Kübra Karabulut

CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Lale Karabıyık ile Millet İttifakı’nın iktidara gelmesinin ardından eğitim sistemindeki sorunların nasıl çözüleceğini konuştuk. 

Millet İttifakı’nın Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştireceğiz” sözüne atıf yapılan eğitim politikaları hakkında, CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Lale Karabıyık, “Metinde yer alan her şeyi hızla, okul öncesinden lisansüstüne kadar belli bir plan ve süreç dahilinde uygulayacağız. Çünkü bunlardan birini yapıp, birkaçını noksan bıraktığımızda ya da hepsini yapıp birini bile noksan bıraktığımızda başarı sağlayamayız” dedi.

EĞİTİMDE ÖNCE FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANACAK
Sosyal devlet ilkesi gereği önce fırsat eşitliği sağlamakla işe başlayacaklarını ifade eden Karabıyık, eğitimde günden güne derinleşen fırsat eşitsizliğine dikkat çekti. Karabıyık, fırsat eşitsizliğinin sadece COVID-19 sürecine bağlanamayacağını belirtti. 21 yıllık AKP iktidarında günden güne derinleşen fırsat eşitsizliği oluştuğunu aktaran Karabıyık konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı: 

Fırsat eşitliğini bütün öğrencilere verirseniz yoksulluğun aileden çocuğa geçmesinin de önüne geçmiş olursunuz. Daha eğitimli, kendi ayakları üstünde durabilen nesiller yaratılarak yoksulluğu bitirmiş ya da minimuma indirmiş oluyorsunuz. Sadece eğitimde fırsat eşitliği sağlayarak bile yoksulluğu bitirebiliyorsunuz ya da bunun tersi yapılırsa yoksulluğu tetikleyebiliyorsunuz. Bu nedenle bizim eğitim politikamız, fırsat eşitliğine dayalı ve bütün yazanların belli bir süreç içinde hızla yapılması gereken çalışmalardan oluşuyor.

EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLAMAK ÖNEMLİ
Eğitimde fırsat eşitliği sağlamanın önemini öncelediklerini belirten Karabıyık, özellikle yoksul ailelerin çocuklarını okula gönderdiklerinde beslenmelerini düşünmemeleri için her çocuğa su, süt ve öğle yemeği desteği sağlayacaklarını söyledi. Karabıyık, fırsat eşitsizliğin hem eğitimde hem de çocukların beslenmesinde büyük bir sorun olduğunu ifade ederek “Çocuklar sağlıklı bir su bile içemiyor. Fırsat eşitsizliğini önce beslenme sorununu çözerek ortadan kaldıracağız. Çünkü çocukların öğrenme, algı, yetenek, başarı üzerinde beslenmenin çok önemli bir etkisi var” dedi.
Eğitimdeki bir diğer sorunun da servis ücretleri olduğuna dikkat çeken Karabıyık, servisle okula giden çocukların ve ailelerinin bu konuda yaşadıkları sorunları da çözeceklerini belirtti. Eğitimde müfredat değiştirmekle sorunların çözülemeyeceğini dile getiren Karabıyık, “Çok kapsamlı, bütün taşları yerine oturtacak şekilde sosyal devlet ilkesiyle bütün çocuklara iyi bir eğitim imkanını sağlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı. Karabıyık, eğitimde fırsat eşitsizliğine ilişkin şunları söyledi: 

“Sanmayalım ki Doğu’nun bir yerinde fırsat eşitsizliği artıyor da İstanbul’da normal… İstanbul’un semtleri arasında fırsat eşitsizliğinin çok yüksek boyutlara çıktığını, İstanbul’un içinde bile büyük farklar var. Önce eğitim sisteminde bunları düzeltmek gerekiyor, buna önem veriyoruz. Sonrasında müfredatından okulların öğrenci sayısından yeterli seviyeye gelmesi, iyi ve kaliteli bir eğitim verilmesi gibi bütün bunların tek tek planlandığı bir sistemi oluşturmaya çalışıyoruz.”

'ORTAÖĞRETİM VE YÜKSEKÖĞRETİM ARASINDA KOPUKLUK VAR' 
Eğitim politikalarını anlatırken sıkça eğitimin bir bütün olduğunu yineleyen Karabıyık, ortaöğretimle yükseköğretim arasında bir kopukluk olduğunu belirtti. Bu aralıktaki plansızlığın, kopukluğun giderilmemesi halinde yükseköğretimde başarı sağlanamayacağını söyleyen Karabıyık, “Biz buradaki plansızlığı, kopukluğu giderip birlikte iyileşme ve birlikte kaliteyi artırmak zorundayız. Yani bugün YÖK ‘Kalite artırma çalışmaları yapıyorum’ diyor ama Milli Eğitim’den başlayarak kaliteyi artırmazsanız başarı mümkün olmaz. Bu nedenle bunlar birlikte düşünülmeli. Yani okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, yükseköğretim birlikte planlanmalı” dedi. Karabıyık, öğrenciler ve gençlerin maksimum yararını öncelediklerini belirtirken, iktidarın öğrencileri ve gençleri ideolojik olarak şekillendirmeye çalışması sebebiyle eleştirdi.  

'SINAVA BAĞLI EĞİTİM SİSTEMİ SAĞLIKLI DEĞİL'
Karabıyık, Türkiye’deki sınav sistemine büyük bir güvensizliğin olduğunu ve öğrencilerin başarısında sürekli bir düşmenin söz konusu olduğunu belirtti. Eğitimdeki 4+4+4 sisteminin getirdiği olumsuz etkileri her geçen gün daha çok görüldüğünü söyleyen Karabıyık, öğrencilerin başarısının artırılması için kaliteli ve doğru bir eğitim vermenin önemli olduğunu ifade etti. Karabıyık şu şekilde konuştu:

Öğrencilerin başarısı düşerken, bu noktada barajı kaldırmak bir çözüm değil. Öğrencilerin başarısını artırmak için kaliteli ve doğru bir eğitim vermek önemli ve bu sınav sistemlerine güvensizlik hat safhada. Sınava bağlı bir eğitim sistemi sağlıklı değil. Çocukları bir güne bağlayıp başarısını ölçmek sağlıklı değil. Bunların hepsini her ayrıntısıyla düşündük. Sağlam bir Milli Eğitim ve yükseköğretim sistemi oluşturmayı hedefliyoruz.

'YÖK KALDIRILACAK, ÜNİVERSİTELER PLANLAMA VE EŞGÜDÜM KOORDİNASYON KURULU KURULACAK'
Karabıyık, yükseköğretimdeki sorunların çözümü için ilk olarak Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) kaldıracaklarını söyleyen Karabıyık, YÖK’ün yerine Üniversiteler Planlama ve Eşgüdüm Koordinasyon Kurulu’nun kurulacağını belirtti. Bu kurul ile üniversiteler arasındaki eşgüdüm ve koordinasyonu sağlayacak özerk bir yapıyı -mali, idari, akademik özgürlüklerin olduğu bir sistemi- getirmeyi hedeflediklerini ifade eden Karabıyık, “Bunun için gerekli Anayasal değişiklikleri hazırladık. Anayasa’da YÖK’le ilgili maddenin değişmesi gerekiyor, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nde de zaten bu var. Bu geçiş sürecini de sıkıntı yaşamadan öğrencilere ve eğitim sistemine zarar vermeden oluşturmaya çalışacak bir yöntemle gerçekleştireceğiz” dedi.

ŞAİBELİ AKADEMİK UNVANLAR VE AKADEMİK YAYINLAR
Yükseköğretimde liyakat esaslı alımların yapılmasına özen göstereceklerini söyleyen Karabıyık, bazı üniversitelerde mülakatın ön planda tutulmasının şaibeli olduğuna dikkat çekti. Üniversitelerde rektör seçiminden akademisyen alımına kadar temel birtakım kriterlerin yanı sıra üniversite senatolarının ilave kriterler getirmesinin önünü açacaklarını, böylelikle üniversitelerin kendi eğitim kalitelerine uygun alımlar yapabileceğini ifade eden Karabıyık, yükseköğretimle ilgili şu ifadeleri kullandı:

Bizim daha liyakatli, daha kaliteli bir eğitim için burada ve hatta bazı bölümlerde birden fazla yabancı dil şartı getirebilmemiz lazım ve gerçekten liyakatin ölçülebilmesi lazım. Mesela şu an Türkiye’de çok fazla yayın kabul eden ama ne olduğunu bilmediğimiz indexler oluşturulmuş. Kabul görmüş indexler de var ama sonradan oluşturulmuş şaibeli indexler de var. Bunların hepsinin tek tek incelenmesi ve liyakat açısından doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Yabancı yayın arıyoruz ama kaliteli bir yerde yayın yapan da var sonradan oluşturulmuş bir yerde geçiş yeri olarak kabul edilen şaibeli yayın yapılan yerlerde var. Bunu şu sebeple söylüyorum her ayrıntıyı, doğru bir değerlendirme sürecine götürmek için her ayrıntının ayrı ayrı incelendiğinin anlaşılması için. Yükseköğretimde ve yükseköğretimdeki atamalarda üniversitelerde doğru bir yapıyı kuracağız, kimsenin şüphesi olmasın.

'YABANCI DİL EĞİTİMİNE ÖNEM VERİLECEK'
Yabancı dil eğitiminin araştıran bir nesil için ön koşul haline geldiğini ifade eden Karabıyık, yabancı dil sorununun iş bulma sürecine olumsuz etki ettiğini söyledi. Yabancı dil eğitiminin erken yaşlarda verilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Karabıyık, temel eğitim kapsamında çocuklara yabancı dil eğitimi verileceğini açıkladı. 
Eğitimde okul öncesinden lisansüstüne kadar her ayrıntının üstünde akademisyenler ve uygulayıcılarla birlikte çalışarak her soruna, kalıcı çözümler getirmeyi hedeflediklerini söyleyen Karabıyık sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı:

Okul öncesine, temel eğitime, yükseköğretime, lisansüstüne hepsine ayrı ayrı önem veriyoruz ve hepsine ayrı ayrı ekiplerle hazırlandık. Bu konularda ayrı ayrı akademisyenler, uygulamacılar sürece dahil edildi. Masa başında kendi kendimize bir sistem hazırlamadık. Sorunları çözecek çözüm önerilerini birlikte değerlendirdik. Her aşamada komisyonlarımız vardı, eğitimde her bir konuyla ilgili ayrıntılı çalıştık. Sonrasında 6’lı masa olarak oturup bir mutabakat metni yazdık. Her parti ayrı ayrı çalışmalarını hazırladı ve nihayetinde bir ortak politika oluşturuldu. Bunların hepsini de uygulayacağız. Bunların hiçbiri kağıt üstünde kalacak bir sistem değil, bunu ifade etmek isterim.