Gidin Amerika’ya sorun: Sonradan olma, yani toplama bir millet olan Amerikalılar Amerikalı olmakla gurur duyarlar.

Fransızlara sorun: Fransız olmakla övünürler.

Çinliler aynı biçimde kendi milli kimlikleriyle övünç duyarlar.

Gelin bunu bir de Türklere sorun. Türk olmakla övünüyorum diyen insan oranı yüzde onu bulmaz.

Niçin?

Nasıl oluyor da bu millet kendi ulusal kimliğinden utanır hale geliyor?

Bu sorunun cevabı, Türkiye’de milliyetçiliğin tarihinde gizlidir.

SİYASAL MİLLİYETÇİLİK HASTALIĞI
Türk milliyetçiliği 19. Yüzyıl’ın sonlarına doğru, antiemperyalist bir ideoloji çevresinde şekillendi. İttihat ve Terakki Partisi bunu bir devlet ideolojisine çevirmeye çalıştı. Bu partinin karşısındaki, o zamanın AKP’si sayılan Hürriyet ve İtilaf Partisi ise siyasal dinciliği temel alıp Türkçülüğe saldırdı.

1923’te kurulan yeni Cumhuriyet yönetimi, Osmanlı’daki ümmetçi ideolojiye karşı Türkçülüğü toplumun temel dokusu yapmaya çalıştı. Öyle ki ilk büyük anayasamız olan 1924 Anayasası “dini ve ırkı ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü Türk kabul etti.”

Böylece, ırkçılığı, dinciliği, mezhepçiliği dışlayan devrimci bir devlet kuruldu. Türkçülük, ümmetçi gericiliğe karşı laik bir kimlik olarak yükseltildi. Azınlıkların elindeki ekonomi Türklere aktarıldı; emperyalist sömürüye son verildi. Bu değişimleri durdurmak için Doğu’da üç isyan (1925-30-37) çıkartıldı ama devrimci cumhuriyet devrimci ordusuyla bunları bastırdı. Toplum eğitilerek çağdaş bir konuma getirildi. Bu milli ve laik devlet elbette ki iç ve dış gerici güçlerin işine gelmiyordu.

İkinci Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında Türk milliyetçiliği kültürel ve tarihsel kökünden kopartılarak siyasal dinciliğin emrine verildi. Devamında MHP kurularak Türkçülük iyice siyasallaştırıldı ve aşırı bir kümenin dünya görüşü imiş gibi kötülenerek çapı küçültüldü.

1970’lerde MHP yöneticileri, ABD’nin “Yeşil Kuşak” projesinin elemanları gibi çalışarak ülkeyi iç çatışmaya sürüklemede etkin rol oynadılar. Bu dönemde, partili gençlerin vatanseverlik duyguları kötüye kullanılarak Ülkücüler ile solcular sokaklarda dövüştürüldü. Yoksulların çocukları yok edilirken aralarında Tayyip Erdoğan’ın da bulunduğu siyasal dinci AK Gençlik’in önü açıldı.

ABD’nin planı doğrultusunda Türk milliyetçileri denilenlerin çatışmanın kanatlarından birisi haline getirilmesi sonucunda toplumda Türklükten uzaklaşma duygusu ortaya çıktı.

Alparslan Türkeş’in ölümünden sonra MHP’nin başına geçen Devlet Bahçeli, geçmişte yaşananlardan ders almış gibi davrandı, çatışma dürtüsünü törpüledi; bu yüzden de partinin oyu 1990’ların sonunda en yüksek düzeye çıktı.

TERSİNE DÖNDÜ
1970’lerde Türkiye’de iç çatışmanın en baskın elemanı gibi gözüken MHP’nin Devlet Bahçeli yönetiminde makul çizgiye çekilmesini biz de Akşam ve Güneş gazetelerindeki yazılarımızla desteklemiştik.

Gel gör ki 2015’ten sonra o Bahçeli gitti, yerine, dün, “Tu kaka!” dediğine bugün “Efendim!” diyen birisi geldi.

1970’lerde CHP’ye “Gomonisler!” diye saldıran o çizgi son bir yılda MHP’ye yeniden egemen oldu. Şimdi Sayın Bahçeli, CHP’yi teröristlikle, yıkıcılıkla suçluyor ve onları sokağa inerek susturmakla tehdit ediyor.

Ne oluyor Sayın Bahçeli? Hesapta yeni Maraşlar, yeni Çorumlar, yeni Sivaslar mı var?

Biz, sizi “sağduyunun sesi” olarak görürken “çatışmanın sesi” mi olmak istiyorsunuz?

Amacınız, 1970’lerin sonunda olduğu gibi yeni bir darbe mi?

KİM VATAN HAİNİ?
Bu ülkenin askerine, polisine, memuruna silah çeken elbette vatan hainidir.

Ama biraz aklı olan anlar ki bu millet, PKK’yı tükrüğüyle boğar. Yakın siyasal tarihimizi tarafsız gözle analiz edenler görürler ki ülkemizi yönetenler, PKK’yı bilerek-isteyerek iş başında tuttular. PKK, Amerika ile Türkiye’yi yöneten Amerikancı kadronun projesi olarak, sola karşı devreye sokuldu. Halen de böyle bir operasyon aleti olarak kullanılıyor. Başa geçenler; PKK’yı göstererek demokrasiye darbe yaptılar. Yani, iktidarı ele geçiren AKP ve onun destekçisi MHP; PKK bitsin istemez. Çünkü PKK bitirilirse bunların elinde millete verecekleri bir siyasi program kalmaz.

PKK bu millete diz çöktüremez, devletimizi yıkamaz.

Ama Sayın Bahçeli PKK üstünden asıl yıkıcıları gizliyor.

Bu milletle, yani Türk milleti ile savaşan asıl tehlikeli güç, bizzat AKP’dir. AKP’nin ideologları, en önemli isimleri Türk ve Türklüğe ne kadar düşman olduklarını yıllardır çekinmeden söylediler. Bütün milliyetçiliği ve elbette ki Türk milliyetçiliğini ayaklar altına alan Erdoğan değil mi? MHP’nin milliyetçiliğine “kafatasçılık!” diye saldıran o değil mi? Ülkücülere, “Ulumayı bilirler, Fatiha’yı bilmezler!” diye saldıran Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa Tayyip Erdoğan mı?

İstanbul’un CHP’li belediye başkanını istifaya davet eden Sayın Bahçeli lütfen cevap ver: Türkiye Cumhuriyeti ile 100 yıllık hesaplaşmadan söz eden anakent belediye başkanı, CHP’li mi AKP’li mi? Devleti ele geçirmiş olan AKP’lilerin bu cumhuriyetle hesaplaşma projesi PKK’dan daha tehlikeli değil mi? Bu tehlikeye niye hiç değinmiyorsunuz Devlet Bey?

Sayın Bahçeli! İskilipli Atıf haini için tören düzenleyen belediye, CHP’li mi AKP’li mi?

TSK’ya bunca kumpası CHP mi yoksa sizin gözü kapalı desteklediğiniz Erdoğan yönetimi mi kurdu?

Sayın Bahçeli! Askerin PKK’ya operasyon yapmasını Kemal Kılıçdaroğlu mu önledi?

Oslo’da PKK temsilcileriyle pazarlık yaptıran, o terör temsilcilerine “Bölgede istemediğiniz yönetici varsa halledelim!” diye garanti verdiren Kılıçdaroğlu muydu yoksa sizin Erdoğan mıydı?

Andımız’ı kim kaldırttı Sayın Bahçeli? Siz nasıl Türk milliyetçisiniz ki “Türk’üm!” denilmesini yasaklayan karara daha sonra arka çıktınız?

Sayın Bahçeli, PKK’dan söz etmenizi anlıyorum; doğrudur da şu IŞİD liderlerinin tümünün Türkiye’nin kontrol ettiği sınır noktalarında ABD’liler tarafından öldürülmeleri bizim tarafın terör koruyuculuğu yaptığı konusunda sizi hiç mi kuşkulandırmıyor?

EKMEK KUYRUKLARI
Sayın Bahçeli, bu devleti üç buçuk eşkıya yıkamaz ama içeriden provokasyon yapılırsa, Gök Tanrı göstermesin, yıkıma gideriz. Hunlar, Gök Türkler, Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve öbür Türk devletlerini dış güçler değil, iç güçler yıktılar.

Osmanlı Devleti’ni ise Saray yönetiminin lüksü ve borçlanarak ülkenin ekonomisini Batılılara teslim etmesi yıktı. 2. Abdülhamit’in Düyun-ı Umumiyesi ile sizin destek verdiğiniz Erdoğan’ın (3. Abdülhamit Han Hazretleri) Varlık Fonu, bire bir aynı. Cumhuriyet’in ekonomik kurumlarını emperyalistlere peşkeş çeken bu işe niye sesiniz çıkmıyor?

Devletimizin limanları, fabrikaları, hatta toprakları yabancı para babalarına satılırken susmanız nasıl bir devletçilik oluyor Devlet Bey?

Sayın Bahçeli, bu devleti PKK yıkamaz ama ekmek kuyrukları yıkar. Sizin de desteğinizle Türk milletini bir lokma ekmeğe muhtaç bırakan AKP, tarımı yıkmaya devam ediyor. Size oy veren kesimleri savunacak tek söz edemiyorsunuz? Neden?

Millet soğuktan donarken partizan müteahhitlere milyarlarca dolar kaynak aktaran Erdoğan’a tek uyarıda bulunamıyorsunuz? Bu milletin açlığı, yoksulluğu sizi hiç mi ilgilendirmiyor Sayın Bahçeli?

Fakir fukaranın çocukları Kuran kurslarında, tarikat yurtlarında tacize-tecavüze uğrarken susup CHP’yi milli ahlaka karşıymış gibi göstermeye uğraşmanız yanlış değil mi Sayın Bahçeli?

Acaba Tanrı Dağları’nı bırakıp Hira Dağı’na hicret etmenizin bunda hiç mi payı yok Sayın Bahçeli?

Lütfen kamuoyu yoklamalarına biraz bakın. Sözlerinizin millette bir karşılığının kalmadığını, muhalefeti sokakla tehdit etmenizin kamuoyunda karşılık bulamadığını, partinizin giderek tükendiğini görün.

Bu tek yanlı ve düşmanlaştırıcı tutumunuzla kendinize değil MHP’ye de yazık ediyorsunuz.

Türkler ekmek kuyruğunda, Türk düşmanları saraylarda Devlet Bey!

Sizi, sarayın değil Türk milletinin yanına bekliyoruz.