Haber güzeldi: Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada Müjdat Gezen ve Metin Akpınar, "Cumhurbaşkanı'na alenen hakaret" suçundan beraat ettiler.

Yargıcın beraat ettirdiği iki sanatçının 4 yıl 8 aya kadar hapislerini istemişti davanın savcısı...

Neydi suçlama?

Bu iki sanatçımız, 2018’de Erdoğan’ın sert, ayrımcı ve hatta nefret suçu içeren konuşmalarına bakıp ona “Haddini bil!” demişlerdi.

Hemen o savcılardan birisi harekete geçti ve bu iki ismin şiddetle cezalandırılmalarını istedi.

Türk yargısının saygınlığına dünya çapında zarar veren bu yargı elemanları kim?

AKP iktidarının tepe isimlerine ve özellikle de AKP Genel Başkanı Erdoğan’a yönelik en küçük eleştiriyi “hakaret” gibi göstererek soruşturma açan bazı savcılar… Ve bu iddianamelerde istenen cezayı anında bastıran bazı hakimler…

ERDOĞAN’IN BAŞKA İŞİ YOK MU?
60 yıla yakındır Türk siyasetini izliyorum. Ülkeyi yöneten kişi, hiçbir dönemde vatandaşı ile böyle davalı olmamıştı. Cumhurbaşkanı makamındaki Sayın Erdoğan 60 binden fazla insanı mahkemeye vermiş. Neredeyse bir ülkenin nüfusu kadar insanla davalı bir siyasetçi…

Arkadaş, senin işin gücün yok mu? Bunca sorun varken on binlerce insanın peşine düşüp onları cezalandırmak için zaman harcaman oluyor mu?

Tarihe, vatandaşı ile kavgalı cumhurbaşkanı olarak geçmek çok mu hoşuna gidecek?

YA BU KÜFÜRLER NEDEN SUÇ DEĞİL?
Biz gelelim şu savcıya…

Bu iki büyük sanatçımız, AKP Lideri Erdoğan’ın siyaset tarzını beğenmeyip ona “Haddini bil!” dediler ya… İçinizden birisi çıkıp da AKP Lideri’nin muhalif siyasetçilere, sanatçılara, gazetecilere söylediği, “alçak, şerefsiz, haddini bilmez, kandan beslenenler vampirler. edep yoksunu, edep fukarası, ahlaksız...” gibi hakaretler için soruşturma açtınız mı? Vatandaşının arkasından “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü?” diyerek tehdit savurmak, “Haddini bil” demekten daha mı önemsiz?

Oraya dava açmadınız, açamazsınız da…

***

Erdoğan’ın ağır hakaretlerini geçelim… Peki Türkiye’nin ana muhalefet partisinin liderine bir başka AKP’li tarafından edilen şu hakaretler için devreye girdiniz mi? Bir kez daha okuyun da mutlu olun:

“İspat etmezse şerefsizdir ve alçaktır... FETÖ’cülerle beraber işbirliğinin bedelini ödeyecektir… Bir çirkefle karşı karşıyayız… Cumhurbaşkanının veya yakınlarının paralarının olduğunu ispat etmezse, biz onun boğazına ne takacağız o görecek, hangi çıngırakları takacağız... Bir düzenbaz söz konusudur... Bu adam edepsiz siyaset yapıyor... Türkiye böyle bir sahtekâr görmemiştir...”

Bu sözleri söyleyen İçişleri Bakanı Soylu beyefendi… CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ünlü Man Adası belgelerini açıkladığı için ona “şerefsiz, alçak, çirkef, edepsiz, sahtekar” diye saldıran Bay Soylu için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir. O savcılık, bu kararı verirken şu gerekçeyi göstermiştir:

“AİHM, ifade özgürlüğünün herkes için değerli olmakla birlikte siyasi partiler ve faal üyeleri için özel bir önem taşıdığını belirtmiştir.

Politik tartışmalar esnasında politikacılara yöneltilmiş eleştiriler söz konusu olduğunda, saldırgan sözcükler kullanılması, sert eleştiriler yapılması ve kaba cümleler kurulması beklenebilir bir şeydir ve AİHM daha fazla hoşgörü gösterir. AİHM daha ileri bir kabul ile bilgi ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün bir ölçüde abartmayı hatta kışkırtmaya başvurmayı da içerdiğini savunmuştur.”

Bu gerekçeyi, AKP’li küfürcüleri korumak için kullanacaksın ama siyasetin tam göbeğindeki AKP Genel Başkanı’na haddini bil diyenleri hapse atmaya kalkışacaksın…

YA ŞU ÖRNEK?
O türlü savcılar şunu da okusunlar:

Cumhurbaşkanı danışmanlarından Mücahit Küçükyılmaz 29 Ocak 2018'de Twitter hesabından CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu bir açıklamasını hedef alarak şöyle yazdı: "Fazla söze gerek yok. Popülizmin, demagojinin, ikiyüzlülüğün CHP liderinden neşet eden en alçak ve geri zekalıca halini aşağıdaki satırlarda bulabilirsiniz!"

Ana muhalefet partisi liderine “alçak” ve “geri zekalı” diyen bu adam da Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanıp beraat ettirildi. “Alçak ve geri zekalı” Mücahit Yılmaz’a göre “eleştiri hakkı”nı kullanmak imiş. Yargı da böyle kabul etmiş.

ŞAMİL TAYYAR DA BİZİ MAHKUM ETTİRDİ
AKP tarafındakiler her türlü hakareti ediyorlar; siyasallaşan yargı bunu düşünce özgürlüğü ve eleştiri hakkı olarak gösterip beraat kararı veriyor ama siz o tarafa en küçük bir laf etseniz hemen hakkınızda hapis ya da tazminat davaları açılıyor.

Ben de aynı haksızlığa kurban olanlardan birisiyim. CHP yönetimine sert eleştiriler yöneten Erdoğan’ın damadı Bayraktar ailesi ile ilgili olarak, “Uçağı Bırakın da Çim Biçme Makinesi Yapın” diye yazı yazdığım için baba-oğul Bayraktar’lar hakkımda 80 bin TL’lik tazminat için mahkemeye baş vurdular.

Sadece bu mu? Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar, gazetecilik döneminde ve milletvekilliği sürecinde FETÖ’nün bütün operasyonlarına arka çıktı. 15 Temmuz’dan sonra bile bu destek açıklamalarını sürdürdü. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ı hedef alarak şike kumpasında taraf oldu.

2016’da Gökçek’lerin Beyaz TV’sinde Tahir Sarıkaya isimli bir sunucuyla programa çıkmıştı. Sunucu ona “Dış politikalarda hatalarımız oldu. Suriye politikamızı değiştirmezsek bu ülkede daha çok bombalar patlar!” diyerek soru sormuştu.

Bay Tayyar, bu soruya, “Senin içine Aziz Yıldırım girmiş!” diye tam kendine yakışan bir cevap vermişti.

Hiç ilgisiz bir konuyu bile Aziz Yıldırım’a dayaması yüzünden ben de ona kendi sözünü kullanarak cevap vermiştim: “İçine Aziz Yıldırım Kaçmış

Bay Tayyar, kendisinin saygın bir siyasetçi olduğunu, hakarete uğradığını iddia ederek beni mahkemeye vermişti. Ve Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi bizi tazminata mahkum etti. Tayyar Bey hemen icra takibi başlattı… Bulup buluşturup parayı yatırdık da icradan şimdilik kurtulduk.

Bu yazımı o savcılar internetten kolayca bulup okuyabilirler. Ben, çok saygın politikacı Şamil Bey’e, “sahtekâr, alçak, şerefsiz, çirkef, edepsiz, geri zekalı” gibi bir kelime kullanmadım. Sadece FETÖ ile ilişkilerine ilişkin kuşkularımı, bilgilerimi yazdım.

Ama Ankara’daki savcılar ve yargıçlar, AKP’li Süleyman Soylu ve Mücahit Küçükyılmaz için kullandıkları beraat gerekçelerini konu biz olunca bilmezden geldiler, cezayı bastılar.

***

İşte bu yüzden 12 Eylül’ün darbe mahkemelerini bile arar olduk ya… Bizi hapse mahkum eden, mesleğimizden atan o mahkemeler, AKP’nin imal ettiği bu mahkemelerden çok daha adaletli idiler.

Türkiye bu düzeysizliği hak etmiyor; hem de hiç hak etmiyor…