Komünist Şair Nâzım Hikmet, Kuvâyi Milliye Destanı’nda “Ateşi ve ihaneti gördük” der. Semboliğin ötesine geçen bir anlatımdır, yalın gerçektir. ‘Ateş’ düşmanındır, işgalcinin topu, tüfeğindendir. ‘İhanet’ ise İstanbul’daki Saray beslemelerinden, mandacısından, işgüzarından gelir. Araştırmacı – Yazar Ergün Poyraz’a düzenlenen alçak saldırıdan çok değil birkaç saat sonra, ta 16 Nisan’da matbaaya gidecek olan haftalık Toplumsal’ın sürmanşeti belliydi kafamızda: “Ateşi ve ihaneti gördük!

Halkın parasına çöken şirketlere alışığız. Adrese teslim ihaleler, bu ihalelerdeki usulsüzlükler… Her gün onlarca haber yazıyor ve okuyoruz bu konuda. Ancak bu seferki epey bir farklı. Araştırmacı Yazar Ergün Poyraz, geçtiğimiz hafta başında evinin önünde tam da bu yolsuz firmalardan birinin çalışanları tarafından organize bir saldırıya uğradı. Saldırganlar “aracınıza yanlışlıkla çarptık” diyerek Ergün Poyraz’ı Kuşadası Davutlar Mahallesi’ndeki evinden çağırdı. Ergün Poyraz aşağı indiğinde ise olanlar oldu. Yolsuz firmanın aracıyla gelen maaşlı saldırganlar, 60 yaşındaki Ergün Poyraz’a alçakça bir saldırı düzenledi. Sadece araç değil, saldırı öncesinde ve sonrasında kullandıkları telefon da söz konusu şirkete aitti. Şirket içinde gayet organize olduğu anlaşılan bu saldırıda, saldırganlar işi Ergün Poyraz’ın üstünden arabayla geçmeye çalışmaya kadar ilerlettiler. Neyse ki komşularının müdahale etmesi, yakınlarının feveranı üzerine kaçmakta çareyi buldular. Ergün Poyraz ise, yıllardır sürdürdüğü direnişe yakışır bir direniş daha sergiledi ve iki gün boyunca yoğun bakımda yaşam savaşı vererek ölümü bir kez daha alt etti.

BELEDİYEYİ FİRMAYA VERDİLER
Saldırganların çalışanı olduğu firma ZTB İnşaat. Tam adı ZTB İnşaat Taahhüt Nakliyat Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi olan bu firmanın CHP’li Kuşadası Belediyesi’yle çok sıkı ilişkileri söz konusu. Hatta öyle sıkı ki, Turan Bagı’nın sahibi göründüğü bu firma, CHP’li Kuşadası’nın ihalelerini adeta süpürmesiyle ünlü. Belediyenin açtığı son 17 ihalenin 15’ini almak gibi… Kaldı ki aynı Turan Bagı, daha dört yıl öncesine kadar başka bir firmada gece bekçiliği yapıyordu! Bugünse sahibi olduğu şirket, sadece Kuşadası Belediyesi’nden 100 milyon liralık ihale alan bir yapı haline geliverdi. Burada sona gidip, Ergün Abi’yle gözünü açtıktan hemen sonra yaptığımız telefon konuşmana gideyim. CHP’li Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’i kastederek “Bu adam, PKK iltisaklı bir şirkete önce 750 bin tonluk bir mıcır ihalesi verdi. 750 bin ton mıcırla siz buradan Ay’a dört şeritli yol yaparsınız” dedi Ergün Poyraz. Bu ihalenin iş süresi 300 gündü, aradan 500 gün geçmesine rağmen ortada yarım kilo bile mıcırın olmadığını belirtiyor kendisi. “Ben de belediyeye bunu sordum, Bilgi Edinme Kanunu’na dayanarak” diyen Ergün Poyraz, şirkete yapıldığını belirttiği peşkeşi şöyle aktardı:

“Önceki belediye başkanının döneminde de bordür taşı, parke taşı imal eden bir yer kuruldu. Burası 1 milyon 900 bin liraya mal oldu belediyeye. Mevcut başkan göreve geldikten sonra Kuşadası Belediyesi, bu tesisin üstüne 2 milyon liralık daha harcama yaptı ama söz konusu şirkete 980 bin liraya verdi. Bir de yetmezmiş gibi bu şirketten alım yaptı, 6 milyon liralık. Fakat şirketin gösterdiği adreste folklor derneği çıktı. Yani hayali bir şirket… En son 21 milyon liraya bu şirkete Kuşadası’nın bozulan yollarını yaptırmaya kalktılar. Ama orada çalışan makineler bile belediyeye aitti. Yani sen ihale veriyorsun, hem de 21 milyona. Bir de üstüne araçlarını kullanmaları için tahsis ediyorsun. Bu adam 100 milyon liralık ihale aldı, hiçbir şey yapmadı. 100 kuruş bile harcamadı. Bu paranın Ömer Günel’in kasasına gidiyor, yarısı da PKK’ya gidiyor. Çok açık artık.”

BAŞKAN İŞİN NERESİNDE?
Ayrıca, konu ihale yolsuzluğuyla açıklanabilecek kadar basit de değil. Ergün Abi, gözünü açar açmaz Toplumsal’a yaptığı açıklamada Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel için “Bu Ömer Günel, Atatürk ve Atatürkçü düşmanı bir şahıs. Göreve geldiğinden beri Atatürkçü Düşünce Derneği’yle uğraşıp durdu. Türk kahvesini tanıtan dernekle bile uğraştı. Onları yerlerden etti. Kuşadası Şehit Aileleri ve Gazileri Dayanışma Derneği’ni gecenin bir saatinde yerinden etti. Derneğin yerini gece saatinde düşman karakolunu basar gibi bastı, yıktı. Orada Atatürk ve şehitlerin fotoğrafını çiğnedi bu adam” dedi bir çırpıda. Kaldı ki “CHP’li” belediyenin yaptığı bu hamleler sadece Ergün Poyraz’ın iddiaları da değil. Baştan sona hepsinin haberleri, görüntüleri ve konuyla ilgili mağdur taraflardan gelen açıklamalar var. Ömer Günel ise bu durumları şahsına yapılmış saldırılar olarak görmekte ısrarcı. Poyraz yoğun bakımdayken kendisiyle de görüştü muhabirlerimiz. Ömer Günel Toplumsal’a yaptığı açıklamada “Kendisi Kuşadası Belediyesi'yle ve benimle sürekli uğraşıyor" derken "Bu saldırıyla beni bağdaştırmanız beni üzer. Biz hukuk insanıyız, böyle bir şeyle bizim ilişkimiz olamaz. Ama Ergün Bey’in sürekli saldırgan bir tarzı var" diye de eklemişti. "Bizim belediyeyle iş yapan bir firma var sanırım onların personeli saldırmış" ifadeleriyle durumu özetleyen Günel, "Yani onların üzerinden bize ve başkalarına saldırısı var. Şu anda için olay şundan olmuştur demem mümkün değil. Biz de soruşturmayı takip ediyoruz" şeklinde konuşmuştu.

SESSİZLİKLE ATLATAMAZSINIZ
Ancak… Burada da bitmedi, bitmiyor. Poyraz’a yapılan saldırıya çok üzüldüğünü, süreci de ‘yakından’ takip ettiğini ifade eden Ömer Günel, neden olaydan sonra hiçbir mesaj yayınlamadı? Toplumsal’a verdiği demeçte zaten olayı kınadıklarını belirtmişti. Oysa ortada olan tek açıklama Kuşadası Belediyesi’nin Twitter hesabından yayınlanan ve Kuşadası’nda böyle kriminal olayların yaşanmasına üzüldüklerini belirten basit, iki cümlelik ileti. Ayrıca Ömer Günel, belediyenin hesabından yaptırdığı bu açıklamayı kendi hesabından paylaşmadı bile! Kaldı ki, belediyenin hesabından paylaşılan mesaj da olayın ertesi günü, saldırıdan yaklaşık 16 saat sonra paylaşıldı. Kuşadası gibi 10 milyonluk bir megakentte böyle bir olayın 16 saatte duyulması ve olay hakkında bir kınama mesajı yayınlanabilmesi bile bir mucize! Değil elbette… Belediyenin hesabından yapılan açıklama, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısında olayı kınamasının hemen üzerine geldi. Yani artık Kuşadası Belediyesi olayı daha fazla görmezden gelemedi ve bir açıklama yapma zorunluluğu doğdu.

DİLEKÇE PATRONUN EVİNDE
Yaşanan saldırının gayet organize olduğunu düşündüren bir gelişme de, polisin ZTB İnşaat patronlarının evine yaptığı baskında ele geçirdiği bir belge. Saldırının yaşandığı pazartesi günü, akşam 17 sularında başka bir nedenle görüştüğümüz Ergün Poyraz, bu firmanın yolsuzluklarıyla ilgili olarak belediyeye bir dilekçe verdiğini belirtmişti. Bu dilekçeyi, saldırıdan sonra görüştüğümüz Ömer Günel de kabul etti. Ne var ki, yapılan baskında Ergün Poyraz’ın teslim ettiği dilekçe de patronların evinde bulundu. Ergün Abi, dilekçeyi verdikten sadece birkaç saat sonra saldırıya uğradı evinin önünde. Nasıl oldu da bu dilekçe, birkaç saat içinde patronların evine vardı da şirket çalışanları Ergün Poyraz’a saldırıya geçti? Bu soruyu yönelttiğimiz Ömer Günel “tabii ki tesadüf” derken, belediyede hiçbir sızıntının olamayacağını iddialı bir şekilde dile getiriyor. Yoğun bakımdan çıkan Ergün Abi’nin ilk dikkat çektiği konu da buydu. “Ben bu yaşananları sorduğum için saldırıya uğradım. Hem de hemen sorduğum günün akşamı!” diyen Poyraz, “Ne garip ki, benim belediyeye sorduğum soruların yer aldığı dilekçe, bu şirketin sahibinin evinde yakalandı polis tarafından. Nasıl bir sıkı fıkılık var artık siz düşünün. Yani Ömer Günel, kesinlikle ve kesinlikle bu olayın azmettiricisidir” ifadelerini kullandı.

DİLİNİ YUTAN MEDYA
Basına, gazetecilere saldırı yeni bir şey değil, alışık olmadığımız bir şey hiç değil. Ergün Poyraz’a yapılan saldırıdan sadece birkaç gün önce Kayseri’de yerel bir televizyon kanalına yapılan ülkücü saldırı tüm ülkeyi ayağa kaldırmıştı. Ergün Poyraz’a yapılan saldırıya göre daha geç bir saatte yapılan bu saldırı daha gün devrilmeden yüzlerce haber sitesinde yer almıştı. Poyraz’a saldırı haberleştiren toplumsal.com.tr oldu. Haber ilk anda binlerce okundu. Biz bunun hızlıca gündeme oturacağını, doğalında bir tepki oluşacağını düşünmüştük ama hiç öyle değilmiş. Arkadaşlarımız haberi girdi ve hiçbir yayından saatlerce ses gelmedi. Ülkücü ülkücüye saldırınca üstüne üşüşen kendine muhalif medya, iktidarla, tarikatlarla, cemaatlerle göğüs göğüse yıllarca çarpışmış, Ergenekon kumpası nedeniyle 30 yılla yargılanmış ve 7 yılını Silivri Cezaevi’nde geçirmiş Ergün Poyraz’ı görmedi.

BOYUN EĞMEYENLER DE VAR
Sonra -onlar kendilerini iyi biliyor- muhalif medyanın amiral gemisi diye pozlar kesen bir medya kuruluşu, Poyraz’a saldırı haberini tipik üçüncü sayfa haberini görüverdi, muhalif cenah derin bir ‘ohh’ çekti. Derken, gerçekleri saklayan bu haber, kendine muhalif medyada hızlıca yayıldı. Yine Ergün Poyraz’la aynı dönem olmasa da aynı zindanda bulunmuş çok muhalif gazeteciler ekranlarda saldırıyı değerlendirmeye başladı. Açıp izleyin, hepsinin sesi titriyor, söz konusu CHP’li belediye olunca kelimeler boğazda düğümleniveriyor böyle… Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle iktidarın hedefi olmuş, kitaplar yazmış gazeteciler, saldırıyı şöyle bir kınarken yolsuzluk iddialarını ise gündeme getirmekten bile korkuyorlar. Aynı şekilde, işi basın emekçilerinin haklarını korumak olan basın meslek örgütleri de dut yemiş bülbül. Aradık, uyardık “bu tavrınızı kabul edemeyiz” dedik. Açıkça yazıyorum tarihe not düşülsün diye; 60 yaşındaki Ergün Poyraz gazetecilik yaptığı için öldürülmek istendi ama basın meslek örgütleri, Kuşadası Belediyesi’ninki kadar dahi olsa bile tek ses etmedi. Tam bu noktada, tavrını açıkça ifade eden ve gazetecilik yaptığı ve kamunun hakkını koruduğu için saldırıya uğrayan Ergün Poyraz’a yapılanlara eğilip bükülmeden karşı durduğu için Gazeteci Sedef Kabaş’a bir selam edelim… Ve sözü Poyraz’a bırakalım:

“Toplumsal başta olmak üzere doğru haber veren herkese çok çok teşekkür ederim. Yalan haberler verenler de çok yakında olaylar netleştiğinde rezil olacaklar, rezillikleriyle de kalacaklar.

Kemal Bey’e de (Kılıçdaroğlu) buradan çok çok teşekkürler. Çok çok sağolsun. Zaten ben kendisini de biraz kendime geldikten sonra arayacağım.”


SORUYORUZ...

1) Ergün Poyraz’ın belediyeye sunduğu dilekçe nasıl oldu da birkaç saat içinde saldıran yolsuzların eline ulaştı? Belediye bu ‘tesadüf’ü kamuoyuna duyurmak zorunda.

2) Bir tesadüfler zinciridir, oldu diyelim. Belediye ortada bu kadar şaibe ve cana kast varken söz konusu firmayla işlerini (Saldırı anından bu yana geçen 96 saatte) neden hala bitirmedi?

3) Basın meslek örgütleri, ülkücünün ülkücüye saldırmasını anında kınarken ömrünü yazarak geçirmiş bir meslek emektarına yapılan alçak saldırıyı (Saldırı anından bu yana geçen 96 saatte) kınamak için Ergün Abi’nin ölmesini mi bekledi?

4) Ergün Poyraz ısrarla olayın azmettiricisinin Ömer Günel olduğunu belirtiyor. CHP bu konuda kendi soruşturmasını yürütecek mi?


* Toplumsal'ın 17 Nisan'da çıkan 32'nci sayısında yayınlanmıştır.