Deva Partisi'nin Kars İl Kongresi'nde yer alan Ali Babacan, AKP iktidarının kayyum politikalarını eleştirdi.

HDP'li Kars Belediyesi Eş Başkanı Ayhan Bilgen'in hukuksuzca tutuklandığı dile getiren Babacan, "Şunu açıkça görüyoruz; iktidarın kayyum politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracı haline döndü" dedi.

"Karslı dostlarım yargının nasıl sopa olarak kullanıldığını çok iyi biliyor" diyen Babacan şöyle devam etti:

Kars’ın seçilmiş belediye başkanını, daha evvel tutuklandığı, hatta bu tutukluluğa Anayasa Mahkemesi tarafından ‘hak ihlali’ kararı verildiği bir dosyadan yeniden tutukladılar. Sadece bu olaya baktığımızda bile ortada bir hukuk devletinden bahsedilebilir mi? demokrasi ayaklar altında. Halkın iradesi, seçme ve seçilme hakkı yok sayılıyor. Seçimler adeta anlamsız hale getirildi. Süreçteki hukuksuzluğu bir an için kenara koyup, izlenen yönteme bakacak olsak, orada da yine başka bir hukuksuzluk var. Diyelim ki zorunlu ve hukuka uygun bir sebeple belediye başkanı işten el çektirildi. Bu durumda, belediye meclisinin kendi içinden seçim yaparak, yani yeni başkanın seçilmişler arasından seçilmesi gerekiyor. Burada çok basit bir demokrasi kuralından bahsediyoruz. Yeni belediye başkanları da kendilerini halka karşı sorumlu hissetmelidir, kendilerini atayanlara karşı sorumlu hissetmemelidir. Dolayısıyla vatandaşla olan bağ kopuyor. Öte yandan bakıyoruz, işlerine gelen yerlerde, bazı belediyelerde, bu usulü de uyguluyorlar. Sonuçta, seçimle kazanamadıkları belediyelere kayyım atıyorlar. Şunu açıkça görüyoruz, iktidarın kayyım politikası, seçimlerde kazanamadıkları yerlerde belediyeleri başka yollarla ele geçirme aracına haline döndü.

Babacan, koronavirüs yasakları hakkında da açıklamalarda bulundu. Yurttaşların geçimlerini nasıl sağlayacağını iktidarın açıklaması gerektiğini belirten Babacan şu ifadeleri kullandı:

Kısıtlamaların karşısında değiliz, vatandaşımızın sağlığı için gereken her şeyin yapılması için aylardır çağrıda bulunuyoruz. Vatandaşa iş yerini kapat, sokağa çıkma evde otur diyorsanız vatandaşın geçimini nasıl sağlayacağını da açıklamak zorundasınız. Günlük kazandığıyla geçimini sağlayan milyonlarca vatandaşımız aylardır bir gelir elde edemiyor. Gelişmiş ülkeler vatandaşlarına, ‘siz yeter ki evde durun, sağlığınızı koruyun parayı dert etmeyin’ diyor. Bizim esnafımız ise işletmesini açamıyor. Dükkanlar kapalı. Ama kira işliyor, faturalar işliyor, vergi işliyor, SGK işliyor. Sayaç durmuyor. Bir de devlet ‘vergi vergi’ diye yakasına yapışıyor. Anladık kasayı, hazineyi boşalttılar ama görüyoruz işte, kendilerine gelince para var. Bilmem kaç uçakla seyahatler yapılabiliyor. Büyük ihaleler alelacele, yangından mal kaçırılırcasına yapılıyor. Bugünkü iktidar, halkı önceleyen, vatandaşının canını önceleyen bir yönetim anlayışına sahip değil artık. Halkımızın sağlığı için gereken her tür kısıtlamaya gidilebilir. Ama bunu vatandaşımızı yokluğa mahkum ederek yapamazsınız.

Ekonomiye ilişkin yorumlarda da bulunan Babacan, son 20 yılın en kötü seviyelerinde bulunulduğunu belirtti. Babacan "Korkarım ki bu günler, daha iyi günler. Kişi başına düşen milli gelir tam 14 sene öncesine döndü. Bu yönetim devam ederse daha da gerilere gidecek" dedi.