ATATÜRK BÜSTÜ GİBİ JANDARMA SANCAĞI DA KALDIRILDI

Millet olarak uyuyoruz; anlı şanlı AKP yönetimine güvenerek:

Hükümet de bu güvene dayanarak devletin çivisini oynatmaya devam ediyor.

2500 yıllık geleneklere sahip Türk Ordusu; cumhuriyetçi subayları kumpaslarla tasfiye edilerek bir bakıma sindirildi. “Allah’ın lütfu” kabul edilen ısmarla hain girişimle TBMM baypas edilerek KHK dönemi başlatıldı. Harp Okulu ve ordunun kuvvetleri dağıtıldı.

Jandarma Kuvveti, atanmış bir siyasetçi olan İçişleri Bakanlığına bağlandı; siyasetin içine çekildi.

Resmi kurum ve kuruluş tabelalarından T.C. rumuzunu kaldıran AKP iradesi, Jandarma Genel Komutanlığı önündeki Atatürk heykelini de kaldırdı.

21 Ocak 2017 tarihinde de “Jandarma Teşkilatı Görev ve Yetkileri Yönetmeliği” değiştirildi. 78. madde; “Jandarma Genel Komutanlığı merkez ve taşra teşkilatlarındaki mevcut sancaklar, Jandarma müzesinde muhafaza edilir” şeklinde düzenlendi ve birliklerin sancakları müzeye göndermeleri emredildi.

Necip milletimizin ne haberi, ne umuru oldu!

Jandarma Genel Komutanlığı önündeki Atatürk heykeli, yoğun tepkiler üzerine yerine kondu. Ama jandarma birlikleri sancaklarının neden kaldırıldığını ne soranı, ne merak edeni oldu.

Sadece terörle mücadele bölgesindeki bir Jandarma Tugay Komutanı sancağını iade etmemek için direnmişti. O da bir başka yere –sürülme gibi- atandı. Bir yıl sonra da emekli edildi.

Sancak ve bayrak, Türk halkı için uğruna şehit olunması gereken bir değerdir. Askeri birlikler, namus bildikleri sancak olmadan olamazdı. Bu yüzden olsa gerek, sancaklar geçici olarak iade edilmiş bulunuyor. Fakat yönetmelik değişikliği aynen yürürlükte bulunuyor.

Acep hesap ne olabilir?

EŞKİYA SADECE DAĞDA MIDIR
Toplum günlerdir kadınlara yönelik katliamları konuşuyor:

Dinci vakıf okullarında yoğunlaşan “badeleme” ve “bodoslama” olayları ve İmam Hatim kökenli öğretmen veya yargıçların etek boylarını ölçmeleri ile toplum psikolojik terör etkisine sokuldu.

Mutfak ve Pazar yangınlarıyla bunalan vatandaşlar; “eskortlu” ve “çakarlı” imtiyazlıların tersine; trafik terörüyle barut fıçısına dönmüş durumdadır. “Gözün üstünde kaş var” dense bile, hemen kavgaya tutuşuyor!

Terör, adeta dağdan şehre inmiş!

Hükümet edenler, “ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen Mari Antuanet edasındaki tuzu kuru saraylılar; fakirliğin kader olduğu fetvalarıyla iktidarlarını kavileştiriyolar.

Parti genel başkanlığını cumhurbaşkanlığına tercih eden “dünya lideri” yöneticimiz, getirdiği ucube rejimle yetinmeyerek şerri rejim derdindedir.

Cumhuriyet rejiminin temelleri elden geldiğince aşındırılıyor!

OSMANLI ARŞİVİ RANTA KURBAN EDİLDİ
Osmanlıcılıkla Cumhuriyet rejimi iğdiş edilmeye çalışılırken, rant uğruna Osmanlı Arşiv belgeleri riske atıldı. Yüz yıldır taş binada sağlıklı şekilde muhafaza edilmiş belgeler, Poligon deresinde inşa edilen binaya nakledildi.

Amacın arşivi korumak değil yandaşa rant yaratmak olduğu; aradan üç yıl geçmeden ortaya çıktı.

Binanın inşa edileceği Poligon dere yatağı; aklı eren tüm kurum ve kişilerin itirazına rağmen seçilmişti. İnşaat büyük maliyete mal oldu.

Şimdi ise, o maliyeti aşan bir zemini yalıtma ve drenaj inşaatı ihalesi yapılıyor. Yapılmış binaların tabanına olan su sızıntısı ve nemlenme önlenecek, geç kalınmamışsa belgeler kurtarılacak!

Yağma Hasan’ın böreği.

Çünkü laik cumhuriyetin malları, “dar-ül harp” anlayışıyla ganimet ediliyor! Tıpkı Çağlayan mahallesinde yıllar önce milyonlar harcanarak yapılan ama on yılda on aracın geçmediği çıkmaz sokak durumundaki tünel gibi,

Ya da AKP milletvekili Asuman Erdoğan’ın eşi Fatih Erdoğan tahsis edilen ve üzerinde rezidans (zenginler evi) yapılması için Ziraat Bankası’ndan verilen kredi (500 milyon dolar olduğu söyleniyor) gibi; çarçur ediliyor!

Yurttaş, hala “alnı secdeye değeen” aldatmacısıyla avunmayı sürdürüyor!...