Türkiye ve dünyada uzun yılların ortalamasına bakıldığında sıcaklığın artması ve yağışların azalması son yılların en etkili kuraklığına sahne oldu. Yaşanan kuraklığa rağmen kısmen de olsa ekinlerini ayakta tutmayı başaran Vanlı çiftçiyi bu kez de son dönemlerde artan sel felaketleri vurdu.

Duvar'dan İdris Yılmaz'ın haberine göre, var olan ekinlerinin sel sonrası yok olduğunu belirten çiftçiler, çektikleri banka kredilerini ödeyemeyeceklerini, iflasın eşiğinde olduklarını dile getirdi. Bazı çiftçiler borçlarını ödemek için meyve ağaçlarını kesip odun niyetine sattığını söylerken, kimisi ise elinde avucunda bir şeyinin kalmadığını ifade ederek haciz korkusu yaşadığını belirtti.

‘YÜZLERCE KİŞİNİN EKMEK YEDİĞİ BU TARLALAR, BOŞ KALDI’
Çiftçiliğin dedelerinden kendisine miras kaldığını ifade eden Haydar Tenik, yüz yıllardır ailesinin çiftçilik yaparak geçimini sağladığını aktardı. Tenik, arazilerini göstererek, "Daha önce gördüğününüz bu alanlarda her türlü sebze ve meyve yetişirdi. Çevre il ve ilçelerden onlarca insan buraya gelir, bu tarlalarda çalışırdı. Ekmek, su yetiştiremezdik, şen şakraktı bu topraklar. Sonra her geçen yıl ektiğimiz tarla sayısıyla birlikte çalışan insan sayısı da azaldı. Çünkü artan zamlar nedeniyle ne tarlamızı ne de çalışanlarımızı doyurabiliyorduk" dedi.

"Şimdi kaç kişi burada çalışıyor biliyor musunuz?” sorusunu yönelten Tenik, gözleri dolarak kendi sorduğu soruya şu cevabı verdi: "Sadece ben ve iki çocuğum. Sadece biz kaldık bu tarlalarda. Bir zamanlar yüze yakın insanın ekmek yediği bu tarlalar artık bizim bile karnımızı doyurmuyor. Her yıl zararla hasat yapıyorum, ailemin çoğu göç etti buradan. Kimisi inşaatlara kimisi ise başka işlere yöneldi. Fakat ben bırakamıyorum ya da toprak beni bırakmıyor.”

'BİRTAKIM ELLER BİZİ ISRARLA TOPRAKLARIMIZI TERK ETMEMİZ İÇİN AÇLIKLA SINIYOR’
Yapılan zamlara para yetiştiremediklerini dile getiren Tenik, “Sanki birtakım eller bizi ısrarla topraklarımızı terk etmemiz için açlıkla sınıyor. Borçlanıyoruz ve emeğimizin tamamını borcun faizine ödüyoruz. Hani Atatürk dermiş ya ‘Köylü milletin efendisidir’ diye. Günümüzde Atatürk’e muhalif olan iktidar, belki de Atatürk’ün bu sözünü boşa çıkarmak için, köylüyü milletin kölesine dönüştürdü. Köylüyü, çiftçiyi, hayvancılığı tasfiye etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Artık ne kadar direneceğimizi bilmiyoruz”

'ALACAK ALICI DA YOK'
Kuraklık ve selin tarlalarını yerle bir ettiğini dile getiren Fahrettin Deniz, bu yıl da ekinlerden beklediği geliri elde edemeyeceklerini söyledi. Deniz, "Gördüğünüz gibi, bu yıl yaşanan sel tarım diye bir şey bırakmadı. Tek umudumuz meyve ağaçlarıydı. Selin ulaşamadığı ağaçları ise kuraklık vurdu. Meyveler istenilen boyuta ulaşamadı. Hepsi cüce kaldı, bu meyveleri alacak alıcı da yok. Ben de mecbur kaldığım için ağaçları kesmek zorunda kaldım. Meyveden kazanamadığım parayı belki odun da kazanır kısmen de olsa borçlarımı öderim” diye konuştu.

'SİGORTA PARASINI NERDEN GETİRİP ÖDEYECEĞİM?'
Doğal afetin yaşanması durumunda Tarım Kredi Kooperatifi’nin çiftçilerin zararlarını ödemekle yükümlü olduğunu hatırlatan Deniz, “Maalesef devletin ekonomisini boşalttıkları için, bu ödemenin yapılmaması konusunda her zaman bir gerekçeleri olmuştur. Benim yaptığım başvuruma verilen cevap, tarlalarımın sigortasız olması. İyi de yapılan zamlar zaten elde ettiğim hasadın maliyetini karşılamıyor. Sigorta parasını nerden getirip ödeyeceğim? Zaten sigorta parasını ödeyecek durumum olsa muhatabım sigorta şirketi olur. Tarım Kredi Kooperatifi ile ne işim olur ki?” diye sordu.

'İFLASIN EŞİĞİNDEYİM’
Yakın zamanda icra memurlarının kapısını çalmayı beklediğini belirten Deniz, “Bankalardan çektiğim kredinin taksitlerini ödeyemiyorum. Elimde avucumda bir şey kalmadı. Bölgemizin en azından afet bölgesi olarak ilan edilmesini beklerdim. Fakat yetkililerin çifte standart anlayışı maalesef bu tür beklentilerimizi hayallerle sınırlı tutacak gibi” dedi.

‘EYLEM PLANLARI KAĞIT ÜSTÜNDE KALIYOR’
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Van Şube Başkanı Engin Işık, Doğu Anadolu Bölgesi'nde yoğun şiddetli bir kuraklık olduğunu ifade ederek, yaşanan bu durum üzerine talepleri doğrultusunda 2017-2018 yılında bir eylem planı hazırlandığını dile getirdi.

Işık, "Bu eylem planı sadece kağıt üzerinde kaldı. Konuyu ilgili makamlarla her tartıştığımız da bir eylem planı hazırlandığı söyleniliyor. Ancak bakıldığında bu eylem planlarının uygulanmadığını görüyoruz. Özellikle bu yıl kuraklık ve sel felaketleri nedeniyle üreticimiz ciddi mağduriyetlerle karşı karşıya. Buna karşı herhangi bir çözüm üretildiğini göremiyoruz. Bu durum sadece üreticiyi değil aynı zamanda tüketiciyi de mağdur ediyor. Yani üretim azalınca bizim bir liraya almamız gereken şeyli, iki-üç liraya almak zorunda kalıyoruz. Bir eylem planı hazırlanırken hem üretici hem de tüketici hakları ele alınarak, bir planlama yapmak lazım. Ve bu planlamayı rafa kaldırılmak için değil, uygulanmak için hazırlanmalıdır. 2017 yılında hazırlanan eylem planı uygulanmış olsaydı bu yıl verim kaybı bu kadar olmazdı. 2017-2018 yılında hazırlanan eylem planı acilen uygulanmalıdır. Aksi bir durumda önümüzdeki yıl üretim daha çok düşecek tabi bu durum tüketicinin cebini de yakacaktır" diyerek önerisini açıkladı.