“MEB Eğitimde Enkazın ‘Ak Kitabını Yayımladı”1 başlıklı yazıdan kısa bir süre sonra gelen bir mesajda şöyle yazıyordu: Merhabalar hocam, yeni yapılmış bir okulun rezilliği haber konusu olabilir mi?

Elbette olabilirdi. Çünkü haber konusu olabilecek asıl gerçekler hayatın içindeydi. MEB’in ‘Ak Kitabı’nın içindeyse yalnızca rakamlar, sayılar ve istatistiki tablolar vardı. Lakin hiçbir gerçek yoktu.

“Şu” diye gösterilebilen gerçek varlıklar ve olaylar, insan zihninden bağımsız olarak zamanda ve mekânda var olan sürekli değişen şeyler olmaları hasebiyle doğal ve toplumsal gerçekliğe aitti. Ve hiçbir gerçek, hiçbir kitaba, hiçbir habere sığmazdı. Tıpkı aşağıda yazacaklarıma konu olan gerçekler ve gerçeklikler gibi…

Yukarıda aktardığım mesajla kurulan iletişim ilk adımdı. Ardı sıra konuya ilişkin gelen bilgi, belge ve görsellerle işte bu yazı şekillenmeye başladı.

‘Uzman’ Bir Müdür

Yer, İstanbul’du. Konu İstanbul Esenyurt’ta bir okul… Lakin sıradan bir okul değil. En azından kâğıt üzerinde…

Hem “Pilot Okul”du hem de “Proje Okulu”… Hatta “Proje Okulları” içinde de özel bir “Proje Okulu”... Adı ise “Aydoğan Öztiryaki TİM SANDER Dış Ticaret Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi”... Ne kadar ‘özel’ olduğu adından bile anlaşılıyordu.

Elbette böylesi özel bir okul sıradan birine teslim edilemezdi. Hele hele söz konusu okul MEB’in “ulufe tarlası” olarak nitelenen proje okullarından biriyse…

Her ne kadar okul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olsa da müdürlük koltuğunda oturan kişi coğrafya öğretmeniydi. Ama dert değildi. Çünkü o kadar kusur kadı kızında da bulunurdu. Ne önemi vardı ki… Keşke tüm kusurlar bundan ibaret olsaydı.

Eylül Ayında Teslim Alınan Bina

Veli ve öğrencilerin anlattıklarına göre, müdür koltuğunda bir coğrafyacının oturduğu bu “ulufe tarlası”nda sorun sorun üstüneydi.

Okulun geçmişi 2016 yılına uzanıyorsa da yeni bina 2021-2022 Eğitim Öğretim yılı başında, yani Eylül ayında ‘teslim alınmış’tı. Lakin daha inşaat işleri bile tamamen bitmeden ‘teslim alınan’ ve sonra da inşaat sürerken eğitim öğretim faaliyetinde kullanılmaya başlanan binanın açılışı yapılamamıştı.

İşte, Milli Eğitim ‘Bakan’ı Mahmut Özer’in de katılacağı, mostralık pozların verileceği ve kare kare fotoğrafların çekileceği bu açılış için 16 Aralık Perşembe günü belirlenmişti. Belirlenmişti belirlenmesine ama…

İşe Rahmet Karıştı

İşte o “ama” işleri karıştırmıştı. Rahmet yağdıkça üç ay önce ‘teslim alınan’ ve eğitim öğretim hizmetine sokulan yepyeni bina kısa zamanda rahmetlik olmaya başlamıştı.

Her yağmurda, çatısı ve tavanından pencerelerine ve duvarlarına dek su sızıyor, elektrik panoları ıslanıyor, bazı atölyeler sular altında kalıyordu. Bu kez de öyle olmuştu. Açılış günü yaklaşırken yine yağmur gelip çatmıştı. Bazısı kurulmuş, bazıları ise kutusundan bile çıkarılmamış bilgisayarlar sular altında kalmış ve her biri çöpe dönüşmüştü.

Eğitim öğretim sürecindeki aksaklık ve sorunlar bir yana, fiziken yaşanan bu sorunlar, yalnızca öğrencileri ve velileri değil, bazı idarecileri bile illallah edercesine yakınır hale getirmişti.

Kimisi, yepyeni okulun üç ayda pencere, menteşe ve kapı kollarının kırıldığından, sınıf ve koridor duvarlarının kir içinde kaldığından yakınıyordu. Kimisi ise üç ay önce ‘teslim alınmış’ olsa da ‘bakan’ gelecek ve açılış yapılacak diye yeni baştan boyanan duvarların derdindeydi. “Duvarlarda yağlı boya var” diyor ve ardı sıra “Çocuklar dokunmasın!” diye ekledikten sonra altını çizercesine vurguluyordu: Bu konu önemli!

Kimisi üç gündür kaloriferlerin yanmadığını, öğrencilerin ve öğretmenlerin üşüdüğünü belirtirken, kimisi okulun her yerinde yağlı boya yapılıyor ve boya kokusundan içeride durulmuyor, diyordu.

Bu koşullar altında açılışta zevahiri kurtarmak için telaşlı ve hummalı çalışma sürerken; başka birileri “ulufe tarlası”ndaki okulda yaşanan disiplinsizliğin hangi boyutlara ulaştığını dikkat çekercesine, 16 Aralık’a kadar öğrencileri disipline etmekten söz ediyordu: Hem de tüm öğrencileri kılık kıyafetinden saçına sakalına kadar disipline etmek. Ve öğrenciyi öğrenci yapmak!

Ücretli Öğretmenler Angaryaya Mahkûm

Kâğıt üzerinde “Proje Okulları” içinde özel bir okul olan Aydoğan Öztiryaki TİM SANDER Dış Ticaret Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde, 943’ü erkek, 259’u kız olmak üzere, toplam 1202 öğrenci vardı. İdareciler hariç, kadrolu-sözleşmeli statüsüne sahip öğretmen sayısı ise 11’di.

Yukarıda belirtilen sayılardan da anlaşılabileceği gibi, okulda yapılan ya da yapıldığı iddia edilen eğitim öğretim faaliyetinin yükü, birçoğunun asgari ücret kadar bile maaş almadığı ücretli öğretmenlerin omuzlarındaydı.

Ücretli öğretmen demişken şunu da belirteyim: Kadrolu-sözleşmeli öğretmenler gibi, ücretli öğretmenlere de haftada iki gün nöbet görevi veriliyordu. Kadrolu-sözleşmeli öğretmen ve idareciler bu görev karşılığında ücret alıyorlardı. Ancak iddialara göre, okul idaresi ve Milli Eğitim bu nöbetler karşılığında ücretli öğretmenlere herhangi bir ödeme yapmıyordu. Yani onları angaryaya mahkûm ediyorlardı. Oysa angarya olarak çalıştırmak Anayasal bir suçtu.

Lakin MEB’in ‘Ak Kitabı’nda bunların hiçbiri yazmıyordu. Ve asla yazmayacaktı. Ne de olsa bu ülkede ve toplumda MEB, en çok ahlâktan, ahlâki değerlerden, etikten, değerler eğitiminden, dinden, imandan, doğruluk ve dürüstlükten söz edilen kurumlardan biriydi. Merkez teşkilatından taşra teşkilatının en alt kademelerine dek hiçbir yöneticisi, bürokratı, müfettişi, müdürü ve öğretmeninin yalan söylemediği ve asla haram yemediği kurumlardan biri… Böylesi nadide bir kurumun hangi ‘Ak Kitabı’nda bunlar yazabilirdi ki…

Müjdeli Haber

“Haram yemek” demişken; tüm iddialara rağmen, şu ana kadar “Kirli işler yapan Harama bulaşan Haramzadelerle çalışmayacağız" deyip demediği bir türlü açıklık kazanamayan Milli Eğitim ‘Bakan’ı Mahmut Özer’i anmadan bu yazıyı bitirmek olmaz. Çünkü okul idaresi için günün, hatta günlerin derin bir nefes aldıran müjdeli haberi ondan, dolayısıyla Milli Eğitimden gelmişti.

Hem de 15 Aralık Çarşamba günü akşam saatlerine doğru. Okul Müdürü Nihal Ayyıldız Güneş haberi alıp öğretmenlere ilettiğinde saat 18.00’di.

Yapılan yoğun temizlik, boya ve tamirat çalışmalarına rağmen, bu güzide okul açılış törenine hazır hale getirilemediği için midir, yoksa başka bir nedenden midir, bilinmez. Ama MEB ve Mahmut Özer, ansızın, hem de açılışa bir günden bile az, sayılı saatler kalmışken açılış törenini ertelemişti: 2022’nin Ocak ayına… Yani doğal, toplumsal ya da siyasal bir rahmetle yolu kesilmezse… ‘Affedilme’ sağanağına da tutulmazsa…

Neyse… Sözün özü: Elbette ne MEB’in eğitim enkazının ‘Ak Kitabı’nda yazmayanlar bunlardan ibaret ne de Aydoğan Öztiryaki TİM SANDER Dış Ticaret Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde yaşananlar, yalnızca yukarıda yazılanlardan… Yani dahası ve ötesi de var. Bunların ötesini yeri ve zamanı geldikçe yazmaya ve aktarmaya devam edeceğiz.