SOL HABER'den ÖZKAN ÖZTAŞ'ın haberine göre, AKP'nin Dışişleri Bakanlığı'nda Hakan Fidan tercihi, Arap basınında bir makas değişiminden ziyade süreklilik olarak tarif ediliyor. 

DIŞ POLİTİKADA SÜREKLİLİK MESAJI

 Özellikle Fidan'ın Ortadoğu'daki geçmiş mesaisinden elde ettiği deneyimin de gelecekteki çalışmalar noktasında AKP için bir avantaj sağlayacağı ifade ediliyor. Erdoğan'ın Akdeniz'deki enerji politikalarını ve Ortadoğu'daki politik hedefleri açısından en uyumlu ve işlevsel kadronun atandığı yorumları öne çıkarken aynı zamanda hiçbir şeyin 2010'lu yıllardaki haliyle sürüdürülemeyeceğinin altı çiziliyor. The New Arap'ın yorumuna göre Hakan Fidan'ın Milli İstihbarat döneminde yaptığı çalışmalar Dışişleri Bakanlığı görevinde ona fayda sağlayacağa benziyor.

ENERJİ POLİTİKALARI ÖNEMİNİ ARTIRACAK

Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanlığı görevi aynı zamanda AKP'nin ajandasındaki doğalgazın Avrupa'ya transferi sürecinde Türkiye'nin önemli bir rol üstlenmesi ve nükleer santral inşaatında kritik aşamanın geçildiği döneme denk düşüyor. Ukrayna-Rusya savaşı ile birlikte uluslararası alanda üstlendiği rolü genişletmeye çalışan Türkiye, aynı zamanda Rus gazının Avrupa'ya transferi noktasında da ev sahibi olabileceğini belirtmişti. 2022 yılının sonlarına doğru yapılan görüşmelerde Putin ve Erdoğan bu başlıkta bazı demeçler vermiş ve Avrupa'da yaşanan doğalgaz ve enerji sorunun bu şekilde alternatif rotalar kurularak telafi edilebileceği ifade edilmişti.

Fidan'ın Dışişleri Bakanlığı sürecinde özellikle enerji politikalarındaki mesaisinin belirleyen gündemlerden birisi olması bekleniyor. Akdeniz'deki enerji politikaları çekişmesi, Irak sınırındaki petrol arama çalışmaları ve Rus gazının transferi ile Mersin'deki nükleer santral inşaatında belli bir aşamaya geçilecek olması Türkiye'nin uluslararası politikalarında önemli ödev listesini oluşturacak.

Arap basınında bu başlıkta dikkat çekilen bir diğer gösterge ise Rusya ile Türkiye arasında özellikle Rusya-Ukrayna savaşı döneminde başlayan ticari canlılık. 2022 yılında Rusya ve Türkiye arasındaki ticaretin cirosu 34,73 milyar dolardan 68,19 milyar dolara yükseldi. Dışişleri mesaisinde iki katına çıkan bu ticari canlılığın sürdürülmesi Fidan'ın önemli mesailerinden biri olacak deniyor. 

El İstiklal gazetesine konuşan Usame Fouad, aynı zamanda Hakan Fidan'ın devraldığı başlıklarda enerji politikalarıyla da bağlantılı olarak bazı zorluk derecesi yüksek gündemlerinin de önünde olduğunu ifade ediyor. Azerbaycan-Ermenistan savaşında Türkiye'nin üstlendiği rol ile birlikte Rusya-Ukrayna savaşındaki Türkiye'nin pozisyonu ve NATO başlığı Fidan'ın zorlu ödevleri arasında gösteriliyor.

MÜLTECİ BAŞLIĞI SÜRECİN ÖNE ÇIKAN GÜNDEMİ OLACAK

Türkiye ile Suriye arasındaki yeniden temaslar ve görüşmeler son birkaç yılda kamuoyunun gündemine tekrar düşmeye başladı. Özellikle Rusya arabuluculuğu vesilesiyle bir araya gelen askeri ve istihbarat görevlilerinin toplantıları basına yansımış ve AKP kurmayları tarafından da doğrulanmıştı. 

Mülteci konusu hem Suriye ve Esad ile ilişkilerin normalleşmesinin bir başlığı hem de Türkiye'de uzunca bir süredir iç politikanın bir başlığı. 2022 yılında yapılan Suriye İstihbaratı ile MİT arasındaki görüşmelerde ele alınan başlıklardan birisi olarak tarif edilen mülteci konusu, Fidan'ın Dışişleri Bakanlığı görevinde de devam edeceğe benziyor. Arap basını aynı zamanda Fidan'ın en deneyimli olduğu sahalardan birisi olarak da Suriye'yi işaretliyor. Dolayısıyla bu tür başlıklarda AKP açısından akla gelen en uygun isim olduğu ifade ediliyor. 

AKP'nin, özellikle seçim döneminde muhalefetin "Mültecileri göndereceğiz" söylemini yükseltmesiyle birlikte mülteci konusuna ek girdiler yaptığı biliniyor. 

ESAD GÜCÜNÜN DORUĞUNDA

2010'lu yıllarla birlikte Suriye'de tırmanan savaş ve cihatçı grupların ABD destekli saldırıları karşısında direnen Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, AKP ile masaya oturmak konusunda görece daha pozitif bir zemine sahip. Ancak aynı zamanda savaşın verdiği zarar ve yıkımın boyutları hesaba katıldığında da gerek ekonomik gerekse askeri anlamda dayanma gücünün de sınırlarına erişmiş görünüyor. 

Bu bağlamda Esad aynı zamanda çözümün hızlıca olmasından yana. Ya da bir diğer ifadeyle işine yaramayacak bir çözüm önerisi için zaten kaybedeceği birçok şeyi kaybetmiş bir sahada daha cesur adımlar atabilecek pozisyonda. 

Esad, Türkiye'nin Suriye'deki topraklardan çekilmediği durumda herhangi bir sürecin başlama şansının olmadığını yineliyor. Ancak bir yandan da mülteci başlığının bu kapsamın dışında tutulduğu iddia ediliyor. Zira hem Türkiye'nin politik olarak hassas bir noktaya evrilen mülteci sorununa kısmen de olsa bir çözüm önermesi bekleniyor hem de yine çeşitli yorumlara göre savaşlar nedeniyle Suriye'de azalan emek gücünden dolayı Esad geri dönecek Suriyelilere ihtiyaç duyuyor. El İstiklal gazetesi bu süreci Türkiye'nin komşularında çıkardığı yangını söndürme çabası olarak okuyor.

Erdoğan'ın seçimi kazanmak için her yolu denediği ve gerekirse Esad ile "kur yapmayı" göze aldığı Arap medyasında yer almıştı. Seçimlerden birkaç gün önce The Arap News'te çıkan habere göre Çavuşoğlu'nun İran, Rusya, Suriye Dışişleri Bakanları ile yan yana geldiği toplantının gündemlerinden önemli bir kısmını Türkiye'nin Suriye'deki varlığı ve mülteci konusu oluşturmuştu. Çavuşoğlu'ndan koltuğu devralan Fidan'ın süreci nasıl ilerleteceğini ise önümüzdeki günler gösterecek