Umut Taştan

İzmir Şakran Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Didem Akman, bugün annesi Zülfiye Akman ile yaptığı telefon görüşmesinde yaşadığı hak gasplarını anlattı.

İzmir Şakran Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Özgür Karakaya ve Didem Akman, adil yargılanma ve cezaevi koşullarının düzeltilmesi talebiyle 19 Şubat’ta ölüm orucu eylemine başlamıştı. Karakaya, eylemine Halkın Hukuk Bürosu avukatı Aytaç Ünsal’ın tahliye edilmesinin ardından son vermiş, Didem Akman ise havalandırma saatinin arttırılması ve ailesi ile aynı anda görüş yapabileceğine dair Yargıtay kararının uygulanacağı yönünde hapishane idaresi tarafından verilen taahhüt ve demokratik kitle örgütlerinin taleplerinin takipçisi olacağı beyanı üzerine 207. gününde eylemine ara vermişti.

Geçtiğimiz ay Akman’ın annesi Zülfiye Akman, kızına yönelik hak gasplarının devam ettiğini verilen sözlerin tutulmadığını belirtmişti. “Kızım, ölüm orucunu bırakırken şartları uygulanmazsa tekrar devam edeceğini belirtti” ifadelerine yer veren Zülfiye Akman “Ben bundan çok korkuyorum. Ben kızımı tekrar ölümle pençeleşirken görmek istemiyorum. Gözümün önünden gitmiyor hali, resmen kızım can çekişiyordu. Gece bakıyordum nefes alamıyordu, eli ayağı buz gibi oluyordu. Korkuyordum. 3 ay tedavi gördü hastanede, hala iyileşmiş değil, belirli rahatsızlıkları devam ediyor. Ben bir daha kızımı bu halde görmek istemiyorum, hak gaspları son bulsun istiyorum” demişti.

Zülfiye Akman, kızı Didem Akman ile bugün gerçekleştirdiği telefon görüşünde hak ihlallerinin devam ettiğini öğrendiğini belirtti.

ÖRGÜ YASAK, KİTAP YASAK
Didem Akman, telefon görüşünde koğuşlarının basıldığını ve ellerinde bulunan yün iplerin, o iplerle örülmüş kazakların ve mağaza poşetlerinin alındığını belirtti.

“Bizim idareye parasını verip aldığımız yün ipleri bu seferki aramada yasak ettiler” diyen tutuklu Didem Akman “Hatta yün iplerin dışında yün ile örülmüş kazakları da yasak ettiler. Muhtemelen kendisini yün iplerle boğduklarını falan görmüştür o paranoyaklıkla, bu sefer de ipleri yasaklamıştır. Bir de mağaza poşetlerine takmışlar. İnsanlara kafayı yedirtmek için her aramada yeni bir şey çıkarıyorlar. Neymiş ‘mevzuatta’ yokmuş, 10 yıldır mevzuatta olan şey. Mevzuat mı, kanun mu değişti? Mevzuatta olan şeyi de zaten vermiyorlar. Bana dergi geldi, hesabımdan 160 TL hesabımdan kestiler ama kitapları vermediler. İnfaz hakimliğine başvurdum, hakim karar göndermiş ‘verin dergileri’ diye, yani ‘kanuna uygun verilmesi gerekiyor’ diye, hala vermiyorlar. Mevzuata uygun, kanuna uygun verilmesi gereken şeyleri vermiyorlar, kendilerince kanun hazırlıyorlar” ifadelerine yer verdi.

Cezaevinde gerçekleşen eylemlerin, idarenin baskısı, keyfi yasaklamaları, hak ihlalleri sonucu başladığını belirten Akman, şu ifadelere yer verdi:

'SİYASİ KOŞULLAR DEĞİŞECEK VE ONLAR İÇERİ GİRECEK'

El işi yok, kitap yok yarın da televizyonumuzu alırlar. Bu şekilde insanları ölüm orucuna sürüklüyorlar, sonra da ölüm orucu yapmayın diyorlar. Bu işlerde nedense Şakran Kampüste oluyor. Tek başına Meltem B.’nin işi de değil, Şakran Kampüsteki o ince, o demokrat, o muhteşem savcı ile beraber oturup böyle saçma sapan kararlar alıyorlar. Siyasi koşullar değişecek ve yarın onlar içeri girecek, işte o zaman anlayacaklar bizi.

Cezaevi müdürü Meltem hanım, adamlarını salıyor sürekli üzerimize, kendisi de geçip kamera karşısından izliyor bizim koridoru. Bizim koridora kedi giriyor, hemen arıyor ‘o kedi koridordan çıkacak’ diye. Koca müdür bu işlerle uğraşıyor, bir tane kedinin derdine düşmüş. Kedi bizi seviyor. Kendisi hiçbir canlıya değer vermediği için kedi de bize geliyor. Biz insana, kediye yani canlıya değer verdiğimiz için, kapı altından verdiğimiz yemeğe fit oluyor kedi, ilgi görmek isteyince geliyor kapımızın önünde miyavlıyor. O da bunu görünce hemen talimat veriyor. Bu kadar kafayı yemiş.

Sonra gelip bize ‘niye direniyorsunuz, eylem yapıyorsunuz?’ diyorlar. Eylem yapmasak, yarın bize dışkılarını yedirmeye çalışacaklar. Onların bu kararları yüzünden biz eylem yapıyoruz, haliyle bizi eyleme teşvik eden onlar. Eylemleri durduramayınca hırslarını böyle yasaklarla çıkarmaya çalışıyorlar. Anlayamadıkları şey bu yaptıkları bizleri daha da biliyor, yaratıcılığımız artıyor, yeni yeni eylemler buluyoruz. İnsani tepkiler veriyoruz biz.