Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni ve başyazarıydı Abdi İpekçi... 31 Ocak 1979 günü Ankara'ya gitmiş, Bülent Ecevit ile görüşmüş, aynı gün İstanbul'a dönmüştü...

Gün 1 Şubat 1979'da gelmişti artık...
Akşam saatlerinde adeta kendisiyle bütünleşen gazetesi Milliyet'ten evine gitmek üzere ayrıldı...
Yağmurlu İstanbul akşamında arabasıyla Nişantaşı'ndaki daha sonra kendi adının verileceği Emlak sokağa geldi...
Evine 100 metreden yakın uzaklıktaydı, yoğun akşam trafiğinde ağır ağır ilerlerken önce tek el sonrasında peşpeşe silah sesi duyuldu...
Abdi İpekçi'nin başı direksiyona düşerken arabası kayarak bir elektrik direğine çarparak durdu...
Çevredekiler tarafından hemen hastaneye kaldırılsa da kurtarılamayarak 50 yaşında hayatını kaybetti...
Türk basınının çok önemli bir ismi daha karanlık güçlerin karanlık emelleri uğruna şehit edilmişti...
Görgü tanıklarının ifadeleri ve eşgal tanımlamaları sonucu Abdi İpekçi'nin katilinin Malatyalı yoksul bir ailenin oğlu Mehmet Ali Ağca olduğu anlaşıldı...
Abdi İpekçi, Galatasaray lisesini bitirdikten sonra bir süre hukuk fakültesine devam etti,Yeni Sabah,Yeni İstanbul,İstanbul Expres gazetelerinde çalıştı...
Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet gazetesinin 1954 yılında yazıişleri müdürü sonrasında genel yayın yönetmeni oldu...
1961 yılından öldürüldüğü tarihe kadar Milliyet gazetesinin başyazarlığını da yaptı...
İpekçi,yazılarında Atatürkçülüğü,barışı ve düşünce özgürlüğünü savundu...
Hayatını 1 Şubat'ta kaybedenlerden birisi de Anadolu Rock müziğin kurucuları arasında yer alan  Barış Manço'ydu...
Şarkıcı,besteci,söz yazarı,aranjör,televizyon yapımcısı,sunucusu ,köşe yazarı ve kültür elçisi olarak hafızalara kazınan Barış Manço'yu da 1999 Şubat'ının 1'inde kaybettik...
7'den 77'ye tüm Türkiye'nin gönlünü fetheden Manço bir röportajında sorulan soru üzerine "Benim birkaç hayalim var ,80 yaşımdayken elimde bastonumla sahneye çıkıp senfoni orkestrasına 2023 çaldırmak en büyük ideallerimden biri" demişti...
Yine o röportajda "Bu kadar yaşam dolu olmanıza rağmen şarkılarınız  neden ölüm içeriyor" sorusuna verdiği yanıt Manço'yu a'dan z'ye tanımlıyor olsa gerek "ÖLÜM YAŞAM UYKUSUNDAN UYANMAKTIR"...
Barış Manço şarkıları deyince ilk aklıma nedense hep Gülpembe gelir...
"Sen gülünce güller açar gülpembe
Bülbüller seni söyler,biz dinlerdik gülpembe
Sen gelince bahar gelir gülpembe
Dereler seni çağlar ,sevinirdik gülpembe"...
Hem sevinci hem hüznü hem de heyecanı içinde barındıran bir şarkıdır Gülpembe...
Barış Manço, babaannesi Nimet Manço için yazdığı bu sözlerle adeta onu şarkıda yaşatmak istemiş...
Beşiktaş sevdalıları da dün akşam Trabzonspor maçında Gülpembe gibiydi...
Takımları iyi oynayınca,takımları galip gelince "Sen yenince güller açar Beşiktaş
Semih golleri atar,biz seyrederiz Beşiktaş" diye başka bir boyut getirdiler şarkıya...
Semih dedik de bir parantez de bu yeni yıldız adayına açalım...
Feyyaz Uçar "Semih uzun yıllar umarım Beşiktaş'ta oynar ama zannetmiyorum.Çok tutamayız" derken Semih'e adeta asist yaptı...
Beşiktaş alt yapısından yetişip Avrupa'ya yelken açan sonrasında hüsran yaşayan Rıdvan Yılmaz ve Emirhan İlkhan örnekleri varken "Aman Semih dikkatli ol" demekle yetiniyorum...
Fenerbahçeli Arda Güler'i de unutmamak gerek...
Bir gerçek de şu...
Beşiktaş, kupadaki Antalyaspor maçında Trabzonspor karşılaşmasının üzerine koymadan oynarsa bu yıl Avrupa'yı zor görür...
Benden bu kadar...
Hoş kalın...
Dost kalın...