Umut Taştan

İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) ‘ağır hasta tutuklular’ listesine aldığı Denizli T Tipi Cezaevi’nde bulunan 23 yaşındaki Ekim Polat’ın annesi Songül İlker, kendisine ve oğluna uygulanan psikolojik ve fiziksel işkenceleri anlattı.

İstanbul’da 2016 yılında tutuklanan Ekim Polat, yargılandığı davada “Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (DHKP-C) yöneticiliği” gerekçesiyle 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Tutukluluğunun ilk 1 buçuk yılını Silivri 5 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’nde geçiren Polat, ilk olarak Bandırma’ya, sonrasında Manisa Akhisar T Tipi Kapalı Cezaevi’ne ve ardından Denizli T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi.

Cezaevine girmeden önce sağlık problemleri bulunmayan 23 yaşındaki tutuklu Ekim Polat, ciddi boyutlara varan kalp ritim bozukluğu, ilerlemiş KOAH, kemik erimesi, hipertansiyon, görme bozukluğu, kanser ve yüksek felç riski olması nedeniyle yapılan tüm girişimlere rağmen tahliye edilmedi.

Hasta tutuklu Polat’ın annesi Solgül İlker, Toplumsal'a yaptığı açıklamada, oğlunun kendisine dayatılmak istenenleri kabul etmediği için tutuklandığını, sürgün edildiği ve gittiği her cezaevinde de bu nedenle hak ihlallerine maruz kaldığını belirtti.

Ekip Polat ile aynı dosyada yer alan bir diğer kişinin, delilleri onu işaret etmesine rağmen serbest bırakıldığını belirten İlker, “Ekim 2016 yılında tutuklandı. 1 buçuk yıl kadar Silivri Cezaevinde kaldı. Dosyadaki diğer şahıs, deliller onu göstermesine rağmen hapishaneden elini kolunu sallayarak gitti. Ekim, kendisine dayatılan şeyleri kabul etmediği için bunları yaşıyor” ifadelerine yer verdi.

'FİZİKİ VE PSİKOLOJİK İŞKENCE'
Polat’ı gözaltına alınmasının ardından 2 ay sonra görebildiğini belirten anne Songül İlker, şu ifadelere yer verdi:

Ekim ilk başta 25 gün gözaltında kaldı. Ben bu sürede çocuğumu hiç göremedim. 26. gün adliyeye çıkarılırken de göremedim. Aradan 2 ay geçtikten sonrasında görebildim ve o zamanda 19 yaşındaydı ve vücudunda işkencenin izleri vardı, bu izler hiç geçmedi. En son 8 Şubat’ta gördüm. Gittiği her hapishanede Ekim’e bir şeyler dayatılmaya çalışıldı, sindirilmeye çalıştılar, işkenceyle yıldırmaya çalıştılar. Gerek fiziki gerek psikolojik her türlü işkenceyi uyguladılar. Akhisar Hapishanesinde biz bunları çok ağır yaşadık. Orada 2 yıl kadar kaldı. ‘Bizim sözümüz geçer burada, bizi dinleyeceksin, biz ne dersek odur’ dediler. Ekim de onların bu tavırlarına karşın kazanılmış şartlar var, sizin söylediğiniz ya da benim söylediklerim değil, kazanılmış olan haklarımı istiyorum ve bunun için mücadele ediyorum’ yanıtını verdi.

Ekim’e su bile verilmedi Akhisar’da. Dğer hücrelerin kantin ihtiyaçları karşılanırken, Ekim’in ihtiyaçları karşılanmıyordu. Diğer hücrelerde kalanlar Ekim’in su ihtiyacını karşılıyordu. Su veya kantinden herhangi bir ihtiyacını istediğinde ‘aa kalmadı’ diyorlardı.

'HAPİSHANE MÜDÜRÜ TEHDİT ETTİ'
Hasta tutuklu Polat’ın ‘hastaneye götürüyoruz’ denilerek 28 Aralık 2020 tarihinde Akhisar T Tipi Cezaevi’nden Denizli T Tipi Cezaevi’ne sürgün edildğini ve bu sürgünden 10 gün sonra haberi olduğunu belirten İlker “bu sürgünün gerçekleşmesini Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, direk kendisi istiyor, hapishaneyi arıyor. Çünkü o süreçte biz çok fazla dillendirdik. Akhisar T Tipi Hapishanesi müdürü Ekim’e göz dağı veriyor ve söyledikleri açıkça tehdittir. ‘Adalet Bakanı benim çok yakın arkadaşım, akıllı ol seni öldürürüz’ diyorlar. IŞİD zihniyeti gibi açıkça ‘kafa keseceğiz, asmayalım da besleyelim mi?’ gibi tehditlere maruz bırakıldı Ekim” ifadelerine yer verdi.

'ÇOK HASTA  VE DİRENCİ DÜŞMÜŞ DURUMDA'
Denizli T Tipi Cezaevinde hasta tutuklu Ekim Polat’ın çıplak arama işkencesine maruz kaldığını ve kantin ihtiyaçlarının burada da giderilmediğini belirten İlker şu ifadelere yer verdi:

Kalp hastası olmasına rağmen Denizli T Tipi Hapishanesine sürgün edildi, o an öledebilirdi. ‘Hastaneye götürüyoruz’ diyerek işkence ile sürgün ettiler. Ben haberdar değildim bu durumdan ama anne içgüdüsü müdür bilmiyorum, hapishaneyi arayıp durdum Ekim’in sağlık durumu hakkında bilgi almak için. Bir gün öncesinde, 27 Aralık’ta aramıştı beni Ekim, sesi çok zayıftı. Sağlığı ile ilgili aradım bana cevap vermediler, ben 10 gün sonra çocuğumdan haber alabildim. Ekim beni aradığında numaranın farklı bir numara olduğunu gördüm ve nerede olduğunu sordum ve ‘anne bilmiyor musun, söylemediler mi sana? Beni sürgün ettiler, bunu Adalet Bakanı istemiş’ dedi. Ekim, Denizli’de çıplak arama işkencesine maruz kaldığını söyledi.

Ekim’e yönelik uygulanan baskı Denizli’de de ilk günden bugüne sürmeye devam etti. Kantin ihtiyaçları verilmedi, hastaneye sevki yapılmıyor. Kalp ilacı yeterli gelmiyor çünkü bunu düzenli olarak kullanamadı ve bu sürede çok fazla açlık grevi de yapmıştı. Vitamin dahi verilmedi açlık grevi süresinde, diyet beslenmesini zaten yapamadı. Kalp hastası, KOAH, hibertansiyon hastası. İki haftadır ‘tansiyonum çok yüksek çıktı’ diyor. 15 gün önce ‘çok fena tutuştular anne, hatta revirdeki memur bana limon getirdi” dedi. Bu derece tutuşuyorlar ama hastaneye kaldırılmamış. Götürüldüğünde de diyor ki ‘anne doktorun yanına biri geliyor ve kulağına eğilerek bir şeyler söylüyor. Beni dinlemiyor, muayene etmiyor. Sağlık sorunlarımı dile getirdiğimde sevk alır, tekrar gidersin diyorlar’ dedi. Hastaneye götürme nedenleri virüs kapması için. Bunu cezaevindeki tutuklulara yapıyorlar. Ekim, zaten çok hasta ve direnci düşmüş durumda. Böyle işkencelere maruz kalıyor.

BASINA VE MİLLETVEKİLLERİNE MEKTUPLAR 'SAKINCALI'
Songül İlker, oğlu Ekim Polat’ın çeşitli basın kurumlarına ve milletvekillerine yazdığı mektupların cezaevi yönetimi tarafından ‘sakıncalı’ görülerek gönderilmediğini belirtti ve şu ifadelere yer verdi:

Gönderdiği mektupları çıkmıyor. Etkin Haber Ajansı (ETHA) kendisinden mektup istemişti, yaşadıklarını anlatması için. Mektubu Ekim’e geri getirildi, sakıncalıyış. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’na yazıyor. O mektup da sakıncalı bulunuyor. Niye sakıncalı, neye sakıncalı? Amaçları işkenceyi gizlemek. Biz bunları dile getiriyoruz. Ben her hafta yaşadıklarını anlattığında bunları yazıyorum.

Ekim’i alacağım ben onların elinden, bunun için uğraşıyorum. Burada basına büyük iş düşüyor. Ne kadar çok insana duyurabilirsek, o kadar önemli. Twitter bu anlamda işe yarıyor. Buradan duyurmaya çalışıyoruz, ne kadar saçma bir durum ama elimizde bu var.

Görüş yasağı var dediler ki pandemide yasak koyamazlar. Israrla bir hafta boyunca aradım iletişim kurabilmek için. Geçen pazar günü aramasını geciktirdiler, tekrar aradım görüş yasağı da yok arama yasağı da yok ama bir hafta öncesinden bana ‘görüş yasağı var, 2 aylık bir yasak’ dediler. Tekrar tekrar aradım. İstanbul’dan Denizli’ye ulaşım çok zor, otobüs ile 10 saat sürüyor. Artık o yollarda bacaklarımda sorun yaşamaya başladım, yürüyemez hale geldim. Uçakla gitmek zorunda kaldım.

'ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDIM'
Son dönemde gerek cezaevindeki yurttaşların gerekse görüşe giden ailelerin maruz kaldığı ‘çıplak arama işkencesi’ne kendisinin de maruz kaldığını belirten İlker, ‘insanlık onuruna aykırı’ olduğunu belirttiği bu uygulamayı “Ben çıplak arandım, insanlık dışı bir muamele gördüm orada. Bir anda üzerinize saldırıyorlar ve iç çamaşırınıza dokunuyorlar. Üzerimde ne olabilir, ben 45 kilo bir kadınım ve ne kadar kalın giyinebilir, ne saklayabilirim? Bu orada özellikle bana yapılıyor. Biliyorum nedenini. Çünkü Ekin onlarla işbirliği yapmayı kabul etmedi, alçak olmadı, onursuz olmadı. 23 yaşında bir gencin dik durması, yapılan işkenceleri dillendirip teşhir etmesi sonucunda tabii ki saldıracaklar. İstedikleri olmadı” ifadeleri ile anlattı.

ADLİ TUTUKLULARDAN DİLEKÇE
Hasta Tutuklu Ekim Polat’ın Akhisar T Tipi Cezaevinde kaldığı süreçte, adli tutuklulardan biri tarafından arandığını belirten anne İlker, “Akhisar’dayken 30 yaşlarında bir adli tutuklu beni aradı, tahliye olduktan sonra. ‘Ben açıktaydım, hastaneye gittim, küçük bir operasyon geçirdim. Sonra beni tekli hücreye aldılar. Karantina sürecinde Ekim, benim alt hücremdeydi. Ekim, bize çok yardımcı oldu, eğer Ekim orada olmasaydı biz çok zorluk çekecektik birkaç arkadaş’ dedi. Ve daha sonrasında bu kişiler Ekim’in yaşadığı haksızlıkları dilekçe ile dile getiriyorlar ve dilekçe kabul edilmiyor. Havalandırmaya çıkarken Ekin’e ‘seni adlilerle havalandırmaya çıkaramayız, sen teröristsin’ diyorlar” ifadelerine yer verdi.

'DEVRİMCİ OLMAK SUÇ DEĞİL, İNSAN OLMANIN GEREĞİ'
“Ekim’in yaptığı bir katliam yok. 19 yaşındaydı, hiçbir delil bulamadılar ama Ekim ‘terörist’ oldu” diyen anne İlker “asıl terörist kendileridir. Ekim’in haklılığını, yanlış yapmadığını ben biliyorum. Devrimci olmak suç değil, insan olmanın gereğidir. Devrimci olduğu için hakkında bunlar söyleniyor ama Ekim’i ben oradan alacağım. Ama çok uzun bir tedavi süreci gerekecek Ekim için. Her an Ekim’den olumsuz bir haber gelebilir, hipertansiyon sınırda. Kalp ritim bozukluğu var ilacı yok, KOAH hastası ilaçları verilmiyor, kemik erimesi var ve bu çocuk işkence altında kaldı. 28 Aralık’ta işkence görüyor, 8 Şubat’ta gittim ben yanına ‘kollarımda ve bacaklarımda çok ağrı var’ dedi” açıklamasında bulundu.