Ülkenin ekonomik çöküşünü gizlemek için AKP Lideri Tayyip Erdoğan, çeşitli operasyonlar düzenletiyor. İktidar olarak CHP’yi ana düşman gösteren bir politika yürütüyorlar. Salgın sürecinde halka yardım etmek isteyen CHP’li belediyeleri neredeyse terör örgütü gibi göstermeye kalkıştılar. Açık açık Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı tehdit ettiler.

Bu yetmeyince yeniden cami-ezan-namaz işini devreye aldılar. İzmir’de kendi yönetimindeki camilerin minarelerden türkü çaldırarak bunun suçunu bile CHP’ye yıkmaya kalkıştılar. Ve masum bir CHP’liyi tutuklattılar.

Ezanın tam bir politik bir araca döndürülmesi de bu iktidarlar döneminde oldu. 15 Temmuz’dan itibaren her sıkıştıkları dönemde camilerde sâlâlar okuttular. Son dönemde sâlâ da az gelmiş olacak ki insanın içini ürperten Arapça Türkçe karışımı dualar eklendi yayına. Yeri göğü inletecek biçimde hem de…

Bu bidata, bu gösteriye AKP’li Bülent Arınç bile karşı çıktı.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu da “Ne kadar dua, sala varsa yığmışlar, bir tek ‘sordum sarı çiçeğe’ ilahisi eksik. Bırakın din konusunda ilgisiz olanları, dindar olanları bile bezdirecek bir uygulama bu…” diyerek tepkisini ortaya koydu.

EZAN TEGANNİ İLE OKUNUR MU?
İslam yönetimine kılıç zoruyla el koyan Emevi padişahı Muaviye döneminde (661-680) başlatılan bu yol daha sonra sultanların, padişahların ana politikası halinde sürdü geldi. Cumhuriyet ile devre dışı bırakılan bu yol, AKP ile yeniden canlandırıldı ve iktidara taşındı. Ayrıntılarını “Muaviye’den Erdoğan’a DİN VE SİYASET” adlı çalışmamızda belgeleriyle ortaya koyduk.

İşte bu siyasal İslam dediğimiz politikaya araç yapılan uyduruk inanç biçimi, İslam’ın temel değerlerini hoyratça istismar etti. Örneğin, ezan bugün bir gazel gibi okunuyor. Uzatılarak, yayılarak, indirilerek-kaldırılarak ve müthiş bir gürültüye çevrilerek.

Peki bu konuda Sünni Hanefi Müslüman âlimler ne diyorlar?

“Ezanın teganni ile okunması mekruhtur!”

Teganni” genel anlamda ezgi diye karşılanabilir. Buna şarkı da denilmektedir.

Yani ezanı bir müzik parçası gibi okumak Sünni Müslümanlıkta kabul edilmeyen bir yöntemdir.

Peki, bugün 5 ayrı makamda tam gazele çevrilerek okunan ezanlar teganni değil de nedir?

İşte bu günahı işleyenler, dine hizmet ettiklerini iddia eden Diyanet İşleri’nin tepe yöneticileridir.

Ezanın, sade, doğal biçimde okunmasının güzelliğini bu siyasal dincilere anlatmak asla mümkün olamaz. Çünkü, bir çağrı olan ezanı bunlar bir baskı aracına çevirdiler ve kitleleri böyle ipnotize etmeye uğraşıyorlar. Öyle olmasa bir minareye en kuvvetlisinden 8 tane hoparlör takılır mı?

Hz. Muhammet, ezanın boru ile okunarak sesin şiddetlendirilmesine bile karşı çıkmışken günümüzün müftüleri ezanı bin boru sesinden daha şiddetli biçimde okutup ne yapmak istiyorlar sizce?

ORAYI CAMİYE ÇEVİRECEKLER
AKP’nin artık vatandaşa vereceği bir şey kalmadı. Kitleleri elinde tutabilmek için AKP’nin iki politikası bulunuyor:

Birincisi din, iman, cami, ezan, namaz üstünden yürüttükleri Müslümanlık değerlerini sömürme politikasıdır. Bunun daha da şiddetlendirileceğini anlıyoruz. AKP’yi terk eden Müslüman kesimleri kandırmak için bunların “Ayasofya’yı ibadete açıyoruz!” diyerek ortaya çıkacakları kesin gibi…

Şu an müze olan Ayasofya’nın camiye çevrilmesine CHP’nin karşı çıkacağını sanıyorlar veya bunu umuyorlar. Böylece CHP’nin din düşmanı olduğu yönündeki yalan politikalarına halkı bir kez daha inandırarak oy alacaklarını sanıyorlar.

Biz şimdiden bu komployu göstererek görevimizi yapmış oluyoruz,

AKP’nin ikinci sopası da “savaş politikası”dır. Suriye ile savaş giderek Rusya ile küçük çatışmaya çevrilebilir. Erdoğan, uluslararası kuşatılmışlığını yarmak için ABD tarafına “Sizdenim!” mesajı vermek için de bu yola gidebilir. Zaten bu amaçla da S-400’leri çöpe attı ya…

Yine PKK üstünden operasyonlar yapılarak bu işin içine CHP de katılmak istenecektir.

Yine Ege’de şimdiye kadar görmezden geldikleri Yunan ihlallerini de seçim yaklaşırken hatırlayıp küçük çaplı operasyonlarla Türkiye’yi kurtarıyoruz havası yaratmak isteyeceklerdir.

Bunları benim uydurmam sayanlara diyecek son sözüm şudur: Erdoğan’ın S-400’leri aktive ettirmeyeceğini, yani onları çöpe attığını geçen yaz Ağustos ayında yazmıştım. Doğru çıkmadı mı?

Değerli okurlarım: Milli birliğin parçalanmadığı bir Türkiye’de bayramlaşmak dileğiyle…