“İnsan var oluşu gereği bilmeyi arzu eder." -Prof. Dr.Hatice Nur Beyaz Erkızan (1)

Portekizli şair Casimiro de Brito (2), savaşın gölgesinde yazmayı bir direniş, bir etik sorumluluk olarak tanımlıyor, "Job" adlı şiirinde;
"El bombalarının ülkesinde
barış beklentisiyle
meyve sessizliğinde
taş uçuşunu damarlarımda 
hissetmek için yazıyorum
Yazıyorum 
tıpkı birinin berrak denizde
gölgenin merkezini kazması gibi
Sözler
olasılığın yaşayan taşlarıdır 
suçun üstünü açar
bataklık kuşlarını havalandırır
İçinde yaşadığımız
bizi boğan
büyük karanlık boşlukta yazıyorum."
***
Dr. Barbaros İrdelman (3), onun şiirini "Görevim Yazmak" olarak çevirmiş, ki şöyle yorumluyor;

 “O, güç delisi liderlerin masumları öldürdüğü gri zamanlarda, yıkım coğrafyasından seslenen bir şair. Şiirinin temelinde yazmanın savaş karşısındaki direnişi var.

Yazmayı, bir var oluş görevi, bir etik sorumluluk  olarak görmesi var.

Ve,

Karanlığa karşı aydınlık çabasında; barışı, hakikati, adaleti, özgürlüğü araması var."
***
Brito'nun dizelerindeki hakikat arayışı ve karanlığa karşı yazma sorumluluğudur ki, Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan’ın  felsefi duruşunda da yankılanıyor.

Onun felsefesi, bilgiyi arzulayan insanın, adalet ve özgürlük için dönüşüm yolunda attığı adımların rehberi oluyor;

"İnsan, var oluşu gereği bilmeyi arzu eder."

O, felsefenin toplumsal dönüşümünde Aristoteles 'in mirasçılarından, "Kadın Filozofların Sesi", Antik Felsefenin modern yorumcularından...

Bristol Üniversitesi’nde sunduğu “Aristoteles’te Akıl, Aktivite ve Çıkarımsal Olmayan Düşünme” başlıklı doktora tezi, Aristoteles felsefesine derinlemesine bir bakış sunarken, onun akademik titizliğini ve özgün yaklaşımını ortaya koyuyor.

 Bugün Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Felsefe Bölümü’nde öğretim üyesi olan Erkızan, felsefe tarihi dersleri ve seminerleriyle genç nesilleri eleştirel düşünceyle buluşturuyor.

Erkızan, Aristoteles Felsefe Derneği’nin (4) kurucusu ve başkanı olarak felsefeyi yalnızca akademik bir disiplin değil, toplumsal dönüşümün bir aracı olarak konumlandırıyor.

Dernek, düşüncenin köklerine yolculuk ederek bilgelik mirasını geleceğe taşımayı amaçlıyor. Erkızan’ın liderliğinde düzenlenen sempozyumlar, paneller ve Dünya Felsefe Günü etkinlikleri, felsefenin kamusal alandaki yerini güçlendiriyor. Çanakkale’de Arkheidea Felsefe Topluluğu ile gerçekleştirilen etkinlikler, bu misyonun somut bir yansıması...

O, Kadın Filozofların Sesi;

Erkızan’ın eserleri, Antik Yunan’dan modern toplumsal meselelere uzanan geniş bir yelpazede derinlik sunuyor.

A. Kadir Çüçen ile birlikte kaleme aldığı Felsefe Tarihi 1: Antik Çağ ve Orta Çağ Felsefesi Tarihi, felsefe tarihini yalnızca kronolojik bir anlatıyla değil, kadın filozofların katkılarını öne çıkararak yeniden yorumluyor. Hypatia ve Aspasia gibi düşünürlerin mirasını görünür kılan bu yaklaşım, felsefe tarihinin erkek egemen anlatısını eleştiriyor ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair duyarlılığını yansıtıyor.

 Feminizm ve Felsefe adlı çalışmasında da bu konuları felsefi bir mercekle inceliyor.

Erkızan’ın Aristoteles’in noetik varlık ve akıl (nous) kavramlarına dair makaleleri, insanın kendini gerçekleştirme sürecini derinlemesine ele alıyor. Bu çalışmalar, onun analitik düşünce tarzını ve bireyin özgürleşme yolculuğuna verdiği önemi ortaya koyuyor.

Erkızan’ın en güncel katkılarından biri, Felsefe ve Toplumsal Dönüşüm: Cumhuriyet’in 100. Yılında Geleceği Düşlemek başlıklı kitap.

Aristoteles Felsefe Derneği’nin rehberliğinde, Çanakkale koordinatörü Mehmet Ali Kaynar ve Cevriye Demir Güneş’in editörlüğünde hazırlanan bu eser, Dünya Felsefe Günü etkinliğinden doğdu. Kitap, Aristoteles’in özgürlük anlayışını günümüz dünyasına uyarlayarak felsefenin birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü etkisini tartışıyor. 

Betül Çotuksöken’in felsefi düşünmenin etkileri, Hasan Aydın’ın Atatürk’ün aydınlanma ve laiklik kavramları ve Armağan Öztürk’ün demokrasi-cumhuriyet ilişkisi gibi konuları ele alan katkılar, eseri zenginleştiriyor.

Erkızan’ın “Oinoandalı/Muğlalı Diogenes’te İnsan Sevgisi” sunumu, felsefeyi geniş kitlelere ulaştırma çabasının bir örneğidir. Diogenes’in sade yaşam felsefesini insan sevgisiyle buluşturan bu konuşma, felsefenin bir yaşam pratiği olduğunu kanıtlıyor,(5)..
.

Halk TV’de yayımlanan “Felsefe Akademisi” programında (6), “Anadolu’da Bilimin, Felsefenin ve Bilgeliğin İzleri” başlıklı söyleşide ise aşk, özgürlük ve bilgelik kavramlarını Anadolu’nun düşünsel mirasıyla harmanlıyor.

Erkızan, felsefeyi akademiden topluma taşıyan bir lider. Kadınlar İçin Felsefe Okulu ve Çocuklar İçin Felsefe Bilim Kültür Okulu gibi girişimleri, onun “felsefe insanlığa hizmet edebilir” inancını yansıtıyor.

Aristoteles Felsefe Derneği’nin düzenlediği etkinlikler, felsefi düşünceyi Türkiye’de yaygınlaştırıyor. Erkızan, felsefenin birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü gücüne inanıyor; feminizm, laiklik ve demokrasi gibi konuları felsefi bir çerçeveyle ele alarak çağdaş Türkiye’nin entelektüel gündemine katkıda bulunuyor.

Felsefe, Erkızan için jeolojiye benzer: Her hareket, mutlaka bir başka şeyi etkiler. Onun çalışmaları, bireyin özgürleşme sürecini özgürlük kavramıyla ilişkilendiriyor ve Antik Yunan’daki kadın filozofların katkılarını vurgulayarak felsefi mirası kapsayıcı bir şekilde ele alıyor.

SONSÖZ;

Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan, Antik Yunan felsefesinden toplumsal dönüşüme uzanan bir vizyonla Türkiye’de felsefenin kök salmasını sağlıyor, kadın filozofların mirasını görünür kılan, Aristoteles’in özgürlük anlayışını modern dünyaya taşıyan ve felsefeyi toplumsal dönüşümün rehberi olarak konumlandıran Erkızan, Cumhuriyet’in “Geleceği Düşleyen Düşünürü” olarak da iz bırakıyor.

Onun felsefi duruşu, şu sözlerinde hayat buluyor: “İnsan var oluşu gereği bilmeyi arzu eder,” diyerek bilgi arayışının insan doğasının özünü oluşturduğunu vurguluyor.

 “İnsanın yalnızca bilmeyi arzulaması felsefi bilincin ilk ve en önemli koşuludur,” sözüyle de saf merakın dönüştürücü gücüne işaret ediyor.

Toplumsal adalete olan bağlılığını “Fakir bireylerden zengin bir toplum oluşmaz” ifadesiyle dile getirir, ki bireyin refahı olmadan toplumun yükselişi mümkün değildir.

Kadın filozofların mirasını savunurken, “Her insan bireysel bir töz, bireysel bir varlık olarak şimdiki zamanda var olmakla beraber kendi varlığının anlamını şu ya da bu biçimde geçmişine dayanarak yaratır,” diyerek bireyin tarihsel bağlamda anlam yaratma sürecine de dikkat çekiyor.

Son olarak, özgürlüğün özüne dair “Bir amaca araç olma, amaç ne kadar büyük olursa olsun, eksikliktir, yoksunluktur” sözü, bireyin kendi amacını yaratma sorumluluğunu hatırlatır, Casimiro de Brito’nun dizelerindeki gibi, karanlıkta yazanların, hakikati arayanların ve barışı düşleyenlerin yolunu da aydınlatıyor.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”, ki Erkızan'da , bu ilim ve bilgelik yolunda felsefeyi bir rehber kılıyor.

Suat Umutlu 
14 Haziran 2o25 

Dipnotlar;
(1)Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan, Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü 1987 mezunu, yüksek lisans ve doktorasını İngiltere’de tamamladı.
(2)Casimiro de Brito, Portekizli Şair (1938–2024), “Savaş Bahçeleri” adlı kitabından “Job” şiiri.
(3)Dr. Barbaros İrdelman, İÜ Tıp Fakültesi mezunu, Papirus ve Kirpi Edebiyat Dergileri Yayın Kurulu üyesi, TYS üyesi, Edebiyat Magazin Gazetesi köşe yazarı, çevirmen.
(4)Aristoteles Felsefe Derneği, düşüncenin köklerine yolculuk ederek bilgelik mirasını geleceğe taşımayı amaçlayan bir düşünce platformu.
(5)Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan, “Oinoandalı/Muğlalı Diogenes’te İnsan Sevgisi,” Muğla Felsefe Toplantıları, Türkan Saylan Çağdaş Yaşam Merkezi, Muğla, 2022.
(6)Halk TV, “Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin,” Şahin Aybek, 28 Mayıs 2025, https://youtu.be/VkXHpQAZfPQ