Değerli okurlarım, Evet, Erzincan İliç Çöpler Altın Madenindeki facia her açıdan üzücü ama bir o kadar da ürkütücü. Çünkü iş İliç’le bitmiyor.

Türkiye’deki açık altın madeni işletmelerinin faaliyetleri hakkında İbrahim Gündüz’ün kitabından yararlanan bir makalenin son tümcesi şöyle: "Türkiye bir sömürge madencilik bölgesine dönmüş."[1]

Yazıdaki bir grafik Türkiye’de 2001 yılında başlayan altın üretiminin 2020 yılında zirve yaptığını, 2021’de düşüşe geçtiğini, 2022’de düşüşün ilerlediğini gösteriyor.

Türkiye’de halkın neden giderek fakirleştiği, neden dolar kurunun bugün 30,84 TL’yi bulduğu, cari yıl sonu döviz kuru (ABD doları/TL) beklentisinin neden bu anket döneminde 41,15 TL olarak gerçekleştiği giderek gözümde netleşiyor.

TÜRKİYE HALKINI MUHALEFET VE AKP İKTİDARI BİRLİKTE KÖLELEŞTİRDİ

2000’den bu yana, planlı biçimde, kötü niyetle çalışan AKP ve muhalefetin beslediği AKP iktidarı bizi köleye, Türkiye’yi de sömürge ülkesine dönüştürdü.

Dünya Bankasının Türkiye ile ilgili 2020’de yayınladığı kapsamlı rapordan yola çıkan bir yazı şöyle diyor: "Türkiye’de ortalama refah düzeyinin COVİD 19 salgınından çok önce, 2017 yılından itibaren azalmaya başladığını, kişi başına gelirimizin 10.616 dolardan bu yıl [2020] 7924 dolara düşeceğine, yani üç yılda gelirimizin ortalama dörtte birini kaybederek fakirleştiğimizi söylüyor bu rapor. […] Çünkü milliyetçiliği, İslamcılığı, kimlikleri, değerleri güç oyununun bir parçası yaparak tüketen ve geride lümpen bir posa bırakan iktidar"[2] var başımızda.

Ne Türkiye’de toplumun %85’inin fakirleşmesi ne yoksulluktan öte açlıkla savaşması ne çaresizlik içinde zihnen, bedenen sağlıksız, önünü görmeden yaşaması; iktidar kılını bile kıpırdatmadı.

İnsan haklarını yok saydı, insanlarını ezdi, sonunda köleye çevirdi.

Şöyle ki…

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı vermesiyle 2008’de kurulan Çöpler Madeni hakkında fay hattı üzerinde bulunduğundan burada altın aramanın tehlikelere yol açacağı daha 2005’lerde belirtilmiş.

Ancak dikkate alınmamış.

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, yaşadığımız facianın ertesi günü, 14 Şubat 2024’te yaptığı açıklamada, bu konuda 2013’te yapılan, gene dikkate alınmayan uyarının altını çizmiş: "İncelemeler sonucunda, işletme sahası içerisinde MTA Genel Müdürlüğü tarafından 2013 yılında yayınlanan Türkiye Diri Fay Haritasında aktif olduğu ifade edilen ve Munzur segmenti olarak tanımlanan bir fay hattının bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak bu fay hattının, işletme projeleri hazırlanırken dikkate alınmadığı, hatta fayın inaktif olduğunun belirtildiği"[3] dile getirilmiş.

Ayrıca " Atık depolama tesisi, üretim tesisleri ile açık kazı ve liç yığını için gerekli tasarım parametrelerinin hem statik hem de dinamik koşullar (açık ocakta patlama ile kazı yapılması nedeniyle) dikkate alınarak yeniden yapılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerektiği" konusu 74. Türkiye Jeoloji Kurultayı açılış konuşmasında, Kurultay Başkanı Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu ve Oda Yönetim Kurulu Başkanı tarafından ele alınmış.

Ne aktif fay hattında oluşu ne patlatılan dinamitlerin kaymayı tetikleyeceği ne de yığın yüksekliğinin limiti aşmış olabileceği, bunların hiçbiri sömürgeci altın arayıcılarını durdurmamış. İktidar da bu yönde hiçbir yaptırıma girişmemiş.

Siyanür ve sülfirik asitle yıkanmış topraktan altın ayrıştırıldıktan sonra bu toprak atık depolama ya da liç alanı denen yere taşınıyor; burada üst üste birikiyor. Sonuçta Çöpler madenindeki atık alanının gerekli eğim hesaplarına göre yapılmadığı anlaşılıyor.

Çünkü 13 Şubat 2024 günü, saat 14.40 sularında, bir deprem sonucu değil, günlük altın arama rutini olan dinamit patlatılması sonucu, birikmiş 10 milyon metre küp hacimli toprak, saniyede 10 m hızla, 300 dönümlük kayma alanına yayılıveriyor.

Bu faciadan sonra, gerekli tasarım parametreleri göz önüne alınarak yeniden yapılması düşünülemez.

Bu ocak tüm sonuçlara karşın kapatılmalı.

Anagold çekip gitmeli!   

Türkiye bir trajediler ülkesi olarak yaşamamalı

Sömürge ülke olmaktan kurtulmalıyız.

Günümüzde gülünç dramlarımızın ve trajedilerimizin sonu gelmiyor.

Mesela Binali Yıldırım; sanki kayan toprak zehirli değilmiş gibi: "Kimyasal ayrı bir yerde tutuluyor" dedi ve Fırat’a siyanür sızabileceği iddialarını çürüttüğünü, halkın güvence altında olduğunu hissettirerek konuştu.

Akan malzemenin ne olduğu ne Kurum ne Binali ne vali tarafından açıklandı. Üçü de "sızma yok" görüşünde ısrar etti.   

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya gelince; iktidarın Kahramanmaraş depremlerindeki dini ağırlıklı siyasi değerlendirmelerini çağrıştıran sözler etti: "6 Ambulans ve 2 UMKE Timiyle medikal kurtarma ve acil sağlık hizmeti için görev başındayız. Allah bu ve benzeri tüm afetlerden korusun" dedi.

Akıl, zekâ, bilimsel bilgi sahibi olan Türkiye halkını, bu toprakların her kesimden her düzeyden insanını, hiçe sayarak konuştu. O güzel Allah’ımızın bizleri durmadan cezalandırdığı sloganını gene telkin etmekten, kafamıza kakmaktan haz duydu.

Bir de Murat Kurum çıktı ve İliç Altın Madeninde faciaya neden olan kapasite artışına verdiği onaya ilişkin, ÇED Yönetmeliği söylediğinin aksini belirtse de şu açıklamayı yaptı: "Çevre Bakanlığı işletmenin kapasite artışı kararını vermez, veremez. Böyle bir yetkisi yoktur" dedi. Sorulan bir soruya da: "Madende her türlü denetimin yapıldığı ifade edilerek “alanda sızdırmazlığa ilişkin gerekli tedbirlerin alındığı tespit edildikten sonra atık depolama izni verilmiştir” dedi.

Çöpler madeninin lisansı, 21 Haziran 2022’de siyanür solüsyonu borusunun patlaması sonucunda tonlarca kimyasalın çevreye sızdığı saptandığından iptal edilmiş. Ancak şirket tedbirsizlikle çevreyi kirlettiği için 16,4 milyar TL ön ödemeyle cezalandırılmış. Gelgelelim Türkiye ekonomisine katkı sağladığı gerekçesiyle men cezası uygulanmamış.

Ve Murat Kurum Anagold’a ikinci saha geliştirme onayı verdiği gibi şirkete 10 milyon TL dolayında vergi borcu indirimi yapmış. Bir başka deyişle silinen vergi borcuyla ödediği cezayı dörtte üç dolayında azaltmış.

Jeoloji yüksek mühendisi Tahir Öngür boşuna söylememiş: "Altını çıkarılıp da zengin olan ülke yok, zengin olanlar altını çıkaran yabancı şirketler". 

Demek ki kazançlı çıkan bir kez daha %80’i Amerikalılara, %20’si Çalık’a ait olan Anagold.

Anagold’un bu konuda yaptığı açıklama ise şöyle: "Madenimiz, açıldığı günden bu yana dünya standartlarındaki en üst seviye yönetmelikler ve yönergelere uyumlu bir şekilde çalışıyor. Aynı zamanda halihazırda üst seviyede olan çalışma sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerimiz; yaşanan olay [21 Haziran 2022 olayı] sonucunda insan ve çevre sağlığı açısından daha da iyileştirildi. Bu kapsamda tüm kontrol sistemimiz, olaydan önceki sisteme kıyasla daha da hassas hale getirildi. Ayrıca şiddetli yağış gibi olağandışı durumlarda yüzeydeki suyu toplamak için 2.100 m3’lük yağmur suyu (yüzey suyu) toplama havuzu inşa edildi. Tüm girişimler, Bakanlık temsilcilerinin gözetimiyle ve görüşleriyle tamamlandı. Anagold Madencilik, diğer ülkelerdeki maden sahalarında olduğu gibi Çöpler bölgesinde de Türkiye ve uluslararası mevzuatlar ve standartlar çerçevesinde, insan sağlığına ve çevresel sürdürülebilirliğe uygun şekilde faaliyetlerini" sürdürmektedir.

2020’de dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum, uzmanların uyarılarına karşın, madeninin kapasitesinin ikinci kez artırılmasını onaylamış bir Murat Kurum  AKP’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde İBBB adayı.

Gelin düşünün olacakları.

Bu nasıl bir cürettir?

16.08.2023’te alınan karardan 8 ay sonra 13.02.2024’te gerçekleşen bir facia var ortada.

Daha nasıl bir trajedi isteniyor?

"Murat Kurum’un bakanlığı döneminde, ‘Çöpler Kompleks Madeninde 2. Kapasite Artışı ve Flotasyon Tesisi’ projesi hakkında “ÇED Olumlu”; [8 ay sonrasında] 16.08.2023 tarihindeyse ‘Çöpler Kompleks Açık Ocak Genişleme’ projesi için “ÇED Gerekli Değildir” kararları verilmiş.[4]

2024 İBBB adayı Murat Kurum’un işe yaramaz sözde bilge ve saptırmaya, şaşırtmaya yönelik bu tutumuna karşın gelin de altın yürekli madencilerimize bakın. Onun zıddı karakterdeler: Öngörülü, bilgili, deneyimliler ve toprak kaymasının yaşandığı günün sabahı erken saatlerde çektikleri liç alanında biriktirilen topraklardaki derin yarıkları gösteren fotoğraflarıyla şirketi uyarmışlar, eli kulağında faciayı haber vermişler. Buna karşın kesinlikle dikkate alınmamışlar.

SUSURLUK KAZASI GİBİ ÇÖPLER ALTIN MADENİ FACİASI DA BİR DÖNÜM NOKTASI 

Biz halkı şimdiye dek aptal yerine koyan iktidarın açıklamaları artık bir önem taşıyamaz.

Düşüncemi belirteyim: Bu felaket, kanımca, bundan 26 yıl önce, 3 Kasım 1996’da meydana gelen, Türkiye'de "derin devlet" kavramını gün yüzüne çıkaran Susurluk trafik kazası gibi Türkiye'nin yakın tarihi açısından bir başka dönüm noktası.

Neden diyorsanız? Derin devlet kavramı bugün herkesin dilinde.

"Kaza sonrası yapılan araştırmaların sonuçlarında, devletin içerisinde uzun yıllardır bir "çetenin var olduğu" ve özellikle 1990'larda PKK ile mücadele için oluşturulan özel birimlerin zamanla faili meçhul cinayetler, mafya hesaplaşmaları ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi bir dizi suça bulaşan bir yapıya dönüştüğü yönünde bulgular elde edildi."[5]

Bildiğiniz gibi son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ve partisinin ana maddesi, işte çeteleri daha zengin, halkı daha fakir yapan bu çete yapısını yok etmekti. Böyle kazanacağını düşünerek biz halkı bu sözde iyi niyetine kilitlemişti. Ancak AKP’yi besleyen, güçlendiren bir strateji izlendiği, artık apaçık.

CHP Elâzığ milletvekili Gürsel Erol’un, facia sonrası, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına yönelik soru önergesinde[6] yer alan dört sorudan biri bile muhalefete beslediğimiz öfkeyi hafifletemez bile.

Sorusunu, 18 Kasım 2021 tarihinde Giresun Şebinkarahisar’da Nesko Madencilik firmasına ait madenin cevher zenginleştirme tesisinde kullanılan siyanürün, atık depolama tesisindeki patlamaya ve sonrasında tesis yakınında bir dereye karışarak büyük bir çevre felaketi bağlamında sormuş. Demiş ki: "Bakanlığınız benzer bir felaketin yaşanmaması için Anagold firmasına ait Erzincan İliç Çöpler Alto Madeni sahasında ne gibi önlemler almıştır?"

Peki bu işler madem Türkiye çapında görülüyor neden CHP vekilleri daha önce bu çapta sorular sormamışlar?

Böyle göstermelik tutumların iktidar için ne denli besleyici olduğunun gözlerimizden kaçtığını mı düşünüyorlar yoksa?

İŞ ÇÖPLER ALTIN MADENİNDE, ORADA VE ONUNLA BİTMİYOR  

Çünkü Çöpler Madeni altın hırsına yenilen karaktersizlerin yol açtığı bir facia.

Türkiye’nin 17 ilini kapsayan, 2001’de başlamış bugün de süren bir işin büyüklüğünün göstergesi.

Türkiye yeni bir dönüm noktasında.

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç’ın verdiği bilgiye göre 29 ilin yüzölçümünün yüzde 67’si IV. Grup Madenlere ruhsatlandırılmış.

IV. Grup madenler en kirleticileri.

Çıkarılmaları sırasında doğaya, çevrede yaşayan canlılara ve çıkaran işçilere en çok zarar verenler.

Bu gruba sodyum, potasyum, lityum, iyot, bor tuzları gibi 100’e yakın endüstriyel hammadde giriyor. Ayrıca linyit, taşkömürü, uranyum, toryum, radyum gibi enerji hammaddeleriyle ALTIN, gümüş, platin, bakır, demir, krom, titan ve alüminyum gibi metalik madenler de.

Dolayısıyla ekosistemi korumak, yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamak üzere maden yapılmaması gereken yerlerin belirlenmesi ve kanunla koruma altına alınması gerekli.[7]

Oysa illerimizden Gümüşhane’nin %93’ü, Kütahya’nın %92’si, Giresun’un %85’i, Rize’in %82’si, Uşak’ın %80’i, Çanakkale-Balıkesir’in (Kaz Dağları) %79’u, Trabzon’un %77’si, Ordu’nun %74’ü, Zonguldak-Bartın’ın %72’si, Artvin, Eskişehir’in %71’i, İzmir’in %70’i, Bayburt, Sivas, Tekirdağ-Kırklareli’nin %65’i, Erzurum’un %63’ü, Muğla’nın %59’u, Maraş’ın %58’i, Afyon, Erzincan-Tunceli’nin %52’si, Tokat’ın %46’sı, Karaman’ın %38’i ve Siirt-Şırnak-Batman’ın %34’ü ne yazıktır ki IV. Grup madencilik faaliyetlerine ruhsatlı.

İliç Çöpler’in Diri Fay Haritasında aktif Munzur segmenti üzerinde olduğu belirtilip dikkat çekilmiş. Daha başından felaketle sonuçlanabileceği belli olan bu maden girişimi, ülkemizin topraklarını büyük sermayedarlara vicdansızca satan, milletini sevmeyen hain ruhların, bütünüyle beşerî hırsların yol açtığı bir durum.

ANAGOLD İÇİN 'ÇEVRE İZİN VE LİSANS İPTALİ' 

"17 Şubat 2024’te, facianın dördüncü gününde, Çevre Bakanlığı'nın 'çevre izin ve lisans iptali' açıklaması fazla bir şey söylemiyor hatta yeni sorulara yol açıyor."[8]

Bakanlık madenin “lisans şartlarının ortadan kalktığını” yazılı açıklamayla duyurdu; yığın liçinin başka bir alana taşınacağını bildirdi.

Alanda oluşan kirlilik hakkında “Yüzeysel sular ile yer altı sularında ve hava kalitesinde olumsuz bir durum tespit edilmemiştir” dedi.

14 Şubat tarihli Evrensel Haber Sitesinde, Jeoloji Mühendisleri Odası’nın yayınladığı makale, bu konuda derinlemesine ayrıntılı bilgiye ve sorulara yer veriyor.[9] Buraya not etmiş olayım.

TOPRAKLARIMIZ ALTIN ŞİRKETLERİNİN SÖMÜRÜSÜNDE

Dünyada altın hırsına kapılmışların sonu gelmiyor.

2024 öncelerine bakalım.

Papua Yeni Gine Ok Tedi, 1973’te Yeni Zelanda Tui, 1979’larda Amerika Montana Zortman Landusky, 1986’da Amerika’da Colorado Summitville, 1989’da Kanada Rabbit Lake, 1997’de Endonezya’da, 2000’de Romanya Baia Mare madenlerinde yapılan araştırmaların tamamı hüsranla bitmiş.

Siyanür nehirlere karıştığından balıklar ve vahşi hayvanlar kitlesel ölümle karşı karşıya kalmış. Zehirli atıklar bölgelerin yer altı ve yerüstü kaynaklarını kirletmiş. Çevre çiftliklerinin su ihtiyacı karşılanamaz olmuş, içme su kaynakları kirlenmiş, madenler çevresinde yoğun toprak zehirlenmelerine neden olmuş. Radyoaktif madde ve radyum, arsenik, nikel gibi ağır metalleri içeren maden atıklarının karıştığı yerlerde yoğun radyasyon oluşmuş, etkilenen su kaynakları mezara dönmüş. Sulanamayan tarlalardan ürün alınamaması yüzünden yaşanan kıtlık yüzlerce insanın açlıktan ölümüne neden olmuş. Çevre ülkeler de etkilenmiş.

Mesela Romanya’da Baia Mare Altın Madeni.

Sahibi Esmeralda isimli Avustralyalı bir şirket.

Türkiye’de iktidarın da tanıdığı Normandy Poseidon bu şirketin sahibi.

Bu şirket Türkiye’de altın çıkarmak isteyen başta Eurogold (Normandy) olmak üzere Uşak Kışladağ ve İzmir Efemçukuru altın madenlerini çalıştıran Tüprag şirketinin, ayrıca Cominco ve Anglo Tur altın şirketlerinin ana ortağı.

Altın şirketleri en tehlikeli biçimde yani açık işletmeler halinde topraklarımızı sömürüyor, zehirliyor. Gazeteci İbrahim Ekinci’ye göre Türkiye sömürge madencilik bölgesine dönmüş.[10]

Değerli okurlar

Tüm bu maden sahaları, ekonomik ömrünü tamamlayıp terk edildiğinde bile, başta siyanür olmak üzere zehirli atıklar ve ağır metallerle dolu topraklar halinde, halk ve tüm canlılar için risk oluşturacaklar.

Doğasını, havasını, su kaynaklarını, denizlerini ve insanlarını zehirlemekten kazançlı çıkmayı destur edinmiş bir iktidarın pençeleri altındaki Türkiye bu durumdan çıkmak zorunda.

Bu gidişle zenginliklerimizden Türkiye’ye bir şey kalmayacak.

Hatta kalmadı.

Siyasi iktidar ve muhalefet vampir Batı’nın emellerini birer birer gerçekleştirdiler.

Türkiye Cumhuriyetinden bugün bize ne kaldı diyorsanız;

31 Mart 2024 tarihinde yapılacak sahte demokratik yerel seçimlerinde, yerini asla bulmayacağını bildiğimiz oylarımızı gidip sandığa atacağız.

Bize kalan işte bu.


[1] https://kisadalga.net/yazarlar/ibrahim-ekinci

[2] https://ahvalnews.com/tr/analiz/iktidari-ongorulemezlik-ayakta-tutuyor-uc-yilda-yuzde-25-fakirlestik

[3] https://www.evrensel.net/haber/510696/jeoloji-muhendisleri-odasi-ilicteki-maden-fay-hattinin-tam-uzerinde

[4]https://yesilgazete.org/ilic-altin-madeninde-toprak-kaymasi-cok-sayida-isci-toprak-altinda/  

[5]https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/susurluk-skandali-nedir-3-kasim-1996daki-susurluk-kazasinin-ardindan-neler-yasandi-1999192  

[6] https://www.iklimhaber.org/ilicte-kapasite-artirim-izni-murat-kurumdan/

[7] https://yesilgazete.org/ilic-altin-madeninde-toprak-kaymasi-cok-sayida-isci-toprak-altinda/

[8] https://yesilgazete.org/cevre-bakanliginin-ilicte-cevre-izin-ve-lisans-belgesinin-iptali-ne-anlama-geliyor

[9] https://www.evrensel.net/haber/510696/jeoloji-muhendisleri-odasi-ilicteki-maden-fay-hattinin-tam-uzerinde

[10] https://kisadalga.net/yazar/9-kanadali-altin-sirketi-daglari-deviriyor_93514