Hadi bakalım; Rusya’ya, Çin’e, Kuzey Kore’ye ona buna dünyaya meydan okuyan koskoca Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, sıkıysa köylüne “Take your mom too and go” de de görelim ne kadar delikanlısın!..

George Washington’dan Donald Trump’a kadar aralardan kimler kafa göstermedi ki… Ancak hiç biri köylüsüne “Ananı da al git” demedi. Aksine, üreticisinin ürünü elde kalmasın, bizdeki gibi taban fiyata kızıp çöpe dökmesin diye ya tamamını aldı ya da aldırıp köylüsünün son model arazi otolarına binmesine katkı sundu. Kredi derdi yok, mazot zammı yanından geçmiyor, Amerikalı köylü bizdeki bürokrattan daha havalı yaşıyor. Çünkü yöneticinin kendisini yolda, ürününü tarlara bırakmayacağını görüyor… Çünkü yöneticinin, kendisini ürettiklerinin hatırına el üstünde tuttuğunu biliyor… 

Hiçbir ülke yöneticisi kendi köylüsüne Atatürk gözüyle bakmamıştır…

Atatürk dışında hiçbir siyasi lider, köylüsünü kendi milletinin efendisi olarak görmemiştir. Köylüler genelde oy ve daha önemlisi gıda deposu olarak kabul edilmiştir. Bize gelince, köylü Atatürk’ün ölümünden sonra efendiliğini yitirdiği gibi, bırak oy ve gıda deposu olarak görülmeyi; adam yerine de konmamaya başlanmıştır. Köylü artık anasını alıp gidemiyor, çünkü anasını da alıp şikayet için şehre inmeye mazot bulamıyor… Ama elin adamı öyle mi…

Köylüsünün ambarlara doldurduğu ihtiyaç fazlası ürününü Sirkeci hamalı gibi kendi sırtında gemilere yüklüyor, komisyonla çalışan simsar gibi pazarlığını yapıyor ve 10 bin kilometre uzağındaki Türkiye’ye kakalıyor…

Hınzır seni; sıranın göbek atmaya geldiğini anladın değil mi…

Hadi bakalım hep beraber şıkırdatalım parmakları:

“Zeytinyağlı yiyemem ammaaan…”

Sen göbek atmaya devam ederken kısaca değineyim herkesin bildiği hikayenin özüne...

2. dünya Savaşı sonrası ABD’li Başkan Harry Truman garip Avrupa ülkelerine kalkınsınlar diye sadaka niyetine yardım etmek ister. Dışişleri Bakanı Marshall’ın katkısı ve yardım planını açıklamasıyla elini buralara kadar uzatır. Plan o zamanlar dünya süper güçlerinden biri olan Sovyetler Birliği’ni zayıflatıp yok etmeye yönelikti ama işin bir ucu da siyaseten ekonomiye evrilince yok olacaklar listesine biz de alındık!..

Sen devam et; oooh!..

“Basma da fistan giyemem amman…”

Ya, var ya işte ta o zamanlar ABD’li köylüler her dönem yaptıkları gibi boylarından büyük üretime girişip ambarları darı doldurmuştu ya…

Elde kaldı darı,

Kakala Türkiye’ye yap karı…

Öyle de yaptılar. Krediler, dayatmalar, yardımlar derken Türkiye’de sayısız zeytin ağacının sökülmesine neden oldular ki millet ABD’den gelen mısıra alışsın, yemeklerde mısır yağı kullansın… Açıkça bir zeytin ağacı katliamı yaşandı. 

Hikaye kısaca bu, genişletilmiş bölümünü yıllardır okuyorsun zaten internette…

Bugünlerde hatta son dönemlerde yine yeni bir zeytin ağacı katliamı yaşanıyor memlekette… Utanmasalar zeytin ağacı kesimine karşı çıkanlara uygulanan gözaltıları sorgusuz sualsiz 3 yıla çevirecekler. 

Ne diyorduk;

Yine yeniden zeytin ağacı katliamları yaşanıyor. Girişte gördüğün gibi Türkiye’nin ekonomiye dayalı ilk siyasi zeytin ağacı katliamıyla Marshall planından sonra tanıştığını söylemiştik. Hani ABD ambarları darı taşmıştı falan…

Sıkı dur;

Ama önce şunu bi tekrar edelim; ABD, 96 milyon dönümlük arazide yaptığı üretim ile dünyanın en büyük mısır üreticisidir. Ve üreticiler uzun yıllardan bu yana ülke ekonomisinde hatırlı bir rol oynarlar.

Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (www.nass.usda.gov) Ulusal Tarım İstatistikleri Servisi’nin halkını bilgilendirmek için 12 Ocak 2022’de yaptığı açıklamalara göre;

2021'de mısır üretimi arttı.

Ne kadar mı;

2020'ye göre yüzde 7 artışla 15.1 milyar kile mısır üretildi ve ikinci rekor düzeyi görüldü. Daha açık verilerle; Amerika Birleşik Devletleri'nde mısır üretimi 2020’de dönüm başına 171.4 kile iken, 2021’de 177 kileye yükseldi. Bir kileyi 30 kilo hesaplarsan, ABD köylüsü dönüm başına 5 bin 310 kilo mısır üretiyor. Toplamda mı;

2021’de 15.1 milyar kile…

Sen hesapla artık 30’la çarparak kaç kilo ettiğini…

Yani muhterem; ABD yine rekorlar kırarak mısır fazlası yaptı. 

Geçen yıldan bu yana ambarlarda yığılı olan mısırın denelerini ayırıp tavuklara yedirmeyeceğine göre bi yerlere kakalayacak. 

Son yıllarda Türkiye köylüsü zeytin üretimine önem vermeye başladı. Ardından zeytinyağı ve bunların olması için de tabi ki zeytin ağacı… İyi de; yine son yıllarda zeytin ağacı düşmanlığına da önem verilmeye başlandı. 

ABD’de artan mısır üretimi fazlasıyla zamanlama olarak doğru orantılı artan zeytin ağacı katliamı…

Buralara hiç dokunmayan altılı masa dedikleri var ya; bence motive olsun diye toplanmadan önce şöyle bi gerdan kırmalı;

“Senin gibi cahile…”

Oooh!..

Halkın çektiği sıkıntıları ortadan kaldıracaklarmış…

Yaşamak zorunda değilsin ama git önce sıkıntının ne olduğunu yerinde gör. 

Cumhurbaşkanı Başbakan iken köylüye kızıp “Ananı da al git” demişti ya; siz gidin köylü ve anasının ayağına… Garibim köylü özel güvenlik denen sırtlan kılıklılar tarafından tartaklanıyor, jandarmaca gözaltına alınıyor ve be altılı masa müdavimleri; gidin yalnız bırakılan bu milletin efendisiyle dayanışma gösterin. Sökülen her bir zeytin ağacıyla;

Memleketin derisi yüzülüyor!..