Konya’nın Meram ilçesinde yaşayan Karslı Dedeoğulları ailesinden 4’ü kadın 7 kişi 30 Temmuz’da Mehmet Altun tarafından evlerinde katledildi.

Konya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 14 kişi gözaltına alındı ve bunlardan 11’i tutuklandı.

Gelin görün ki bu katliamın ortakları, 3 Kasım’daki ilk duruşmada tahliye edildiler. Irkçı cinayetten bir kişi kaldı içeride.

7 kişinin öldürülmesinde ortaklıkları olanlar ilk duruşmada dışarı çıkartılırken, suçunun ne olduğunu bilmediğimiz Osman Kavala beş yıldır tutuklu yargılanıyor.

GEZİ KORKUSU
Osman Kavala’ya yüklenmek istenilen suç, Gezi Olayları’nı organize etmek/desteklemekti. Buradan tutturamayınca hemen hakkında “siyasi casusluk yapmak”tan yeni bir soruşturma açtılar ve serbest kalmasını önlediler.

Şu garipliğe bakın ki Osman Kavala hakkında yıldırım hızıyla casusluk iddianamesi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz, daha sonra Adalet Bakanı Yardımcılığı’na getirilerek ödüllendirildi.

Belli ki mahkemeye işaret verilmiş… O yargıçlar kuruluna sorulacak çok soru var ama geçelim bu mahkemeyi… Artık biliyoruz ki bazı kişiler veya davalar için normal gibi gözüken özel mahkemeler kuruluyor. Osman Kavala da böyle bir sürecin öznesi durumunda.

Suçu mu?

Suçu yok ama AKP Lideri Erdoğan belli ki Gezi Olayları’ndan çok korkmuş. Bir daha öyle protestolarla karşılaşmamak için kamuoyundaki etkin öğeleri Osman Kavala’yı zindanda tutarak korkutmak istiyor. “Bana karşı çıkarsanız, sizi de Osman Kavala’ya çeviririz!” mesajı veriliyor.

Bu durumda Osman Kavala’ya, Tayyip Erdoğan’ın siyasi rehinesi gözüüyle bakmak yanlış olur mu?

HANGİ MAHKEME?
Kimse bana “Bu davada kararı Erdoğan değil yargı veriyor!” demesin. Biz o yargının nasıl karar verdiğini yakın tarihli kararlarda görmedik mi?

Hatırlayın lütfen: Alman Die Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Deniz Yücel, "terör örgütü propagandası yapmak" ve "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasıyla tutuklanmış, savcılık onun için 15 yıl 3 aya kadar hapis cezası istemişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Deniz Yücel için “Elimizde görüntüler, her şey var. Bu tam bir ajan terörist" suçlamasında bulunmuştu.

Sonra, Almanya Başbakanı Merkel, Erdoğan’ı aramış; “tam bir ajan terörist” olan Deniz Yücel’i bizim bağımsız yargı hemen serbest bırakmış; o da aynı gün Almanya’ya gitmişti.

İşte sözünü ettiğim, normalmiş gibi gözüken özel mahkeme böyle bir mahkemedir.

Aynı komediyi Rahip Brunson olayında da yaşamadık mı? Rahibi tutuklu yargılayan mahkeme, ABD Başkanı Trump’ın Erdoğan’ı tehdit etmesinden sonra hemen fikir değiştirmiş ve casus denilen bu adamı tahliye etmişti.

Erdoğan ve çevresi onu dış güçlerle bağlantılı gösterse bile belli ki Osman Kavala’nın arkasında Merkel veya Trump gibi birisi yok. Mahkemeye onun için kimse olumlu bir şey fısıldamıyor ve tutukluluğu devam ediyor.

İktidarla iç içe geçmiş yargının Türkiye’nin uluslararası saygınlığına nasıl zarar verdiğini görmek isteyenler bu davaya baksalar yeter.

İÇ KAVGA İÇİN YANIP TUTUŞUYOR SANKİ
Yapılanlardan anlıyoruz ki Erdoğan ve çevresi büyük bir korku içindeler.

Çünkü 20 yıllık iktidar sürecinde o kadar büyük yolsuzluklar yapıldı ki… Sadece Türk Telekom’un satılmasını inceleyin, anlarsınız. Yasalar değiştirilerek öyle vurgunlar yapıldı ki… İhale Yasası’nın 19 yılda 192 kez değiştirildiğini düşünün, yeter. Öyle rüşvet çarkları çevrildi ki… 17-25 Aralık tapelerini yeniden dileyin, anlarsınız… Bunların hesabı sorulacak…

Halk artık Erdoğan’ın din-iman nutuklarına inanmıyor. Elinde bir terör işi kaldı. 2015 ortasına kadar işbirliği yaptığı HDP’yi şimdi baş düşman konumuna getirerek ve buradan CHP’yi vurarak oylarını korumaya çalışıyor. Ama aç kalan insanların Erdoğan’ın anlattığı teröre baktığı da yok.

Elde ne var?

Bir iç çatışma çıkartıp 2023 seçimlerini ertelemek ve demokrasinin üstüne şal örtmek.

Ortada fol yok yumurta yokken, muhalefet partilerine, “Sokağa dökülecekmişsiniz! Sizi kaçtığınız yere kadar kovalar, hakkınızdan geliriz!” biçiminde gözdağı vermesinin sebebi bu. Ortamı kızıştırmak, yandaşlarını sokağa indirmek istiyor aslında.

Yetmiyor; kefen edebiyatı yaparak kendisini Menderes’e benzetiyor.

Hiç bilmiyor ki o Menderes, çocuklarının ticarete girmesini yasaklamıştı. Kendisinin çocukları ise denizlerde gemicikler yüzdürüp gemiler dolusu dolar kazanıyor.

İşte bu vurgun-soygun-zulüm düzeni sürsün diye halkın gözünün korkutulması gerek. Osman Kavala’nın başına gelen de bu…

Şu işin garipliğine bakar mısınız? 2003’lerde, 2004’lerde biz “bu Erdoğan’dan demokrat olmaz” diye söz ederken Osman Kavala ve arkadaşları onun masasındaki seçkinler arasında yerlerini almışlar; Erdoğan’ı her yerde övüyorlardı.

Bir kez daha yazalım o zaman: Dünyada din üstünden gidilerek demokrasi kurulmamıştır. Hiçbir siyasal dinci de demokrat olmamıştır.