Kübra Karabulut

Türkiye’de artan şiddet olaylarının sebepleri ve çözümü, öte yandan Akbelen’de kolluk güçlerinin orantısız güç kullanımını Eski Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Toplumsal’a değerlendirdi.

Geçtiğimiz günlerde Esenyurt’ta tekel bayiinde 2 kişinin öldürülmesi olayı kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Sokaklarda artan şiddet olaylarının nedenlerinin iki temel sebebi olduğunu belirten Yücetürk, bu sebeplerden ilkinin ülkede ekonomik kriz ve insanların bu ekonomik krizin düzelmesi konusunda tamamen ümidini kaybetmiş olmaları olduğunu ifade etti.

Yücetürk ikinci sebebi şu ifadelerle açıkladı:

İkinci sebep, Türkiye'de maalesef işlemeyen ve adalet üretemeyen bir yargı sistemimiz var. İşlemeyen ve adalet üretemeyen bir yargı sisteminin olduğu ülkede maalesef şiddet, şiddete daha çok sahip olan organize şiddeti kullanan kişiler daha güçlü hale geliyorlar ve ortaya çıkan Türkiye'deki bu cezasızlık zaman ve süreç içerisinde çıkan af yasaları, infaz yasaları, buna benzer olaylarla bu insanlar cezalandırılmıyor. Günümüzde maalesef bu şiddet, artık basit bir şiddetin ötesinde organize bir şiddete dönüşmüş durumda. Organize çeteler tarafından yürütülen, organize çeteler tarafından uygulanan bir şiddete dönüştüğü için bunlarla etkin mücadele edebilmek için yargının çok daha etkin olarak bu işlerin üzerine gitmesi lazım. Kolluğun bu işlerin üzerine çok etkin gitmesi lazım ama görüyoruz ki hem yargı hem de kolluk güçleri bu organize şiddeti engelleyecek olanların maalesef bu şiddetin de bir şekilde parçası oldukları, bunlarla bütünleştikleri bu yapıların iç içe geçtiği ve bu organize şiddeti kullananların devletin bu gücünü de kullanarak vatandaşı daha da çok mağdur ettiği ortaya çıkıyor. O zaman insanlar daha da çaresiz hale geliyorlar. Çünkü başları derde girdiğinde kime gidecekler? Yani bugün siz bir sıkıntıyla karşılaştığınızda devletten başka gideceğiniz bir yok. Bir yer yok ama devletin kolluk ve yargı güçleri bu adamlarla farklı tür ilişkiler geliştirdiği zaman o zaman çaresiz kalıyorsunuz maalesef o zaman yargı ve hukuk dışı yöntemlere siz de başvurmaya başlıyorsunuz. O da yargı ve hukuk dışı bu çete dediğimiz yapıların daha da kök salmasını, gelişmesini, organize olmasını sağlıyor. Bu bir kısır döngü.

TÜRKİYE'DE HUKUK GÜVENLİĞİ KALMADI
Artan şiddet olaylarının çözümü için Türkiye'nin hızla, hukuk devletine ve hesap soran adalet üreten bir yargı sistemine geçmesi olduğunu söyleyen Yücetürk, “Aksi takdirde hukuk güvenliği olmadığı bir ülkede boşluğun olduğu yerde doğada bir kural vardır: bir yerde boşluk varsa birileri onu doldurur. Eğer sizin yargı sisteminiz ve kolluk sisteminiz bu boşluğu doldurmuyorsa, bu boşluğu mafyatik yapıları doldurur” dedi.

Türkiye'de şiddetin her yerde, okulda, sokakta, iş yerinde olduğunu vurgulayan Yücetürk, mevcut duruma bakıldığı zaman Türkiye'de hukuk güvenliğinin yok olmuş durumda olduğunu söyledi.

İDAM CEZASI SORUNLARI ÇÖZMEYE YETMEZ
Ülkede her şiddet olayının ardından “idam cezası”nın konuşulması hakkında toplumda genel rahatsızlık yaratan şiddet olaylarının idam cezası gerektirmeyen, basit cezaları gerektiren münferit olaylar da olsa idamın geri getirilmesi ile sorunun çözülemeyeceğine dikkat çeken Yücetürk, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

Suç biliminde, ceza hukuku biliminde hiçbir zaman suçu işleyecek kişi bu suçtan alacağı cezayı düşünmez. Neyi düşünür? Bu konuda etkin bir soruşturma olup olmamasını düşünür. Yani hiçbir suçlu, suç işlerken bu suçtan alacağı cezayı düşünerek suç işlemez ama bu suçtan kurtulacağını düşünerek, buradan bir şey olmayacağını düşünerek suç işler. Dolayısıyla sizin etkin bir soruşturma, etkin bir yargı sisteminiz olmadığı zaman sonuçta alacağı cezanın bir kıymeti harbiyesi yok. Yani Türkiye'de idamın uygulandığı yıllarda bile kaç tane adam idam edildi? Bunun, sorununun, çözümü burada yatmıyor. Sorunun çözümü etkin bir ceza adalet sistemini yaratmakta yatıyor.

AKBELEN'DEKİ ORANTISIZ GÜÇ ANAYASA'NIN İHLALİDİR
Kolluk kuvvetlerinin Akbelen’deki direnişçilere orantısız güç kullanması hakkında da konuşan Yücetürk, “Kolluğun Anayasa’da güvence altına alınmış toplantı ve gösteri yürüyüşüne, protesto hakkına saygı duymaması, riayet etmemesi, bunun karşısında orantısız güç kullanarak şiddet kullanması mevcut yasalarda bile suç olarak tabir edilmiştir” dedi.

Akbelen’deki direnişin tamamen sivil olduğuna dikkat çeken Yücetürk, yaşananları şu ifadelerle açıkladı:

Akbelen’de vatandaşın tamamen sivil direnişi, sivil karşı çıkışı hiçbir şiddet içermeyen sadece protesto hakkını kullanmaktan ibaret olan hakkını kullanmasına orantısız şekilde güç uygulanması anayasaya aykırı, yasalara aykırıdır. Ceza Kanunu'nda bununla ilgili hükümler var ama burada da yine bir cezasızlık hali söz konusu olduğu için ve bu tür anayasa ve yasaların dışına çıkıp güç kullandığınızda buna karşı bir yaptırım uygulanmadığı için bu yaptırımın uygulanmadığını bilenler açısından bu bir cezasızlık, soruşturmasızlık hali olduğu için de çok rahatlıkla bunu uyguluyorlar ama bunun böyle olması demek hem toplumsal muhalefeti baskılayan hem de vatandaşı çok fazla çaresiz halde bırakan bir durum olarak ortaya çıkıyor.

Akbelen’de olan da bu yani orada sadece ağacı korumaktan başka, yeşili korumaktan başka, orada şiddet içermeyen masumane bir protesto hakkını bile bu kadar şiddetli bir şekilde cezalandırmak açıkça Anayasa’nın ihlali anlamına gelir.