Türküler, türkülerimiz, bizi anlatan ezgiler, Anadolu insanının yaşanmışlıkları...

Her türkünün bir öyküsü var, Gesi Bağları'nın olduğu gibi...

Gesi Bağları türküsünün öyküsü, Anadolu'nun bir yerinde anne ve babası ile yaşayan genç bir kızın Kayseri'nin Gesi beldesine gelin gitmesi ile başlar...

O, dönemin  olanaklarında ulaşımın zor, gelin gittiği ailenin de katı ve acımasız olduğu bir hayatın içindedir artık...

Ve genç kadın o şartlar altında anne ve babasını bir daha hiç göremez...

Vurdumduymaz, ilgisiz bir eş ile ve de kendine hep zulmedilen bir ailede ömrünü geçirmek zorunda kalır...

Ailesini görmesine izin verilmez, genç kadın anne özlemi içinde bir yaşama zorlanır...

Annesinden haber alamamasıyla kahrolur...

Günün birinde annesinin ölüm haberini alır...

Yaşadığı hüzün ve  kahırdan Gesi Bağları türküsünü Gesi'nin bağları arasında dolaşırken dile getirir...

"Gesi bağlarında dolanıyorum 
Yitirdim yarimi aman aranıyorum 
Bir çift selamına güveniyorum
Gel otur yanıma hallerimi söyleyim
Halimden bilmiyor ben o yari neyleyim
Gesi bağlarında üç top gülüm var
Hey Allah'tan korkmaz sana da bana ölüm var
Ölüm varsa bu dünyada zulüm var
Atma garip anam beni dağlar ardına
Kimseler yanmasın anam yansın derdime..."

Böyle sürüp gidiyor bu hüzünlü  türkünün sözleri...

Bir asırdan önce yazılan ve dile getirilen türküden geldik Gezi Parkı'na...

Tarih 2013 yılının 27 Mayıs'ının akşamı..

Taksim'deki Gezi Parkı'nda yerinden sökülen 5 ağacın ardından yaşanan olaylar zinciri...

Gesi Bağları'ndaki genç kadının türkü ile isyanı Gezi Parkı'nda milyonların dayanışması ile bir başka boyuta taşındı...

Milyonlar Taksim Meydanı'na akın ederken Bayburt ve Bingöl haricinde 79 ilde  3 ay 2 gün boyunca eylemler devam etti...

Geçen 3 ayda Türkiye'nin her yerindeki eylem Gezi ve Taksim diye isimlendirildi...

Ve bu süreçteki olaylarda 8'i sivil 2'si güvenlik görevlisi 10 insanımız hayatını kaybetti...

Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Ethem Sarisülük, Berkin Elvan, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Mehmet İstif, Elif Çermik isimleri Gezi Şehitleri olarak anıldı...

O, 3 ay 2 günlük süreçte hayatını kaybedenler Gesi Bağları'nın zülüm gören gelininin Gezi versiyonu olarak tarihe geçti...
Her türkünün öyküsü hüzünlüdür tıpkı  Gezi'nin olduğu gibi...

Müzik yazarı ve eleştirmen  Murat Meriç'in bir söyleşideki ifadeleri Gesi ve Gezi ile birebir örtüşüyor...

"Gezi Parkı, halk ozanlarının anında türkü yakması gibiydi.

Gezi herkesin içinde olduğu bir şeydi. Türkiye'nin her yerinde bir araya gelen insanlar bir şekilde isyanlarını şarkı ve türkülerle dile getirdi..."

Tatsız tuzsuz, kimine göre şaibe dolu bir sezon bitti, iyi ki de bitti...

Şampiyonun ardından kupa galibi de belirlendi...

Beşiktaş 'Ben sezonu erken açacağım' diyerek ikinciliği ayağının tersiyle itti...

Sahada sinirini belli etmeyen Şenol hocanın soyunma odasında nasıl davrandığı şimdilik bir sır...

Onun da kokusu yarın öbür gün çıkar...

Şampiyonlar Ligi finalinin İstanbul'da oynanmasını aylardır ballandıra ballandıra anlatanlar, maç sonundaki trafik eziyetini değil işkencesini çektirenlerle aynı kişiler...

Atatürk Olimpiyat Stadı'ndan şehir merkezine götürmek için servet isteyen taksiciler ve buna fırsat verenler bugün halâ Avrupa medyasında alay konusu olmaya devam ediyor...

Bu işler stat dışındaki ikram ve çimlerin güzelliği ile başarılı sayılmıyor...

Çok yazarsam çok sıkılırım onun için bu kadar yeter...

Umudu şarkılara taşıyan Ahmet Kaya ile sona geldik...

"Çok uzakta öyle bir yer var
O yerlerde mutluluk var
Paylaşılmaya hazır bir hayat var..."

O hayatta olmak umuduyla...

Hoş kalın,  dost kalın...