Hükümetin savcıları durun, hakkımda soruşturma açmak için hemen harekete geçmeyin! Bakın “128 Milyar Dolar Nerede?” demedim. 128 bin tane 1 milyon dolar nerede dedim? Deyince uçurulan paranın büyüklüğünü daha bir anlayıp kahroldum.

Sadece bu mu? Bir de Merkez Bankası’nı tam 60 milyar dolar da borca soktular.

Anlayacağınız devletin kasasında 1 dolar bile yok aslında.

İhale Yasası’nı çiğnerler… İnsanların gösteri hakkını terör eylemi gösterip korkunç baskılar kurarlar. Kararname çıkartıp on binlerce insanı işten atarlar. İşlerine gelmeyen grevleri yasaklarlar. Yasakları, yolsuzlukları, yoksullukları sorgulayanları terörist gösterip susturmaya kalkışırlar. Laikliği paspas ederler, milli eğitimi tarikatlara açarlar.

Yetmez; müteahhitlerle gizli anlaşmalar yapar, dolarla iş yaptırır ülkeyi yabancı mahkemelerle muhatap duruma düşürürler; hazineyi boşaltırlar; 1 dolara muhtaç hale getirirler.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şu oldu, bu oldu ama daha önceleri böyle bir rezalet hiç olmadı.

9 SEÇİM KAZANINCA
Hani AKP’liler ile onların propaganda elemanları övünür ya:

-Erdoğan tam 9 seçim kazandı!

İşte sorunun ana kaynağı da tam burası ya:

-AKP kazandı, Türkiye battı.

Bırakın atıp tutmayı da kasanıza bakın, kasanıza…

Kasanızda 1 dolarınız yok. Şuradan buradan aldığınız borçlarla çeviriyorsunuz işleri.

Devlet borçlu, şirketler borçlu; vatandaş borçlu…

Yoksulluk artıyor, işsizlik artıyor, pahalılık artıyor.

Siz 9 seçim kazandığınız için oldu bunlar.

Dokuz seçim bu AKP’ye oy verenler kendilerini de perişan ettiler, bizleri de…

SARAYDAN FARKLI GÖRÜNÜYOR
AKP Lideri Erdoğan’ın Saray’ında hayat iyi ya herkesi de kendisi gibi iyi durumda sanıyor.

Hazinesinde kendisine ait 1 doları bulunmayan ülkenin baş yöneticisi düzinelerce lüks otomobili beğenmiyor, tam 50 milyon TL’ye yeni bir Mercedes getirtiyor.

Sadece o değil çevresindekilerin de hayatları tıkırında. Ona çalışan adamların en basiti birkaç yerden birkaç milletvekili maaşına denk düşen paralar alıyor. Devlet kuruluşları ve bankaları bunların arpalığı gibi… Ye babam ye…

Daha uyanıklara ise devletten ve belediyelerden ballı ihaleler verilerek kısa sürede zengin ediliyorlar.

Daha büyüklere ise devlet garantili büyük ihaleler veriliyor. Kimisi yol yapıyor kimisi köprü. Geçen olmasa bile ona her altı ayda bir yüzlerce milyon paralar ödeniyor. Deli Dumrul yöntemi: Geçenden beş akça geçmeyenden on akça alınıp “Beş Yiyenler”e aktarılıyor.

Hakikaten Türkiye’nin AKP tarafı çok iyi durumda.

AĞZINIZI AÇMAYIN HA!
Ama bunca yanlışı, vurgunu, suiistimali, kitabına uydurulmuş yolsuzlukları sorduğunuz zaman hemen AKP’nin savcıları ve polisleri harekete geçiyorlar.

Diyelim ki muhalefet partileri “128 Milyar Dolar Nerede?” diyen bir afiş astılar.

-Vay sen cumhurbaşkanına hakaret ettin. Yallah mahkemeye.

(Şu yargı düzenine bakar mısınız? Ülkenin cumhurbaşkanlığı makamındaki zat-ı muhterem 60 binden fazla insanla davalık olmuş… Böyle bir rezalet de daha önce hiç yaşanmamıştı.)

Politize edilen polis güvenliğimizi bırakmış bu afişlerin peşine düşmüş. İnşaat makineleriyle binaların cephesinden afiş avlamakla meşgul.

Ben de çok safım. Ne yapacaktı, 128 milyar doların mı peşine düşecekti?

SİZE İŞİN SIRRINI AÇIKLAYAYIM
Arkadaşlar burası Türkiye Cumhuriyeti…

Burası birilerinin gözünde “dar-ül harb” yani kâfirler ülkesi

O yüzden birileri derler ki: “Kâfir devlet/Malı ganimet!”

Kafirlerin malını yiyeceksin, çalacaksın, becerebilirsen zorla alacaksın.

Ve elinden gelirse bu kâfir devleti yıkıp yerine İslam devleti kuracaksın.

Nakşibendi tarikatının Halidi kolundan gelen siyasetçilerin zihniyeti tam budur.

Bunların kendileri gibi karıları ve çocukları da idealle yetiştirilirler ve böyle çalışırlar. Demokrasi ise bunların için sadece ulaşılacak yere gitmek için kullanılan otomobildir.

Bu kâfir devlet gerçeğini son romanım “KİRLENME”de (Toplumsal Yayınevi) çok ilginç olaylar kurgusu içinde anlattım. Özellikle kadınların okumasını öneriyorum.

128 bin tane 1 milyon dolara gelecek olursak? Devletin kasasından başka birilerinin kasasına aktarıldı. O birilerinin kim olduğunu az çok tahmin ediyoruz. Bunun hesabı ancak iktidar değiştikten sonra sorulacaktır…