Değerli okuyucularım,
Biz bu ülkede hafıza tutmakta zorlanıyoruz. Balık hafızası dediğimiz şey, maalesef siyasi tarihimizde acı bir gerçeklik… Üstelik unutkanlığımız sadece sıradan vatandaşın değil, devletin tepesindeki kurumların da ortak hastalığı.
2011 yılı… 15 Temmuz darbe girişimine daha beş yıl var. Türkiye, “demokratikleşme” masallarıyla uyutuluyor, “ileri demokrasi” naraları atılıyor. Tam o günlerde Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve tüm kuvvet komutanları, Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesi dönemin Başbakanı Erdoğan’la saatler süren bir görüşme yapıyor. Ve ertesi gün, hepimizi şaşkına çeviren bir haber geliyor: Koşaner ve bütün kuvvet komutanları topluca istifa etmiş.
O gün kamuoyuna tek bir kelime açıklama yapılmadı. Sadece “özel nedenler” denildi, üstü kapatıldı.
5 yıl sonra gelen gerçeğin itirafı
Aradan beş yıl geçti. 15 Temmuz’un kanlı gecesinden sonra Meclis Darbe Araştırma Komisyonu’nda Işık Koşaner konuştu. Ve istifasının gerçek nedenini tüm açıklığıyla anlattı:
“Büyük bir general, subay, astsubay kitlesi yok yere hapisteydi. Mahkemeler görevini yapmıyordu. Savcı ve hâkimlerin tutumları aleni olarak hukuka aykırıydı. Rastgele toplu tutuklamalarla, silahlı kuvvetlere mesaj veriliyordu. Kadrolarımız boşaltılıyor, kendi kadrolarına yer açılıyordu. Askerimiz, emir verdiğimizde gözünü kırpmadan ölüme gidiyor. Biz onun hakkını ölümüne korumak zorundayız. YAŞ kararlarında bunları bana attıracaklardı. Bu mümkün değildi. Yaptığımda suça ortak olacaktım.”
Koşaner o günlerde FETÖ’nün öğrenci evlerinden, askeri okullara sokulmaya çalışılan gençlerden, örgütün dünya genelindeki okullarından ve güçlü mali kaynaklarından da bahsediyor. “Bu işin nihai amacını hepimiz biliyorduk” diyor.
YAŞ listelerinin görmezden gelinmesi
İstifaların ardından yalnızca iki gün sonra YAŞ toplandı. AKP iktidarında uzun süredir irticai faaliyetler nedeniyle ordudan tek bir asker bile uzaklaştırılmıyordu. Halbuki hükümete defalarca sunulan listeler vardı.
O listelerdeki isimler, tasfiye edilmek yerine terfi ettirildi. Beş yıl sonra, 15 Temmuz gecesi, o isimlerin büyük bölümü darbenin aktif failleri olarak karşımıza çıktı.
Bugün, bu listenin varlığı hâlâ tabu. 15 Temmuz’un üzerinden 9 yıl geçti, on binlerce kişi yargılandı, ağır cezalar aldı. Ancak darbenin “siyasi ayağı” dediğimiz o kritik kanattan tek bir kişi bile ceza almadı. Hatta bazıları hâlâ iktidar partisinin en kritik noktalarında görev yapıyor.
2025 Türkiye’sinde hâlâ aynı sorular havada
Bugün hâlâ şu soruların yanıtını alamıyoruz:
O listelerdeki isimler neden korunup terfi ettirildi?
Darbenin siyasi ayağı neden hâlâ yargı önüne çıkarılmıyor?
2011’de toplu istifalara yol açan hukuksuzluklar neden kamuoyundan gizlendi?
Sorular cevapsız, hafıza ise yine kısa…
Omurgalı duruş
O gün “Bu suça ortak olmam” diyerek makamını, apoletini, unvanını bir kenara koyan bir isim var: Işık Koşaner. Onun tavrı, sadece askerî bir onur meselesi değil; aynı zamanda bu ülkenin, unutturulmak istenen gerçeklerle yüzleşmesinin zorunluluğudur.
Bugün 2011’i hatırlamak, sadece geçmişe bakmak değil; gelecekte aynı tuzağa düşmemek için hafızayı diri tutmaktır. Çünkü bu ülkede unutturulan her olay, yarın tekrarlanmak üzere bir kenara kaldırılır.