Son Gazetesi için google'da bir ipucu bulamadım...

Bu da Google'ın ayıbı olsun...
Son Gazetesi, web ofset grubunun yani 1968-1999 yılları arası yayın yapmış Günaydın Gazetesi'ne bağlı akşam üzeri  gazetesiydi...
Sahibi Türkiye'nin en kıymetli gazetecilerinden ve gazete patronlarından Haldun Simavi'ydi...
Simavi, Türkiye'de gazeteciliğin bittiğini hissettiği anda gazeteyi Asil Nadir'e satarak büyük bir hamleye imza atmıştı...
Asil Nadir'in Türkiye'de olamadığı dönemlerde gazete sırasıyla Bekir Kutmangil ve Altın Tabancalı Adam olarak anılan Mehmet Saruhan'a satılarak GÜNAYDIN adına ihanet edildi...
Türk siyasetinin muhalefetine soyunan bir gazete anlamsız kişilere satışının ardından GÜNAYDIN adı sadece güne iyi başlayışı simgeleyen bir slogan oldu...
İşte o saatten sonra Türkiye'de gazetecilik ideallerin dışında bir kavrama dönüştü...
Para dışında hiçbir kaygısı olmayan sermaye sahipleri, gazeteciliği sömürü düzenine dönüştürdü...
"Bana haber getirsin, editörlük yapsın, köşe yazsın ama ben onları sömüreyim bir şekilde para kazanayım" düzeni artık son bulmalı...
Ben SÖZCÜ Gazetesi'nde tüm emekçi arkadaşlarımın haklarını  savunmak adına kafamı taşın altına koyarken, beni satanlarla savaşırken, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) çatısı altında toplamaya çalışırken benimle aynı çizgide duramayan, gazete yönetiminin tehditleri sonucu sendikadan istifa ederek çocuklarına karşı bile utanç duyması gereken arkadaşlarıma hakkımı helal etmiyorum...
Son Gazetesi'nden başladık Beşiktaş'ın sonunu getirmek için çabalayanlara geldik...
Yanlış hoca tercihinde bulunan, ara transferde bile umduğunu bulamayan Beşiktaş sezonu değil, gelecek sezonu bile bitirmeye namzet bir takım hüviyetinde...
Sezon başındaki transferlerde menajerler tarafından kandırılan kulüp, son hoca tercihiyle de hayal kırıklığı yaşattı...
Transferlerin suçlusu olarak Şenol Güneş'i gösterenlerin ve ona ihanet edenlerin şimdi Beşiktaş'ın bu durumunu keyifle izlediklerini sanıyorum...
Bu gün de böyle oldu, bakalım yarın neler olacak...
Hoş kalın, dost kalın...