“Dilinizi Eşek Arısı Soksun” başlıklı yazımızın sürdürülmesi kapsamında bu yazımızda da kimi örneklere yer vereceğim…

Güzel Türkçemizin sözcükleri kulağımıza son kertede güzel gelirken yad sözcükler ise sanki kulağımızı tırmalıyor. Sözgelimi öz Türkçe yerel demek varken Arapça mahalli ya da Fransızca lokal demek ses evrenimizi yırtıyor. Buradan devinimle yazalım; öz Türkçe yerel yönetim yerine Arapça mahalli idare demek dilimize çıyanlık etmektir. 

Öz Türkçe eğilim demek varken neden Arapça temayül deniliyor?

Öz Türkçe eğilim yoklaması demek varken neden temayül yoklaması deniliyor?

Öz Türkçe seçim sözünü bırakıp yakında Arapça intihap mı diyecekler yoksa?

Öz Türkçe aday sözcüğümüzü bırakıp Farsça namzet mi dememiz istenecek?

Ne üzücü ki şimdilerde güzelim öz Türkçe sonuç sözü bırakılıp yerine Arapça netice sözü yerleştirilmek isteniyor.

Benzer bir biçimde öz Türkçe “sonuç olarak” sözü bırakılıp “netice itibariyle” denilmeye çalışılıyor.

Neden öz Türkçe sözcükler kullanımdan düşürülüyor?

Neden öz Türkçe demeç demek varken Arapça kökenli beyanat deniliyor?

Neden öz Türkçe bildirge demek varken Arapça ve Farsça kırması beyanname yahut Fransızca deklarasyon deniliyor?

Neden öz Türkçe bildiri sözü varken İtalyanca manifesto yahut Arapça tebliğ deniliyor?

Neden öz Türkçe bilgi şöleni sözü varken Fransızca sempozyum deniliyor?

Neden öz Türkçe söyleşi ya da açık oturum demek varken Fransızca panel deniliyor?

Neden öz Türkçe sözcükler yeğlenmiyor da yad sözcükler tercih ediliyor?

Türk diline karşı neden duyarsız davranılıyor?

Evet, neden öz Türkçe duyarlılık demek varken Arapça hassasiyet deniliyor?

Evet, neden Arapça hayat ve kayıp sözcükleri kullanılarak “hayatını kaybetmek” deniliyor da öz Türkçe yaşam ve yitirmek sözcüklerinden türetilen yaşamını yitirmek sözü kullanılmak istenmiyor?

Bütün bu yeğleyişler bilinçli yapılıyorsa ortada apaçık bir satkınlık var demektir. Buna çıyanlık da diyebiliriz. Satkınlara ve çıyanlık edenlere karşı öz Türkçe sözcüklerimizi savunalım, kullanalım ve yaygınlaştıralım. Bu bir ulusal ödevdir.

Gerçek şu ki, Türk diline karşı çıyanlık edenlere kargışta bulunmak (beddua etmek) bir kaçınılmazlıktır. Niyesi dilimiz, ulusal anlamda en kutlu ve en kutsal değerimizdir.

Öte yandan Türk dili konusunda duyarlılık içinde devinip öz Türkçe sözcük kullanmaya özen gösterenlere algış (dua) etmek gerek. Var olsunlar.

Öyleyse Türk diline yağılık edenlere kargış olsun!

Türk diline özen gösterip değer verenlere ise algış olsun!