Son ayların en çok tartışılan partileri, CHP ile İYİ Parti oldu. CHP hızla kendisini toparladı ama İyi Parti daha da dağınık görüntü vermeye başladı.

Partinin iç sorunu gibi gözüken bu süreç, aslında Saray’da planlanmış; işin içine istihbarat birimleri ile çok ciddi paralar/çıkarlar sokularak İYİ Parti karıştırılmıştır.

Bu geriye gidişte, İYİ Parti Lideri Akşener’in patlayan sorunlara sakin bir kafayla çözüm bulma çalışması yerine şiddetli bir reddiye ile muhataplarını ağır biçimde suçlaması da etkili oldu. Belliydi ki kendisini çok haklı görüyordu; iftira ile karşı karşıya bırakıldığını düşünüyordu. Böyle olunca Sayın Akşener’in tepkisi, sorunu parti içindeki bazı isimlerle sınırlı gören tepkiden öteye gidemedi.

Sürece dışarıdan bakan birisi olarak ben bile çok açık olarak görüyorum ki: İYİ Parti’de yaşanan kargaşa ve kavganın kaynağı Beştepe Sarayı’dır. Hem MHP Lideri Bahçeli hem de Erdoğan birçok kez İYİ Parti’ye Millet İttifakı’ndan ayrılma çağrısında bulunmuşlardır. Akşener’i bizzat hedef alan bu davetlere olumlu cevap alınmayınca şiddetli hakaretler gelmiştir.

Genel seçimlerde İYİ Parti’nin beklenen oyu alamaması üzerine Saray yönetimi İYİ Parti’nin içine yeniden el atmış; buradaki bazı milletvekillerini ayartarak partiyi sarsmıştır. Yaşanan karşılıklı suçlamaların artmasıyla İYİ Parti’den ayrılanlar AKP’ye geçmeye başlamışlardır. Bu da önceden planlanmıştır.

AKŞENER YANLIŞ OKUDU
Partinin lideri Meral Akşener, bu gelişmeleri yanlış okudu. Partinin oy yitirmesini durdurmak için AKP ile mücadele etmek yerine CHP’yi hedef tahtasına koydu. Yakınlaşan yerel yönetim seçimlerinde işbirliği yapmayı reddetti. “Hür ve müstakil!” siyaset yapacaklarını söyleyerek Millet İttifakı kavramını yıktı. Bu haliyle de niyeti öyle olmasa bile AKP-MHP ittifakına su taşıyan eleman konumuna düştü.

Hür ve müstakil kavramıyla Atatürkçü değil siyasal İslamcı kanada katıldığını da vurgulamış oldu. Türkçe yerine Arapça kavramlara sarılmaları da bunun en açık kanıtı oldu. Zaten, bu çağda kendi tarihinden birisinin değil de “Ömer’in yolundayız!” diye ortaya çıkmaları, İyi Parti’deki ideolojik karmaşayı ortaya koymuştu.

SEÇMEN BUNU ANLAYACAKTIR                                      
İyi Partili seçmenin bir kısmı Kılıçdaroğlu CHP’sinin gerici politikasını beğenmeyen Türkçü-Atatürkçü seçmenden oluşmaktadır. Bir bölümü de MHP milliyetçiliğinin Saray ile işbirliğine tepki gösteren milliyetçi seçmendir. Önemli bir kısmı da geleneksel değerlere bağlı ama AKP’ye karşı olan seçmendir. 

Sayın Akşener, siyaseti okurken tabanının yapısını dikkate almayarak yanlış yapmıştır. Bu seçmen kitlesinin AKP’nin işine gelecek biçimde bir tercih yapması çok zor gözükmektedir. Bu yüzden Sayın Akşener’in “Hür ve müstakil” tavrının Erdoğan’a hizmet edeceğini bu seçmen görecektir ve yerel seçimlerde oyunu bu duyarlılıkla kullanacaktır…

Yeter ki CHP bu tepkileri doğru yönetecek adaylar bulabilsin ve genel merkez de İyi Parti tabanına sıcak seslenmelerini sürdürsün…

YANARDAĞ HAKLI ÇIKTI
Genel seçimlerden sonra Meral Akşener ve İYİ Parti yönetimine sert eleştirilen yöneten yazar Merdan Yanardağ ne yazık ki haklı çıktı. Sayın Yanardağ sürekli olarak “İyi Parti, CHP’ye kaybettirmek için çalıştı!” iddiasında bulunuyordu. Geldiğimiz noktada somut durum bu iddianın doğru olduğunu gösteriyor. CHP yönetimi bir biçimde bunu İyi Parti seçmenine duyurmalı ve “Birlikte kazanalım!” gibi bir sloganla tabanda birliği inşa etmelidir.

Unutulmasın ki eğer yerel yönetimleri, örneğin İstanbul’u AKP kazanırsa Türkiye bu saklı diktatörlükten açık diktatörlüğe geçecek ve ülkemiz Afganistan türü bir rejime sürüklenecektir.

31 Mart seçimleri sadece yerel yönetim seçimleri olmayacak aynı zamanda rejim seçimi olacaktır…