Az uyurum dolayısıyla az da rüya görürüm...
Bazı insanlar tanırım rüyalarını film tadında ballandıra ballandıra anlatır (arada bilgilendirmek lazım 'cümlenin girişine çoğulla başlamışsan sonunda tekil kullanılır.'Bazı insanlar' demişsen 'anlatırlar' olmaz 'anlatır' olur)...
Neyse,derse ara verip rüyaya devam edelim...
Ender gördüğüm rüyalardan biri... Bu rüya beni çok sevdiğim bir insanla buluşturdu...
Gençliğimiz onun şarkılarını dinleyerek geçti...
Şarkılarında hep özlem vardı,tükenmişlik vardı,sitem vardı,karamsarlık vardı...
Öyle Şarhoş Olsam Ki,Benim En İyi Dostum İçkim Sigaram,Kadınım,Kim Ayırdı Sevenleri,Çık Git İçimden,Her Akşam Votka Rakı ve Şarap hep Tanju Okan'ı anlatan şarkılardı...
Özlem,hasret,
sitem,karamsarlık kokan şarkılar...
Dönelim yine rüyama...
Rüya bu ya rahmetli Okan ile uzun uzun sohbet ettik...
Yaşadığı sıkıntılardan,
oğlundan,müzik hayatından,Urla belediye başkanlığına  önce bağımsız sonra ANAP'tan aday olmasına kadar konuştuk...
Ben az rüya görürüm ama rüyamın içinde de rüya görürüm...
Rüyamın içindeki rüyamda 'Tanju Okan ile sohbetimiz bitmesin' hayalleri kuruyorum...
O ne birden kendimi bir akaryakıt istasyonunda görüyorum... 
İşte o an uyandım 'şarkı söylemeyi beceremem ama çok iyi dinleyiciyim'...
Bu arada  dudaklarımın arasından bir şarkı dökülüyor...
Bir Tanju Okan şarkısı bu...
Ancak yukarıda yazdığım şarkılarının hiçbiri değil...
Şarkının nakaratı dilime dolanmış...
"Koy koy koy koy 
Koy koy koy koy
Doldur bak efkarlandım yine bu gece
Koy koy koy koy
Koy koy koy koy"...
Tabii ki rüya sonlandı, Tanju Okan gitti biz de gerçeklerle yüzleştik...
Rüya tabirlerine inanmam bana hep aldatmaca gibi gelir bu tabirler...
Rüyanın, yaşadıklarımızın uykumuzun arasına sızması olduğunu bilirim...
O yaşananların bir bölümü de benim rüyama sızmış olsa gerek...
Uyku sersemliği geçince haber sitelerine bir bakarım ki motorin 40 liraya dayanmış,
dayanmış hafif kalır adeta 'bu beni kesmez,ben daha yükseklere çıkmak istiyorum' diyor adeta...
Aslında rahmetli Tanju Okan rüyamda beni uyarmış 'zam gelecek depoyu doldur' diye 
ama ben anlamamışım...
Ben doldurmayı anlamadım ama Türk takımları Avrupa kupalarında rakip kaleleri gol ile doldurdu... Galatasaray,
Beşiktaş,
Fenerbahçe,
Adana Demirspor rakiplerini gole boğdu...
Beşiktaş,Tirana maçlarındaki silik futbolunu Neftçi maçının ilk yarısında bir nebze olsun silerken hem umut hem karamsarlığı bir anda sahaya yansıttı...
Karamsarlık yedek kulubesinde...
Beşiktaş'ın en büyük eksikliği kaliteli yerli oyuncularının olmaması... Mert,Onur ve Salih dışında bir de hakkını yememek lazım Mehmetçik Necip dışında güvenilir yerli ayaklarının olmaması...
Şenol hoca genç oyunculara şans vermiyor eleştirilerine maruz kalıp Semih, Ege ve Oğuzhan'ı oyuna sokunca Beşiktaş sahada dengeyi kaybetti...
Büyük takım,büyük oyuncularla oynar...
Çok yetenekli olsa da pişmemiş oyuncu her zaman handikaptır...
Bu arada benim düşündüğümün çok fazlasını Şenol hoca mutlaka düşünüyordur...
Bu günlük bu kadar yeter...
Bir başka rüyamda Nazım Hikmet ve Edip Akbayram'ı görmek ve Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar şarkısı ile uyanmayı umuyorum...
Hoş kalın,
dost kalın...