Değerli okuyucularım,
Bazen bir coğrafyanın kaderi, kâğıt üzerinde atılan küçük bir imzayla değişir. Bugün Zengezur Koridoru’na dair “ABD’ye kiralama” iddiası, sadece bir ulaştırma projesinin değil, Türk dünyasının geleceğinin satır aralarına gizlenmiş bir kırılma noktasıdır. Eğer bu imza atılırsa, Kafkasya’da yeni bir “ikinci İsrail” senaryosunun sahneye konulması işten bile değil.
Bugün Filistin’de yaşanan insanlık dramı, Irak’ın işgalinin ardından ülkenin nasıl parçalandığı, Suriye’de PKK/YPG koridorunun nasıl adım adım inşa edildiği hafızalarımızda taptaze. Hepsinde ortak bir gerçek vardı: Batı’nın “stratejik ortaklık” söylemleri, kısa sürede bağımlılığa ve krizlere dönüştü.
İsrail örneğiyse en çarpıcı olanı… Batı desteğiyle kuruldu, hızla silahlandırıldı, bugün Arap dünyasının başlıca kriz kaynağı haline geldi. Gazze’de yaşanan katliamlar, bu modelin kanlı sonucudur. Şimdi benzer bir senaryonun, Kafkasya’da Ermenistan üzerinden sahneye konulmak istendiğini görmek zor değil.
Somut gelişmeler ortada: ABD son iki yılda Ermenistan’a askeri yardımlarını artırdı, ortak tatbikatlar düzenledi. 2023’te ABD askerleri Erivan’da sahadaydı. Aynı günlerde Washington, Azerbaycan’a askeri yardımları kestiğini duyurdu. Bu tablo, ABD’nin Zengezur meselesinde tarafsız olmadığını, Ermenistan’ın yanında konumlandığını açıkça gösteriyor.
Oysa Zengezur Koridoru, sadece Azerbaycan ile Türkiye arasındaki bir bağlantı hattı değil. Bu koridor, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan “Orta Koridor”un kalbi. Enerji hatlarının, ticaret yollarının, kültürel bağların ana damarı. Eğer bu damar Washington’un kontrolüne geçerse Türk dünyasının kendi kaderini tayin etme hakkı tehlikeye girer.
Yakın geçmişte Ukrayna-Rusya savaşında gördük: Batı kontrolündeki enerji hatları, siyasi baskı unsuru olarak kullanıldı, fiyatlar manipüle edildi. Yarın Zengezur’da da aynı şey yaşanırsa Orta Asya’dan gelen petrol, gaz ve ticaret yükünün kaderi Washington’un insafına kalır. Bu, bağımsızlık değil, jeopolitik rehinliktir.
Zengezur Koridoru’nun ABD’nin nüfuzu altına girmesi, Ermenistan’ı “ikinci İsrail” konumuna taşıyabilir. Böyle bir durumda Ermenistan yalnızca Azerbaycan’ın değil, Türkiye’nin, Kazakistan’ın, Özbekistan’ın ve bütün Türk coğrafyasının baş belası haline gelir.
Bu coğrafyanın anahtarını Washington’a teslim etmek, hırsızı eve buyur etmektir.