Değerli okurlarım,

4. Uluslararası Çağdaş Sanat  Fuarı ArtContact İstanbul’daki güzel karşılaşmalarımdan biri ressam Derya Bardakçı.

İşlerini İnstagram’da izliyordum ancak yüz yüze geldiğimde, kendisini derinlemesine ifade eden bir sanatçı gördüm.

Derya Bardakçı işleriyle farklı mesajlar vermeye çalışan bir ressam. Aynı zamanda çeşitli ekosanat projelerinin yürütücüsü. Yenilikçi çözümlere dönük aydın liderlerden. Katma değerli ürünler, çalışmalar yaratıyor. Çevresine ve ülkesine, sanatı ve kişiliğiyle, katkıda bulunmayı misyon edinmiş. Yarattığı değerleri paylaşmasını bilen ve seven bir aktivist, bir etkinci sanatçı.

 Şimdiye dek İnstagram sayfasında yağlı ve sulu boya eserlerini görmüştüm. Oysa ArtContact’a üç kolaj çalışmasıyla katılmış. Etkilendim çünkü insanlığın toplumsal tarihine ilişkin çeşitli dilden belge ve belge niteliğinde materyalden yararlanmıştı. Merakımı ve heyecanımı artıran işin bu yönü oldu.

Küratör, ressam Aygül Okutan’dan standında yer verdiği bu sanatçıyla beni tanıştırmasını rica ettim.

Karşımda alçakgönüllü, kendisiyle barışık, karşısındakine tam odaklanan, empati kurma yetisi yüksek, bunun da ayırdında olan biri vardı.

Yolculuk sonrası yorgunluk ve uykusuzluğunu ileri sürmeden söyleşi yapma arzumu kabul etti.

Aklımı kurcalayan soruyla, kolajları nasıl bu denli biribirinden farklı birimlerle oluşturduğunu sordum.

Elindeki malzemelerin 2004’ten bu yana süren bir birikim olduğunu, kendiliğinden önüne çıktığını, hiç beklemediği bir anda, bir yerde bulduğunu hatta gönderildiğini söyledi. Masalsı söylemi kafamda  art arda soruların doğmasına yol açtı. Anlattıkça sanki o değil  de bendim keşifte bulunmuş olan.

Anlaşılan duyacağım, öğreneceğim çok şey vardı. Ta başından başlayarak sormalıydım.

Kolaj resim tekniğine varmadan önce yaptıklarının, yaşamındaki değişimlerin, önemli olduğu hissine kapıldım.

Sanata yöneliminiz nasıl oldu?

Çocukken ne olacağım sorusunu sorardım hep. Çocuk olarak sevdiğimi yapmak olabilir diyordum kendime. Neyi seviyordum peki? Yanıt her defasında resim yapmaktı.  Resme çok erken yaşlarda başladım. Ben resim yapacağım, resim öğretmeni olacağım diye kararlıydım. Altı yıllık İmam Hatip Okulu mezunuyum. Yeteneğimi gören hocalarım okul etkinlikleri için gereken ne varsa bana çizdirirdi. Müthiş bir katkı oldu bana. Doğum yerim Denizli Tavas. Denizli Pamukkale Eğitim Fakültesinin öğretmenleri çizgi tarzımı görünce kesinlikle Güzel Sanatlar Fakültesine yönlendirmeli dediler. 17 yaşında Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde sanat eğitimi almaya başladım.

Bugün karşımdaki sanatçı İmam Hatip tesettürünü aşmış biri. Nasıl oldu?

İnanç kavramı başörtüsü altında kalan dar bir alanı mı yoksa çok daha mı büyük? Bu soruyu sorduğum gün örtüyü çıkardım. Beni kıskaca sokacak derecede tepki de almadım. Antalya’da başım açık geziyordum, köye gidince kapalıydım.

Sanatınızla yaşayabiliyor musunuz?

2018 yılına dek Antalya’da çocuklara ve yetişkinlere resim dersi vererek, işlerimi satarak yaşadım, rahattım. Müstakil bir eve geçince zorlanmaya başladım çünkü insanlar bunu garip karşıladılar ve öğrencilerimi kaybettim. Ardından Orman Okulu ve kreşlerde sanat öğretmeni olarak ders vermeye başladım. Konyaaltı’na beş kilometre yakınlıktaki Ütopya Doğa Temelli Eğitim Merkezi Orman Okulu’ndayım. Doğada 1-5 yaş çocukları için sanat atölyeleri gerçekleştiriyorum.

Deprem sonrasında kurumun destekleyici etkinliği oldu mu?

Okulda on altı yataklı iki adet bungalow var. İki aile on gün boyunca orada kaldı. Ötekilere çadır kurduk. Sonrasında güvenli alanlara geçtiler. Onlar için ayarlanan evlere yerleştirdik. Bir başka  aile iki buçuk ay kaldı bungalowda. Okulun kurucusunun eşi psikolojik danışman olduğu için depremzedelere bu yönde destek de verildi. Çok yardımcı oldu.

Bugün ilk taşındığım yerde değil bir başka müstakil evde oturuyorum ve karşı komşum üç dört çocuklu bir depremzede aile. Hanımın eşi AVM’de bisiklet tamircisi olarak çalışıyor. Evin bahçesinin ekilmesine yardım ediyorum. Tohumlar buluy veriyorum. Bitkileri birlikte çapalıyor, yetiştiriyoruz. İş birliği içindeyiz.

Çevrimiçinde daha çok yağlı boya, suluboya işleriniz var.

Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünü 2006’da bitirdim. Çeşitli boyalarla, karışık tekniklerle, çok renkli, çok fügürlü işler gerçekleştirdim. Topluma farklı mesajlar vermeye çalışıyorum.

2009’da ilk kişisel sergim "Psikososyal Barınaklar"ı 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı gününde Antalya Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açtım. Giderek psikososyal temalarda yoğunlaşmaktayım. Bu seride kuşlar özgürleşen insanların cesaretlerini, sandallar dirayeti ve sabrı, kubbeler maneviyatı, boyaların aşağı doğru akışı hayatın akış sürecini, renkler insanların psikolojisini, aile hayatını simgeliyor.

2011 yılında Uluslararası İzmir Sanat Bienali’ne konuk sanatçı olarak seçildim. Bienal sonrası İstanbullu bir sanatsever tarafından İtalya Reggio Emilia sanat fuarına davet aldım ve katıldım. Ayrıca Köln’de düzenlenen bir organizasyonda da 2 yıl art arda bulundum.

Sizi araştırırken ödüllü bir ressam olduğunuzu gördüm.

Evet, teşekkür ederim. 2013 yılında Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği (ANSİAD) beni "Yılın Sanat Ödülü"ne layık gördü. 

Bugün ArtContact İstanbul 2024’e bir kolaj serisiyle katılıyorsunuz.

Kolaj çalışmalarım psiko-sosyal içerikli konulara değiniyor. Elimde bulunan hazır üniteleri bir araya getirerek kompozisyonlar oluşturuyorum. Bu üzerinde çalıştığım yeni bir seri. Adı "Zaman Yolcuları". "Zaman Yolcusu 1", 2, 3, 4, 5 diye sürecek.

Kolaja başlamama neden olan en büyük etken, üç kez önüme gelen materyal. Bir evrak poşeti, bir kutu ve bir çanta.

2004 yılında dedemin evi miras yoluyla babama geçtiğinde, bardaklık denen oymalı dolaptan pembe bir poşet çıktı. İçinde Osmanlı tapuları, nüfus ve hac cüzdanları vardı.

Sonra bir kutuda; 1942’lerden başlayan 1995’lere kadar gelen taş baskı mühürlü, damga pullu, ıslak imzalı makbuzlarla bir adet Osmanlıca el yazısı kâğıt buldum.

İki buçuk ay önce yeni taşındığımız evin bir köşesinde de bırakılmış bir pazar çantası çıktı karşıma. 70’lere 80’lere 90’lara ait evraklar vardı. Ev sahiplerine, burada bir çantanız kalmış, diye hatırlattığımda, biz onu çöpe atmayı unutmuşuz, atıverin, dediler.

Kolajlarıma bir destek de Tatristan Kazan’dan geldi. Arkadaşım Aygül Okutan 70’li yaşlarında bir tanıdığına benim eski evraklardan, kitaplardan,  resim yaptığımı söyleyince, Sovyetler zamanına ait iki çok eski kitabı bana göndermiş.

Kitap; 2. Dünya Savaşı’nda  esir alınan yazarın nazi kampında yaşadıklarını ve savaş süresince yaşananları anlattığı bir roman. Dört cilt parçadan oluşan bir kitap. Benim doğum tarihimin nümerolojik sayısı 4’tür. Raslantısallık hoşuma gitti. Bu kitabın dünyadaki insanlar arasında beni seçerek geldiğini biliyorum. Bu çok özel bir duygu benim için.

ArtContact’ta sunduğum çalışmalar tüm bu üniteleri içinde sakladığım eserler.

Bugün toplumu etkileyecek hangi konu üzerinde çalışıyorsunuz?

Denizli Tavas Gümüşdere Ekosanat Projesinin yürütücüsüyüm. Tavas’ın yeni Belediye Başkanı CHP’li Kadir Tatık. Atatürk enerjisi çok büyük bir başkan. Kendisini gördüğümde mutlu bir şok yaşadım. Projemiz Ekolojik Sanat, Perma Kültür, Fukoko Doğal Tarım Yöntemleri gibi alanları kapsıyor. Sosyal çevremden arkadaşlarla bir tarla alma aşamasındayız. Başkana dosya hazırlıyoruz.  

Ekoturizm de bu içeriğin bir parçası olacak. Bölgede bir Obruk oluşumu bulunuyor. Rivayete göre düşen bir göktaşının açtığı alan. Bir başka rivayete göre de çökmüş bir mağara alanı. Orada çevre düzeni yapılması, yol oluşturulması talebimiz var.

Gümüşdere’yi çalıştaylar, sanat ve festivaller merkezi yapacağız.

Alanın hemen yanında 6 dönüm araziye lavanta diktik. ABD’ye lavanta ihrac edeceğiz. Anlaşmamızı ürünü geri alma koşullu imzaladık.

Bütün bunları nasıl yapabildiniz Derya Bardakçı? Şans mıydı?

Evet… İlahi sistem tarafından desteklendiğimi düşünüyorum. Yeryüzüne, çok önemli bir uyanışa hizmet etmek için gönderilmiş bir ruh olduğuma inanıyorum.

Teşekkürler.

Söyleşi Resim 1Söyleşi Resim 2Söyleşi Resim 3