafından bu makama getirildiğini yazıyordu. (Başka örnekler için de bak: Ahmet Taşağıl, Kök Tengri’nin Çocukları, s.95)

Bir başka Hun Yabgusu olan Chün-ch (Çüçi?), Araplar Allah demeden 750 sene kadar önce, kendisinin Tanrı’nın korumasıyla Çin tuzağından kurtulduğunu belirtir.

Hunlar’dan sonra Doğu ve Orta Asya’ya egemen olan Gök Türkler de aynı Tanrı kavramını “tek Tanrı” niteliğinde bol bol kullanır. Orhun Yazıtları, bunun kanıtıdır. İslam inancına geçişten sonra bile Türkler çok büyük ölçüde Allah yerine Tanrı sözcüğünü kullanmışlardır. Şiirlerde, destanlarda Tanrı denilmiştir. Dede Korkut öykülerinde ne güzel anlatılmıştır: “Yücelerden yücesin/Kimse bilmez nicesin/Görklü Tanrı

Türkler bu Tanrı’ya kurban kesmiş, dua etmiştir ama onun putunu yapmak gibi bir ilkelliğe asla düşmemişlerdir.

Yani, Tanrı’nın ilah ile hiçbir ilgisi olmamıştır. Çünkü, büyük dünya milletleri içinde puta tapmayan tek ulus Türkler olmuştur.

ALLAH NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?
Bizim dindarlar kızmasınlar lütfen… Türklerin de Arapların da başlangıçlarında Allah diye bir kavram yoktu. Kimse Allah’ı bilmezdi.

Allah sözcüğünü, Mekke şehrinde 610 yılından sonra İslam dini ile birlikte Hz. Muhammet gündeme getirdi. Yani Allah’ın varlığı 1400 sene öncesinden daha öteye gitmiyor.

Allah’tan önce Mekke’de ilah denilen putlar vardı ve onlara tapılırdı. Örneğin Mekke’nin ilahı Hübel’di ve şu anki Kâbe’nin içinde bulunuyordu. Lat, Menat, Uzza gibi başka ilahlar da başka Arap kabileleri tarafından Allah sayılıyordu. Bunların sayılarının 360’ı bulduğu söylenmektedir.

Diyanetçi mollalar, Allah ile ilahın ilişkisi yoktur anlamında konuşup yazsalar da gerçek bunun tersidir. Sadece şunu hatırlayın yeter: Edebiyatta Allah’ı anan ve öven şiirlere “İlahî” denilir. İlahi de “ilah ilgili olan, ilaha ait olan” demektir. Yani Allah’a ait olan şiirlere ilahi denilmekle Allah-İlah bağlantısı kabul edilmiş olunur.

Ayrıca Allah sözcüğünün etimolojisi, bu kelimenin “İlah”tan türediğini de ortaya koyuyor. Bu sözcüğün kökenini araştıran âlimlerin çoğu, Allah kelimesinin Arapça “Al-İlah” sözünden kısaltılarak kullanıldığını benimsemişlerdir. Bu gerçek Diyanet İşleri’nin yayımladığı İslam Ansiklopedisi’nde kabul edilmiştir. Allah maddesini yazan Bekir Kütükoğlu ayrıca Allah'ın Arapların Putlarından olan “El-Lat”tan da türetilmiş olabileceğini yazmıştır. Allah ile ilah arasındaki bu açık bağlantıyı bizim dinciler saklamaya çalışıyorlar.

Ey inanç sahipleri! Eğer ulu bir yaratıcıya inanmak istiyorsanız, ona en uygun adın Tanrı olduğunu bilerek hareket edin…

TÜRK’Ü ARAPLAŞTIRMA PROJESİ
Tek yaratıcıyı binlerce yıldır en tam biçimde anlatan Tanrı sözcüğü Türk milletine özgü olduğundan din üzerinden Arapçılık yapanlar, Tanrı’ya karşıdırlar. Ne yazık ki bunlar şimdilerde iktidardadır. Ümmetçiler, ele geçirdikleri bu toplumu millet karşıtı olarak şekillendirmeye çok önem verirler. Bu nedenle Türk kimliğini çürütmeye ve yerine gerici Arapçı kültürü yerleştirmeye çabalarlar. Allah-Tanrı çelişmesinin kaynağı da burasıdır.

Ne acıdır ki bu ümmetçi iktidara kendilerini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan öğeler de destek oluyor. Örneğin MHP Lideri Devlet Bahçeli… Sayın Bahçeli Türk gençliğine seslendiği son konuşmasında Necip Fazıl Kısakürek gibi cumhuriyet ve milliyet düşmanı isimlerin adını bile andı ama İslam öncesindeki Türk ulularından kimseyi hatırlamadı. Ne Oğuz Kağan ne İlderiş Kağan ne Bilge Kağan ne de erkeklerle güreşen Türk kızı Banu Çiçek… Hadi ırmakta erkeklerle birlikte çimen ama hiç kimsenin namusundan kuşkulanmayı aklına bile getirmediği Oğuz kadınını anamaz diyelim… Koskoca Selçuklu İmparatorluğu’nu yöneten Türkan Hatun’u, erkeği evde yokken başka bir Tanrı misafirini evine alacak kadar özgüven ve namus sahibi Bacıyan-ı Rum’u niye anmaz?… (14. Yüzyıl Türk kadınının bu özgür haline inanmayan İbni Batuta Seyahatnamesine bakabilir.)

Hem de cariye ruhlu siyasallaşmış kadınların da desteği ile Türk kadını yobazlaşmış erkekler tarafından katledilirken…

Sayın Bahçeli İslam öncesi Türk tarihini niçin yok saydı, niçin?

Tek eşli, erkeği kadar özgüven sahibi Türk kadını yerine cariye olmaya istekli Arap kadını imal etmek için mi?

Benim Türk gençliğine güvenim tamdır. Tanrıcı Türkler, İlahçı Arapçıları er geç sırtından atacaktır.