Biyolojik atalarımız yüz binlerce yıl çoğunlukla açık alanlarda yaşamak ve ihtiyaçları olan besin kaynaklarını açık alanlarda aramak zorunda kaldılar. Bu nedenle sürekli ve yüksek seviyede D vitamini ürettiler, yapıları ve metabolizmaları buna göre ayarlandı. Günümüzde ise insanlar yaşamalarını kapalı alanlarda sürdürüyorlar. D vitamini kendisi bir vitamin ve hormon olduğu gibi vücudun diğer birçok hormon işleyişini de düzenlemektedir. Düşük D vitamini seviyeleri birçok hastalık ile ilişkilidir. Kanser, kalp damar hastalıkları, otoimmün hastalıklar, infeksiyon hastalıkları ve psikolojik sorunlar bunlardan başlıcalarıdır. D vitamini, bir güneş vitaminidir. Sadece besinlerle gerekli olan miktarlarda D vitamini elde etmek mümkün değildir.

OBEZ VE YAŞLILARDA D VİTAMİNİ DÜŞÜK
İnsanda D vitamini üretimi coğrafi bölgelere, atmosfer koşullarına, ten rengine, açık ve kapalı alanlarda geçirilen sürelere ve giyim seçimine göre değişmektedir. Çağımızın en yaygın hastalıklarından biri olan obezitede D vitamini eksikliği oldukça sıktır, çünkü yağ hücreleri D vitaminini alarak, kullanılmasına izin vermez. İlerleyen yaşla birlikte ciltte daha az D vitamini sentez edilebilmektedir. Bu da beslenme yetersizliği ile birlikte yaşlılarda D vitamini eksikliğinin en önemli nedenidir. Yaşlılar güneş ışınlarına yeteri derecede maruz kalsalar bile yeterince D vitamini sentez edemezler. Akdeniz tipi beslenmenin sağlık açısından son derece yararlı olmasının diğer önemli bir nedeni bu bölgenin bol miktarda güneş ışığı almasıdır.

Yani güneş ışığı, gıdalar kadar önemli bir unsurdur. GDO’lu gıdalarda bulunan glifosat gibi sözde tarım ilaçları karaciğerde D vitamininin aktif hale dönüşümünü engelleyerek, yaygın D vitamini eksikliğine katkıda bulunurlar. Derideki D vitamini sentezi; maruz kalınan güneş ışığının yoğunluğuna, güneş ışığına maruz kalan deri alanına ve derideki pigmentasyona bağlıdır. D vitamini, kemik dışındaki etkilerini antienflamatuar ve immünmodülatör özellikleriyle gerçekleştirmektedir. İleri yaş, kapalı ortamlarda yaşamak, kapalı giysiler, hava kirliliği, obezite, koyu renkli cilde sahip olma, bazı ilaçlar, karaciğer ve böbrek hastalıkları; yüksek faktörlü güneş koruyucuları gibi unsurlar D vitamini eksikliği için risk faktörleridir.

D VİTAMİNİ COVID-19 ÖLÜM RİSKİNİ AZALTIR
D vitamini eksik olduğunda özellikle çocuklarda infeksiyonlara eğilim artar, bağışıklık cevabı bozulur. D vitamininin lökosit fonksiyonlarını düzenleyici ve güçlendirici etkisi vardır. D vitamininin Covid-19 hastalığında birçok mekanizma ile hastalığın sıklığını ve ölüm oranlarını azaltıcı şekilde etki gösterdiği saptanmıştır. D vitamini ACE-2 reseptörleri ile etkileşim halindedir, hücre içinde glutatyon yapımını arttırır ve sitokin fırtınasını durduracak yönde çalışır. 20 Avrupa ülkesinin Covid-19 sıklığı ve ölüm oranları ile ortalama D vitamini seviyeleri karşılaştırılmış ve en düşük D vitamini seviyeleri ile hastalık sıklığı ve ölüm arasında kuvvetli bir ilişki bulunmuştur.

Hastalığı hafif geçirenler, hastanede yatması gerekenler ve yoğun bakımda yatanlar olarak hastalar 3 gruba ayrıldığında yoğun bakımda yatmak zorunda olan hastalarda D vitamini seviyeleri en düşük oranda bulunmuştur. Mevsimsel grip ve Covid-19 riski fazla olan kişilerin birkaç hafta boyunca günde 10.000 U, daha sonra günde 5000 U D vitamini alarak, D vitamini düzeylerini 40-60 ng/ml çıkarmaları ile bu hastalıklara yakalanma ve bu hastalıklardan ölüm riskinin belirgin bir biçimde azaldığı gösterilmiştir.