Her 10 Kasım sabahı Türkiye’de hayat bir anlığına durur.

Ama o sessizlik, bir yas değil; bir milletin saygı duruşudur. Çünkü Atatürk, sadece bir devlet adamı değil; Türk milletinin onurunun, özgürlüğünün ve yeniden doğuşunun sembolüdür.

Kurtuluş Savaşı’nın en karanlık günlerinde o, “Ya istiklal ya ölüm!” diyerek, bir ulusun kaderini değiştirdi. Milletine korku değil, cesaret aşıladı. Bugün bu topraklarda özgürce yaşıyorsak, bu, o cesaretin eseridir.

Cumhuriyet, yalnız bir yönetim biçimi değil; millî egemenliğin vücut bulmuş hâlidir. Atatürk, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek bir devri kapattı, halkı kendi kaderinin sahibi yaptı. O gün Türkiye, sadece düşman işgalinden değil, kulluktan da kurtuldu.

Atatürk’ün milliyetçiliği; dar bir kimlik değil, bir bağlılık bilincidir. “Ne mutlu Türküm diyene” derken, kökeni değil; bu vatanın ortak kaderini paylaşan herkesi kucakladı. Onun milliyetçiliği; etnik değil, yurtseverliktir. Birleştirir, bölmez.

Cumhuriyet, köylünün, işçinin, öğretmenin, kadının Cumhuriyetidir.

“Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir” sözü, sosyal adaletin kalbidir.

Bugün gerçek bir Atatürkçü milliyetçilik, adil bir düzen kurmaktır; fırsat eşitliği sağlamaktır; emeğe saygı duymaktır.

Atatürk’ün bize bıraktığı miras, bir heykel ya da bir hatıradan ibaret değildir.

“Benim manevi mirasım akıl ve bilimdir” derken, Türk milletine asla kararmayacak bir pusula bıraktı. Gerçek milliyetçilik, duyguyla başlar ama sorumlulukla tamamlanır. Ülkesini seven, çalışır, üretir, korur, savunur.

Saat 09.05’te yine duracağız. Ama o bir dakikalık sessizlik, bir milletin sonsuz yeminidir:

Bu yemin; sonsuza kadar yaşayacak Cumhuriyet ve koyduğu ilke ve devrimlerdir. Bu ışık asla sönmeyecek.

Atatürk ölmedi. O, her çocuğun gözlerindeki ışıltıda, her askerin adımında, her yurttaşın kalbindeki vatan sevgisinde yaşamaya devam ediyor.

“En büyük eserim, Cumhuriyet’tir.”

Ve biz o eserin sonsuza kadar bekçileriyiz.

Yolunda başımız dik yürümeye devam edeceğiz. Sadece huzurunda bir dakika başımız öne eğilecek… Minnet ve şükranla..