Toplumsal

​Daha önce de bir inek hırsızı yumruklamıştı Kılıçdaroğlu'nu, hem de asker cenazesinde, Ankara'nın orta yerinde. Bu kez eli biraz yükselttiler; Kılıçdaroğlu bir organize suç örgütü liderine yumruklatıldı. Bahçeli'nin hazırlattığı afla cezaevinden çıkabilen Çakıcı, Bahçeli'ye selam çaka çaka tehdit etti Kılıçdaroğlu'nu. Defalarca 'dürzü' dedi, yetmedi çeşitli kazıklarla 'tanıştıracağını' söyledi. Nostaljik mafya, bu tehditleri el yazısıyla oluşturduğu mektubu ayfonuyla çekip Twitter'dan saldı. Yetmedi, bir tane daha mektup yazdı, tehdit ve hakaretin dozunu iyice kaçırarak.

Çakıcı'nın ne yazdığı - söylediği işin magazin kısmı. Herkesler burayla ilgileniyor ama gerçekten odaklanılması gereken yer burası değil. Neresi mi? Elbette CHP'nin ne dediği, ne yaptığı.

Biri çıktı ve "Haddini bil" dedi... Karşıki dağlar titremiştir kesin!

Biri gitti suç duyurusunda bulundu... Hapisten özel afla çıkmış birinin paçalarını tutuşturucu bir hareket!

Biri de 39 ilçe ve 14 belediye başkanını yanına alıp protokoler basın açıklaması yaptı... Eğer başkanların hilal şeklinde dizilmesinde özel bir mana yoksa bu da acayip etkili. Hele de bu şehirdeki il örgütü Türkiye'nin en kalabalık örgütü konumundayken!

Hatırlayanlarımız çıkacaktır, bundan çok değil birkaç yıl önce CHP İstanbul İl Örgütü'nün herhangi bir olaydan yalnızca 1-2 saat sonra olayla ilgili koordinata binlerce üyesiyle çıkarma yaptığını. Evet, "pandemi koşulları" diyeceksiniz, "temsilci bazında eylem bu şartlarda normal" diyeceksiniz. Belki haklısınız da. Peki ya pandemi olmasaydı, yani koronavirüs ve benzeri bir bela hiç hayatımıza girmemiş olsaydı Türkiye'nin en kitlesel örgütü olmasıyla övünülen İstanbul İl Örgütü'nün yapacakları bugün yaptığından çok daha etkili mi olacaktı? Elbette hayır. "haddini bil" diye öykündükleri, sonra da kafalarını kuma gömdükleri sürece her devir CHP yöneticilerini tehdit edecek, tokatlayacak birileri çıkıyor işte. Dün inek hırsızı yumruk atar, bugün mafya lideri kazığa oturtmakla tehdit eder. Peki ya yarın? "Yarına da Allah kerim" dediklerini duyar gibiyiz...

Hepimiz şu 'Sarı Öküz' hikayesini biliriz değil mi? CHP'nin yakın geçmişinde çok sayıda 'sarı öküz' var gerçi. Biz hatırlatmak için hikayesini paylaşalım, siz aklınıza gelen sarı öküzlerle boşlukları doldurun!


Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.​ ​​Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:

"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler:

"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."

Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.

Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.."